ÖZGÜR SANAT MECLİSİ: "RIZAMIZ YOK, RAZI DEĞİLİZ!.."
TBBMM komisyonunda görüşülmesi planlanan, kültür varlıkları ile ilgili yasa tasarısının tarihi ve kültürel mirasın tehdit edileceği iddia edildi.
28 Kasım 2025 - 12:44 - Güncelleme: 28 Kasım 2025 - 13:03
Özgür Sanat Meclisi, TBMM Kobisyonu'nda görüşülecek yasa tasarısı ile ilgi olarak tarihi ve kültürel mekanların ranta açılacağını ileri sürdü.
"Rızamız yok, Razı değiliz" sloganı ile kamu oyunun dikkatini çekmek üzere düzenlenecek basın toplantısı ile açıklamada bulunulacak.
Bu konuda bir basın açıklaması yayınlayan Özgür Sanat Meclisi şu görüşleri savunuyor:
"Kültür ve sanat insanları olarak, Saray rejiminin kültürel varlıklarımız üzerindeki yeni hamlesine karşı sesimizi yükseltiyoruz. Şu an Meclis komisyonundan geçirilmeye çalışılan yasa tasarısı, ülkemizin tarihî ve kültürel mirasını tehdit ediyor. Botter Apartmanı, Feshane-i Amire, Kadıköy Gazhanesi gibi ikonik mekanlar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanlığı’na devredilerek, hem sanatın kalbi olan alanlar yok edilecek hem de bu değerli yapılar ranta açılacak. Bu, bir taşla iki kuş vurma hesabıdır: Bir yandan sanatın icra edildiği, hafızanın korunduğu mekanları elimizden almak, öte yandan onları beton yığınlarına dönüştürerek sermayenin hizmetine sunmak.
Neden şimdi? Çünkü AKP/MHP ittifakı, kültürel zenginliğimizi sistematik bir şekilde eritmeyi planlıyor. Bu mekanlar, İstanbul’un ruhunu taşıyan, sanatçıların, müzisyenlerin, tiyatrocuların ve halkın buluştuğu yerler. Botter Apartmanı’nın zarif mimarisi, Feshane’nin endüstriyel mirası, Gazhane’nin dönüştürülmüş kültürel alanı… Bunlar sadece taş ve tuğla değil; kolektif hafızamızın parçaları. Bu tasarı yasalaşırsa, sanat etkinlikleri kısıtlanacak, sergiler, konserler, atölyeler ortadan kalkacak. Yerine ne gelecek? Lüks oteller, alışveriş merkezleri veya siyasi çıkarlara hizmet eden yapılar. Bu, kültürel soykırıma eşdeğer bir adım; sanatı susturmak, hafızayı silmek demek.
Peki, bu sessizlik neden? Kendilerini sivil toplum kuruluşu (STK) olarak tanımlayan yapılar neden suskun? Daha dün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) tersane ve benzeri mekanlara yönelik uygulamalarını “demokratik hak ihlali” diye eleştiren arkadaşlarımız şimdi nerede? O dönemlerde meydanlarda, basın açıklamalarında boy gösteren “tatlı su entelektüelleri” bugün hangi çıkar bulutlarının altında gizleniyor? Korku mu, menfaat mi, yoksa alışkanlık haline gelmiş bir umursamazlık mı? Soruyoruz: Hangi dağa çöktü bu bulutlar? Kültür varlıklarına el koymakla ne sanatı bitirebilirsiniz, ne de mekanlarla hafıza bütünlüğünü bozabilirsiniz. Biz izin vermiyoruz!
Bu tasarıya karşı durmak, sadece sanatı savunmak değil; geleceğimizi, kimliğimizi korumak demek. Kültür mirasımız, rantın gölgesinde ezilmesin diye bir araya geliyoruz. Sanatın özgürce yeşereceği, hafızanın yaşayacağı bir ülke için sesimizi yükseltelim. Bu bildiri, imzalarınızla güçlenecek; her imza, bir direniş feneri olacak. Rızamız yok, razı değiliz! Kültürümüzü, sanatımızı, mekanlarımızı korumaya devam edeceğiz."
Özgür Sanat Meclisi
"Rızamız yok, Razı değiliz" sloganı ile kamu oyunun dikkatini çekmek üzere düzenlenecek basın toplantısı ile açıklamada bulunulacak.
Bu konuda bir basın açıklaması yayınlayan Özgür Sanat Meclisi şu görüşleri savunuyor:
"Kültür ve sanat insanları olarak, Saray rejiminin kültürel varlıklarımız üzerindeki yeni hamlesine karşı sesimizi yükseltiyoruz. Şu an Meclis komisyonundan geçirilmeye çalışılan yasa tasarısı, ülkemizin tarihî ve kültürel mirasını tehdit ediyor. Botter Apartmanı, Feshane-i Amire, Kadıköy Gazhanesi gibi ikonik mekanlar, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanlığı’na devredilerek, hem sanatın kalbi olan alanlar yok edilecek hem de bu değerli yapılar ranta açılacak. Bu, bir taşla iki kuş vurma hesabıdır: Bir yandan sanatın icra edildiği, hafızanın korunduğu mekanları elimizden almak, öte yandan onları beton yığınlarına dönüştürerek sermayenin hizmetine sunmak.
Neden şimdi? Çünkü AKP/MHP ittifakı, kültürel zenginliğimizi sistematik bir şekilde eritmeyi planlıyor. Bu mekanlar, İstanbul’un ruhunu taşıyan, sanatçıların, müzisyenlerin, tiyatrocuların ve halkın buluştuğu yerler. Botter Apartmanı’nın zarif mimarisi, Feshane’nin endüstriyel mirası, Gazhane’nin dönüştürülmüş kültürel alanı… Bunlar sadece taş ve tuğla değil; kolektif hafızamızın parçaları. Bu tasarı yasalaşırsa, sanat etkinlikleri kısıtlanacak, sergiler, konserler, atölyeler ortadan kalkacak. Yerine ne gelecek? Lüks oteller, alışveriş merkezleri veya siyasi çıkarlara hizmet eden yapılar. Bu, kültürel soykırıma eşdeğer bir adım; sanatı susturmak, hafızayı silmek demek.
Peki, bu sessizlik neden? Kendilerini sivil toplum kuruluşu (STK) olarak tanımlayan yapılar neden suskun? Daha dün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) tersane ve benzeri mekanlara yönelik uygulamalarını “demokratik hak ihlali” diye eleştiren arkadaşlarımız şimdi nerede? O dönemlerde meydanlarda, basın açıklamalarında boy gösteren “tatlı su entelektüelleri” bugün hangi çıkar bulutlarının altında gizleniyor? Korku mu, menfaat mi, yoksa alışkanlık haline gelmiş bir umursamazlık mı? Soruyoruz: Hangi dağa çöktü bu bulutlar? Kültür varlıklarına el koymakla ne sanatı bitirebilirsiniz, ne de mekanlarla hafıza bütünlüğünü bozabilirsiniz. Biz izin vermiyoruz!
Bu tasarıya karşı durmak, sadece sanatı savunmak değil; geleceğimizi, kimliğimizi korumak demek. Kültür mirasımız, rantın gölgesinde ezilmesin diye bir araya geliyoruz. Sanatın özgürce yeşereceği, hafızanın yaşayacağı bir ülke için sesimizi yükseltelim. Bu bildiri, imzalarınızla güçlenecek; her imza, bir direniş feneri olacak. Rızamız yok, razı değiliz! Kültürümüzü, sanatımızı, mekanlarımızı korumaya devam edeceğiz."
Özgür Sanat Meclisi






FACEBOOK YORUMLAR