Yaşar KABA

Yaşar KABA

[email protected]

Türkçe Bir Kodlama Dilidir!

19 Mayıs 2025 - 13:21 - Güncelleme: 19 Mayıs 2025 - 13:28

Yapay Zekâ Çağında Dilimizi Sessizleştirmeyelim

Bugün bilgisayarlara, robotlara, telefonlara komut vermek için kullanılan kodlama dilleri, aslında “dil”in mantığını taklit eder.

İngilizce bu konuda önde çünkü çok veriyle beslendi.

Ama bir gerçek daha var: Türkçe, doğası gereği bir kodlama dilidir.

Neden mi?

Çünkü Türkçede kelimeler küçük bir kökten türetilir ve her ek ayrı bir görev yapar.

Örnek:

“Geliyorum”

“gel” = kök (eylem)

“iyor” = şu an (zaman)

“um” = ben (özne)

Bu yapı, programlama dillerindeki gibi net, mantıklı ve düzenlidir.

Başka bir örnek:

“Koş+tur+mak+ta+ydı+lar”

Tek kelimeyle 6 bilgi veriyoruz:

Kök: koş

Ek: tur (nedensellik)

Ek: mak (fiilleştirme)

Ek: ta (şimdiki zaman)

Ek: ydı (geçmiş zaman)

Ek: lar (çoğul)

Bu kelimeyi İngilizceyle anlatmak için 5–6 kelime gerekir.

Ama bizde hepsi tek satırda!

 

Peki sorun ne?

Sorun şu:

Yapay zekâ sistemleri Türkçeyi yeterince tanımıyor çünkü beslenmiyor.

Ne devlet yeterince veri sunuyor,

Ne eğitim sistemimiz bu potansiyelin farkında.

Ne yapılmalı?

Türkçe dijital arşivler kurulmalı

Yapay zekâya Türkçe öğretecek yazılımlar geliştirilmeli

Kodlama eğitimlerinde Türkçe anlatım desteklenmeli

Üniversiteler bu konuda seferber olmalı

Unutmayalım:

Dilini kodlayamayan millet, geleceğini başkalarının algoritmalarına teslim eder.

Türkçe sadece bir dil değil, geleceğe açılan kapımızdır.

Bu metni dilediğiniz görselle bütünleştirebilir,

Atatürk Ne Yapmak İstedi, Neden Anlaşılmadı?
Ve Biz Bugün Neyi Kaybediyoruz?

1930’lu yıllarda Güneş-Dil Teorisi konuşulurken, birileri hâlâ “harf devrimini” tartışıyordu. Ama Atatürk'ün derdi, sadece harf değil, Türkçenin evrensel hafızasını yeniden canlandırmaktı.

Asıl Amaç Neydi?

- Dünyaya dağılmış Türk topluluklarının dillerini birleştirmek,
- Ortak kelime havuzları kurmak,
- Bilimde, eğitimde ve yapay zekâda ortak Türkçe altyapı oluşturmak,
- Halkın konuştuğu Türkçeyi yazı dili haline getirmekti.

Ama Ne Oldu?

Bu büyük atılım, siyasi hesaplar, Osmanlı özlemleri ve dış müdahalelerle gölgelendi.

Bugün Ne Durumdayız?

- Türkmenistan’da bir kelime farklı, Kazakistan’da başka söyleniyor, Azerbaycan’da anlam değişiyor.
- Aynı kökten gelen binlerce kelime birbirinden kopuk yaşıyor.
- Oysa birleştirsek, dünyada 250 milyondan fazla kişi aynı havuzdan konuşuyor olacak.

Yapabilseydik, Türkçenin farklı lehçeleri bir algoritma gibi birbirini tamamlayacak ve Türkçe:
“Yapay zekâ çağının evrensel Türk dili” olacaktı.

Ne Yapmalıyız?

- Ortak Türkçe kelime havuzları kurmalıyız.
- Türk lehçelerini birleştiren veri tabanları oluşturmalıyız.
- Türkçe’nin tüm lehçeleriyle birlikte doğal bir yazılım dili olduğunu göstermeliyiz.

Son Söz:

Atatürk geleceği görmüştü. Bizse hâlâ geçmişi tartışıyoruz. Oysa Türkçe’nin lehçeleri ayrılık değil birleşmenin dilidir.

Dünya hızla ilerlerken bizler Üniversitelerde çağdaaş uluslar seviyesinin üstüne çıkma çabası yerine  hala siyasetle bilim bilek güreşi yapmaktadır.  Derhal hemen siyeset elini bilimin üstünden çekmeli Ün,versitelr Özerk akıl ve bilim yolunda ilerlemelidir. Kısır döngüleri arkada bırakarak dünyaya yetişmeliyiz. Herbirey bu konuda farkındalık oluşturmalı yönetimede olanları buna zorlamalıdır. Geç kalmamak umuduyla hoşça kalın sevgiyle kalın 

Yaşar Kaba

Prof. Dr. İsmail Hakkı Hocamız konuya acil koduyla paylaşmış 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum