Dr. Abdulrezzak ÇİL

Dr. Abdulrezzak ÇİL

[email protected]

Zamane Çocuklarıyla Sağlıklı Diyalog Kurmanın Yolları

30 Nisan 2025 - 20:10

Dr. Abdulrezzak ÇİL (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Uzmanı)
Atalarımız boşuna dememiş: “Armut dibine düşer.” Bu söz, nesiller arası benzerliğin hem genetik hem de davranışsal düzeyde ne denli güçlü olduğunu işaret eder. Aslında çocuklarımız bizim aynamızdır. Onlar bizi izleyerek büyür, bizden gördüklerini kişiliklerinde işler ve hayatın içinde uygulamaya koyarlar. Belki biz farkında değilizdir ama onlar, hayatın içinden sessizce bizim fotoğrafımızı çekerler. Ve o kare, gelecekteki hallerini şekillendirir.
Bu nedenle aile içi huzur, yalnızca bugünün değil, geleceğin de teminatıdır. Huzursuz bir ailede büyüyen çocuklar, sağlıklı bir gelişim ortamı bulamazlar. Anne ve baba hayatta olsa da, çocuk kendini bir anlamda duygusal olarak yetim hissedebilir. Özellikle ergenlik dönemine yaklaştıkça bu kırılganlıklar daha görünür hâle gelir. Bu noktada, ebeveynin rol model olma işlevi önem kazanır. Çünkü çocuk, küçük yaşlardan itibaren davranışlarını gözlem yoluyla şekillendirir ve bu modelleme süreci ergenliğe kadar sürer.
Prof. Dr. Adnan Kulaksızoğlu’nun da belirttiği gibi ergenlik; fiziksel, bilişsel ve duygusal değişimlerin yoğunlaştığı, bireyin kendi kimliğini oluşturma çabası içerisine girdiği kritik bir evredir (Kulaksızoğlu, 2002). Bu dönemde anne babayla olan ilişkiler yeniden yapılanır. Artık çocuk, sadece ebeveynin dediğini yapmaz; sorgular, karşı çıkar, kendi değerlerini inşa etmeye çalışır.
Nurgün Özcebeci (2007), ergen ve ebeveyn ilişkilerinin cinsiyete göre farklılaştığını vurgular. Anne-kız ve anne-oğul ilişkileri genellikle daha açık, şeffaf ve eşitlikçiyken; baba-oğul ilişkileri daha kapalı, yargılayıcı ve otoriteye dayalı olabilmektedir. Bu durum, erkek çocukların babalarına karşı mesafeli ve tepkisel olmalarına neden olabilir. Ancak bu çatışma, bir kopuş değil; sağlıklı bireyleşme sürecinin doğal bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Burada altını çizmek istediğim bir husus var: Çocuklarımız sadece bizim çocuğumuz değildir; aynı zamanda kendi çağlarının da ürünüdürler. “Zamane çocukları” ifadesi çoğu zaman olumsuz bir serzenişle kullanılsa da aslında ebeveynin çağla kurduğu ilişkinin bir göstergesidir. Bugünün anne babaları, yalnızca kendi yetiştikleri dönemin yöntemleriyle değil; çağın sunduğu imkânları, teknolojiyi, psikolojik bilgileri ve pedagojik anlayışları da harmanlayarak çocuklarına ulaşmalıdırlar.
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın “bağlı özerklik” kavramı da bu noktada oldukça yol göstericidir. Çocuk, ailesine duygusal olarak bağlı olabilir; ama aynı zamanda kendi bireysel kimliğini de geliştirebilmelidir. Bu dengeyi sağlayan aileler hem sağlıklı bireyler hem de sağlıklı toplumlar inşa eder.
Gençler, bu dönemde akran ilişkilerine daha fazla önem verirler. Aileler ise bu gerçeği göz ardı etmeden, gençlerle kaliteli vakit geçirebilecekleri alanlar oluşturmalı; zorlama değil, doğal etkileşimlerle onların dünyalarına temas etmelidir. Çünkü gençler, kendilerini baskı altında hissetmediklerinde; aileyle geçirecekleri zamanın da bir kıymeti olduğunu fark ederler.
Tüm bu süreçlerde ailelerin çocuklarını dikkatle gözlemlemeleri ve değişimlerini hızla fark etmeleri önemlidir. Her çocuk, kendine özgüdür ve her çağ farklı koşullar sunar. Bu yüzden anne babaların hem muhataplarını (yani çocuklarını) hem de zamanın ruhunu iyi kavramaları gerekir.
Sağlıklı aile ortamlarında yetişen çocuklar, ileride kendi yuvalarını kurarken geçmişte gördükleri aile modelini referans alırlar. Dolayısıyla ebeveynlerin, ev içinde oluşturdukları atmosfer yalnızca bugünü değil, çocuklarının geleceğini de belirleyecektir. Aile, çocuğun sığınacağı ilk liman olmalı; bir problemle karşılaştığında başvuracağı ilk kapı yine ailesi olmalıdır.
Unutmayalım, çocuk yetiştirmek bir fotoğraf değil; uzun metrajlı bir filmdir. Ve o filmin yönetmeni de senaristi de çoğu zaman biziz.
Kaynakça

  • Kağıtçıbaşı, Ç. (2010). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi: Kültürel Psikolojiye Giriş. İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.
  • Kulaksızoğlu, A. (2002). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
  • Özcebeci, N. (2007). Ergenlik Döneminde Aile ve İletişim. İstanbul: Beta Yayınları.

WEB: www.abdulrezzakcil.com
E-Mail: [email protected]


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 4 Yorum
  • Zekai Şenol
    1 ay önce
    Ailenin en büyük sınavı ergenlik dönemini yaşayan evlatlarıdır. Çocuklar bu dönemde sürekli sürpriz davranışlar gösterir.Bunların da çoğu negatif özellik taşır.Sizin yazılarınızda da görüldüğü gibi sabır ve tahammül anlamaya dayalı yaklaşım sorunların çözümüne katkı verecektir. Biz ergenlik dönemini yaşayan çocuklarımızın davranışlarını değerlendirirken bir gözü kör bir kulağı sağır olma perspektifiyle haraket edersek inanıyorum ki güzel sonuçlar alacağız.
  • H. Yorulmaz
    1 ay önce
    Doğru diyorsunuz ancak çocukla olan etkileşim sürecimiz diğer faktörlerden çok daha kısa kalıyor. Sosyal medya ve internet ortamında daha çok zaman geçirdikleri için çocuklarımız bizden uzaklaşıyor. Bunun önüne de maalesef geçmek çok zor.. Kısacası bu devirde çocuk yetiştirmek zor. Teşekkürler..
  • Kamil küçükyılmaz
    1 ay önce
    Günümüzün en önemli sorunlarına çok net ve özet bir yaklaşım. Teşekkürler
  • Mustafa Süvarioğlu
    1 ay önce
    Hocam çok teşekkür ediyorum mükemmel tespitler yapmışsınız Kaleminize yüreğinize sağlık Bu yazıların devamını bekliyoruz Sevgiyle kalın