Yakup KAMER

Yakup KAMER

''LAFIN ÖTESİ"
[email protected]

Kılıçdaroğlu nereye yürüyor.

05 Temmuz 2017 - 12:15

Ana muhalefet partisi genel başkanı ülkede Ankara’dan İstanbul’a bir adalet yürüyüşü başlattı.  Önce sembolik bir grupla başlayan yürüyüş gün geçtikçe her kesimin katılmasıyla gittikçe kalabalıklaşmaya başladı. Bu yürüyüş hükümetin baskısı ile kararlar alan adalete bir eleştiri yürüyüşü. Ve bütün dünyaya da ülkede olup biteni bildiren bir yürüyüş. Bu yürüyüş hakkında bir vatandaş olarak olumlu olumsuz bir yazı yazmadım. Ama haklı gerekçeler olduğunu bütün ülke biliyor. Yürüyüş adalet yürüyüşü olduğu için toplumun her kesiminden adaletsizliğe uğramış insanlar bu yürüyüşe katılıyorlar.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup soralım, bu ülkede bir adalet sorunu var mı, yok mu? Hayatı boyunca uzun bir ömür yaşamış her Türk vatandaşının adaletten bir alacağı yok mudur? Kendisi de bir şiir okudu diye hapis cezası alan Sayın Cumhurbaşkanı da bir zamanlar adalete isyan etmiyor muydu? Yarın AKP’de adalete muhtaç bir hale gelirse ki orada da adalet arayan insanlar yok mu?

Adalet eğer bir kişi bile haksız yere suçlanıyor ve masumsa tecelli edemez. Oysa son yedi yıldır ayyuka çıkmış adaletsizliklerle yaşıyoruz. Delil yetersizliği varken kişilerin özgürlüklerini kısıtlamak ve hapiste akıp giden yıllar için pardon demek alışkanlık haline geldi.

Adalet mülkün can güvenliğinin ve namusun teminatıdır. Eğer adaletten birazcık saparsanız ortada ne devlet kalır ne millet. Hür dünyada mahkemeler hakimler ve savcılar siyasetin ve hükümetlerin üzerindedir. Bu sayede sağlanan adalet siyasi çekişmelerin dışında kalır. Hakimler  şeffaf olurlar. Yaşamları ve kazançları ve aldıkları kararlar toplumun gözünün önündedir.

1980 yıllarından sonra çalıştığım bir gazete holdinginin mizah dergisinde haftalık karikatür çiziyordum. Bir tanesinin konusu adaleti, Ben şöyle bir sahne çizmiştim. Hakimler yüksek kürsüde. Fakat ellerinden kollarından başlarından tavana kadar yükselen iplere tutuşturulmuşlardı. Ve sanık ile avukatı aşağıda bayağıda küçük gözükerek saygıyla bekliyorlardı. Sadece avukatın cübbesinin arkasından bir makasın açık uçları çıkmış resmedilmişti. Adeta avukat ipleri kesip hakimleri özgürleştirmeye çalışıyordu. O zaman aynı zamanda derginin sorumlu müdürlüğünü yapan rahmetli Doğan Koloğlu abi; ‘’ Yahu sen ne çizmişsin yakacaksın bizi ‘’ diye bir oto sansür getirmişti. Karikatürü nasıl yumuşatırız diye de bayağı bir kafa yormuştuk.

Doğan abi yasalardan hakimlerden korkmuyordu, toplum adaletini tam olarak yansıtan hakimlere haksızlık yapmaktan korkuyordu. Gerçekten de 80 darbesinden sonra ki adalet mekanizması ve hakimler adalet terazisinden hiç şaşmamıştı. 12 Eylül cuntası bile adaletle oynamamıştı.

Çok sonraları bir cumhuriyet savcısı rüşvet alırken yakalanınca tüm hukukçular ve millet ağzı açık kalakalmıştı. Bir şeyler değişiyordu. Ve hatırlarsınız bir yüksek hakim; adalet cüzdanla vicdan arasına sıkıştı kaldı demişti.

Ve şu son yıllarda hapse atılan hakimler savcılar yurt dışına kaçanlar meslekten atılanlar dünyanın hiç bir yerinde böyle bir manzara yaşanmadığının kanıtıdır. Mala mülke el koymalar. Vatan haini örgüt terörist suçlamaları gelişigüzel yapılırken, önüne gelenin suçlaması iftira atması nereye kadar sürüp gidecek. Peki bunları görüp de Türkiye’de hala adalet var diyebilir miyiz? Tabi ki diyemeyiz. Bugünün muktedirleri yarın zirveden düştükleri zaman adalet arayanlar kervanına katılmayacak mı? Türk Milleti huzur istiyor. Eşitlik istiyor. istiyor. Hak hukuk adalet istiyor...

Yakup KAMER

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum