HARUN GÜRBÜZ: "KALIPLARIN DIŞINDA BİR ŞARKICIYIM"

Sahne çalışmalarına hız kesmeden devam eden Harun Gürbüz, Greek müziğin seçkin eserleri yanında Türk Sanat Müziği’nin unutulmayan klasikleriyle dinleyicilerine eşsiz geceler yaşatıyor

Sahne programına dair görüşlerini ise, “Müzik benim için bir sınırlar bütünü değil, bir
duygular evreni. Türk Sanat Müziği benim ana yuvam; sesimi ve bilgimi inşa ettiğim temel
alan. Greek müzik gibi Akdeniz’in başka sahillerinden esen tınılar da gönlümde ayrı bir yer
buluyor. Kendimi hiçbir zaman kalıplarla sınırlamıyorum,” sözleriyle özetliyor.

Türk Sanat Müziği çalınıp okunan mekânlar sayıca az olabilir ama müzikseverlerin içindeki o güçlü özlem hâlâ çok taze diye  Harun Gürbüz, şunları söyledi:

“Ben repertuvarımdaki zenginlikle bu özleme cevap verirken, dinleyicinin ruhunun farklı renklerini de hesaba katıyorum. Aynı program içinde, Müzeyyen Senar’dan ‘Feraye’ söylediğimde dinleyicilerimi coşku içinde görürken; bir başka anda, bir ‘Greek’ ezgisiyle masada gözyaşı döken bir dinleyiciye de tanıklık edebiliyorum. Bugünün dinleyicisi, geçmişe oldukça saygılı ama bugünü de hissetmek istiyor. Ben sahnede bu dengeyi kurmaya çalışıyorum. Belki bu da içinde bulunduğum yoğunluğumun ve tercih edilmemin sebebi olabilir. Dinleyiciye saygı duymak ve onu iyi anlamak çok önemli.” 

Genç neslin Türk Sanat Müziği’ne uzak olmadığını dile getiren Harun Gürbüz, gençlerle
birlikte projeler üretmeye, dijital platformlarda klasik eserleri yeniden canlandırmaya
çalıştığını sözlerine eklerken, “Onlara sadece nasihatten ibaret  bir nostalji değil de, bugün
hâlâ yaşayan, nefes alan bir kültür sunduğumuzda, inanın sahip çıkıyorlar” diye konuştu.