ANAYASAYI İHLAL ETMEK – TOPLUMSAL UZLAŞIYA İHANET

1. Giriş: Anayasa Nedir, Ne Değildir?
Anayasa yalnızca hukukçuların yazdığı teknik bir metin değil; bir milletin ortak vicdanı, toplumsal uzlaşmasıdır. Bu nedenle anayasa ihlali, yalnızca bir suç değil; halka, hukuka ve devlete karşı işlenmiş bir ihanettir.
2. Tespit: Anayasayı İhlal Eden Görevde Kalabilir mi?
Anayasayı çiğneyen bir kamu görevlisi, o görevi sürdüremez. Çünkü anayasal düzen, görevlerin meşruiyet temelidir. Bu temele ihanet eden, sistemi içten çökertir. Görevden el çektirilmesi ve yargı önüne çıkarılması gerekir.
3. Türkiye’deki Hukuki Boşluklar
– Yargı bağımsızlığı zedelenmiştir.
– Meclis denetimi işlevsizleşmiştir.
– Bakanlar siyasal değil, atanmış memur statüsündedir.
– Medya susturulmuştur.
– Halkın iradesi OHAL gibi olağanüstü şartlarda şekillendirilmiştir.

Bu boşluklar anayasal düzenin içini boşaltmaktadır.
4. Coğrafi Gerçeklik: Bu Topraklar Barışsızlığı Kaldıramaz
Türkiye; Asya, Avrupa ve Ortadoğu’nun kesişiminde, çok farklı rejimlerin, kültürlerin ve inançların buluştuğu bir yerdedir. Bu nedenle burada yaşanacak anayasal çöküş, sadece ulusal bir kriz değil; küresel bir barış krizidir. Toplumsal uzlaşıyı ihlal eden her girişim, yalnızca Türkiye’yi değil, insanlığı etkiler.
5. Sonuç: Anayasa Toplumun Şartlı İradesidir
Anayasaya uymayanın sistemde yeri olamaz. Bu ilke, sadece hukuk düzenini değil, toplumun varlık gerekçesini korur. Toplumsal sözleşmeye sadakat, barışın ve insan onurunun temelidir. Bu boşluklar kapatılmalı, anayasal düzenin meşruiyeti yeniden sağlanmalıdır.