Dr. Abdulrezzak ÇİL

Dr. Abdulrezzak ÇİL

[email protected]

Sınav Sadece Çocukların Değil, Ailelerin de Sınavı

28 Mayıs 2025 - 18:59

Haziran ayı yaklaşıyor. Türkiye’de bir milyonlarca öğrencinin kaderinin belirlendiği zannedilen sınavlar; LGS (Liselere Geçiş Sistemi) ve YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı)... Ama bu sadece öğrencilerin değil, ailelerin de sınavı. Sadece bilgi değil duygu yönetiminin de ölçüldüğü bir sınav mevsimine giriyoruz. Bu süreçte sınav kaygısını anlamak, onunla sağlıklı başa çıkmak ve ailelerin tutumlarını gözden geçirmesi belki de en büyük farkı yaratacak.
Sınav Kaygısı: Düşman mı, Rehber mi?
Her öğrenci sınava girerken belli bir düzeyde kaygı yaşar. Bu doğaldır. Hatta makul düzeyde kaygı, öğrencinin daha dikkatli olmasına, zamanı iyi kullanmasına ve performansını artırmasına yardımcı olur. Sorun, bu kaygının “korkuya” dönüşmesiyle başlar.
Bu noktada ailelerin dili çok önemlidir. “Sana güveniyoruz”, “Biz senin için saçımızı süpürge ettik, sıra sende” gibi ifadeler iyi niyetle söylense de öğrencide baskı oluşturur. Zihninde şu cümle yankılanır: “Başaramazsam onların güvenini de kaybederim.”
Öfke, Kaygı ve Sınav Üçgeni
Kaygının sınav öncesinde farklı duygularla birleşmesi, özellikle ergenlik dönemindeki öğrencilerde daha karmaşık duygusal tepkilere neden olur. Starner ve Peters’e göre öfke, uygun ifade edilmediğinde fiziksel ve psikolojik sorunlara zemin hazırlar. Albayrak ve Kutlu’ya göre ise öfke içe ya da dışa vurumla yaşandığında sınav dönemlerinde kaygının şiddetini artırabilir. Bu durum öğrencinin baş ağrısı, mide bulantısı, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, sınavdan kaçma gibi sonuçlarla karşı karşıya kalmasına neden olur.
Dolayısıyla hem öğrencilerin hem de ailelerin, sınava sadece bilgi düzeyinde değil duygu düzeyinde de hazır olması gerekir.
Ailenin Yaklaşımı: Kaygıyı Beslemek mi, Dengede Tutmak mı?
Bazı aileler, sınavı “hayat memat meselesi” gibi algılar. “Senin kazanman şart”, “Bu kadar yatırım yaptık” gibi cümleler çocuğun omzuna taşınması zor bir yük bindirir. Hele ki akraba çocuklarıyla yapılan kıyaslamalar, öğrencinin benlik saygısını doğrudan hedef alır.
Sınavı bir kişilik testi gibi algılayan çocuk için başarısızlık, “sevilmemekle”, “reddedilmekle” ve “değersizlikle” eşdeğer hale gelir. Bu da sınavı sadece akademik bir değerlendirme olmaktan çıkarır; bir kimlik mücadelesine dönüştürür.
Oysa sınavlar çocuklarımızın azmini, bilgisini ve disiplinini ölçer. Kişiliklerini değil.
Sınava Giren Bir Ergendir: Evlerimiz Sığınak Olmalı
LGS ve YKS’ye hazırlanan öğrenciler sadece “aday” değil, aynı zamanda birer “ergen”dir. Kimlik arayışında, ruhsal iniş çıkışların yaşandığı bir dönemden geçerler. Bu yüzden ev ortamı; bir sorgu, denetim ya da muhasebe alanı değil, bir “güven limanı” olmalıdır.
“Sınavı kazandın mı, kaç net yaptın?” soruları yerine, “Bugün seni zorlayan ne oldu?” ya da “Birlikte neler yapabiliriz?” gibi empatik yaklaşımlar tercih edilmelidir. Evdeki her birey sınavı dolaylı da olsa yaşar. Bu nedenle sınava hazırlık bir “aile stratejisi” olarak ele alınmalıdır.


Haziran Yaklaşırken: LGS ve YKS Ailelerine 7 Altın Tavsiye
Süreç Odaklı Olun: Sonuca değil, çocuğun emeklerine ve gelişimine odaklanın. Yüzde yüz başarı beklentisi yerine istikrarlı çabayı takdir edin.
Ev Ortamını Rahatlatın: Evde sessiz, düzenli, pozitif ve anlayışlı bir atmosfer kurun. Stres üretmeyin, denge sağlayın.
Kıyaslamayı Bırakın: “Komşunun çocuğu” değil, kendi çocuğunuzun yolculuğu önemli. Her bireyin potansiyeli farklıdır.
Güven Verin, Yük Yüklemeyin:  “Sana güveniyoruz” ifadesi olumlu gibi görünse de koşullu algı yaratabilir. “Sonuç ne olursa olsun sen bizim için değerlisin” cümlesi daha gerçekçidir.
Kendi Kaygınızın Farkında Olun: Ebeveynin kaygısı çocuğa bulaşır. Sakin bir duruş çocuğa denge verir. Sınav sizin değil, onun sınavı.
Beslenme ve Uykuya Dikkat Edin: Son hafta çalışmak kadar beden sağlığı da önemlidir. Uykusuzluk verimi düşürür, unutkanlığı artırır.
Sınavdan Sonra Hayatın Devam Ettiğini Hatırlatın: Bu sınav kazanılsa da kazanılmasa da hayatın devam edeceğini, başka yolların da her zaman açık olduğunu bilmek; öğrencinin psikolojik sağlamlığını artırır.
Son Söz: Aile Sınavı Geçerse, Çocuk da Geçer
Sınavlar elbette önemli. Ama sınavdan daha önemli olan şey; çocuklarımızın ruh sağlığı, aile içindeki güven ilişkisi ve uzun vadeli gelişim süreçleridir. Bu yazıyı okuyan her anne-babaya, rehber öğretmenlere, sınav maratonundaki gençlere bir çağrım var:
Çocuklarımızı sınavlara değil, hayata hazırlayalım. Unutmayalım: Hayatta her şeyin telafisi vardır ama kırılan güvenin telafisi zordur.
Kaynakça:

  • Albayrak, B., & Kutlu, O. (2009). Ergenlerde Öfke ve Baş Etme Yöntemleri. Ankara: Nobel Yayıncılık.
  • Starner, M., & Peters, R. M. (2004). “Adolescents’ Anger Expression and Coping Styles.” Journal of School Health, 74(3), 97–103.
  • Lerner, H. (2007). Öfke Dansı. İstanbul: Epsilon Yayıncılık.

Dr. Abdulrezzak ÇİL
Psikolojik Danışman ve Rehberlik Uzmanı & Aile Danışmanı
[email protected]


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum