Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

FED kararının ardından

02 Mayıs 2024 - 21:42

Bu hafta ekonomi gündemine dair en önemli başlıklardan biriydi FED kararı… Aslında karardan çok ardından yapılacak açıklamalar daha çok önem taşıyordu. Verilen mesajlardan anlıyoruz ki, 2024 yılının sonuna kadar çok kolay bir süreç ne bizi, ne de dünyayı beklemiyor.

Yılın başında yedi faiz indirimi diye beklenti yönetenlerin aksine, her fırsatta verilere odaklı yaklaşım sergileyeceğini ifade eden FED yetkilileri, kararın ardından yaptıkları açıklamada, bu yılı belki bir faiz indirimi ile belki de gerekirse faiz artışı kararıyla noktalayabileceklerini dile getirdiler.

Çünkü dünyada ‘tehlike yok’ diye anlatılan risk olan stagflasyonun halen gündemdeki başlıklardan biri olduğunu nedense kimse anlamıyor. Öncelikle gerek ABD kanadında, gerekse de AB kanadında veri tabanlı yaklaşımla gerçekçi duruşun, önümüzdeki sürece ilişkin ekonomi sağlığı adına çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Siz 6-7 faiz indirimi beklentisiyle yıla başlayan ve ortam oluşturan finans piyasalarını düşünmeyin. Emin olun ki, onlar her ihtimali fiyatlamış ve ona göre bir baz senaryo da belirlemişlerdir.

Asıl piyasa coşkusuna kapılmadan, sakinliğini koruyan reel sektörün ve bireylerin tebrik edilmesi gerekiyor. Fakat bunların içinde beklentiler doğrultusunda yatırım ya da borçlanma yapanlar adına çok da hoş olmayan bir sürecin önümüzde olduğunu da belirtmek gerekir.

Gözüken o ki, enflasyonist ortam da, istenen kadar büyümeyen ekonomiler gerçeği de 2025 yılına sarkacak konu başlıkları olarak önümüzde duruyor. Peki tüm hesaplarını söylentilere göre belirleyen şirketler, hatta bir adım daha atalım, bizim gibi ülkelerin ekonomi yönetimleri ne yapacak?

Tüm hesap, kuru baskılamak, ardından baz etkisiyle enflasyondaki düşüş rüzgârını yakalamak ve dünyadaki faiz indirimleriyle kaynak elde ederek mücadelede galip gelmek üzerine strateji kuran, istediği kadar kaynağı bugüne kadar çekemeyen, bundan sonra da aynı mantıkla çekmesi zor gözüken Şimşek yönetimindeki Türkiye ne yapacak?

Hamlelerle iç piyasa avantajını yok eden, kura uyguladığı müdahaleci yaklaşımla ihracatçısının rekabet şansını ortadan kaldıran, tüketenin de, üretenin de yaşam ya da faaliyet maliyetlerini yok sayan bir anlayışla yılın sonunu zor getireceğe benziyoruz.

Tüm bunları alt alta koyduğumuzda yılın ortasında, sadece dolaylı vergi tahsilâtı yapabilmek için bile ücret ya da maaş artışlarına gitmesi kaçınılmaz Türkiye fotoğrafı pekişmiştir. Bunu da belli bir program dahilinde yapmazsa faturanın büyüyeceği açık.

Aradaki farkı, satın alma gücünü tamamen yitirmiş bireylerden yeni vergilerle ve içte, dışta pozisyon kaybetmiş bir reel sektör fotoğrafıyla aşabilmemiz mümkün gözükmüyor. Ülkemizde ekonomiye dair çok ezberin bozulması gereken bir sürece giriyoruz.

Şayet bu süreci, insanları rahatlatıp, ayağı yere basan ekonomi politikalarıyla atlatmazsak iş, içinden çıkılmaz bir noktaya gidiyor. Özetle FED kararı ve açıklamaları, dünya ekonomisine dair önemli başlıklar sunarken, Türkiye’ye ‘ezberini boz’ mesajı veriyor. Elbette anlayana…
[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum