ÇİVİYLE YAZILAN BARIŞ, MÜHÜRLE TAÇLANAN İLK KADIN DİPLOMAT: PUDUHEPA

21 Eylül Dünya Barış Günü’nde, tarihçi ve profesyonel turist rehberi Ramazan Tanrıkulu ile binlerce yıl önce Çorum’daki Hititlerin başkenti Hattuşaş’ta şekillenen tarihin ilk yazılı barış antlaşmasına mührünü vuran Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın izini sürdük. Kraliçe, 3 bin yıl önce Mısır’la Kadeş Antlaşması’nı imzalayarak savaşın yıkıcılığına karşı kalıcı barışın değerini tarihe kazımıştı. Bugün yaşanan savaşlar, çatışmalar ve politik hamleler ile ABD Başkanı Trump’ın Savunma Bakanlığı’nıs “Savaş Bakanlığı” olarak adlandırması, Puduhepa’nın tarihe kazıdığı barış vizyonunun yol göstericiliğine ne denli ihtiyaç duyulduğunu ve barışın kırılgan bir değer olduğunu dünyaya bir kez daha hatırlattı.

ÇİVİYLE YAZILAN BARIŞ, MÜHÜRLE TAÇLANAN İLK KADIN DİPLOMAT: PUDUHEPA
21 Eylül 2025 - 16:39
Binlerce yıl önce, savaş meydanlarının sesi sussun, çatışmalar yerini anlaşmaya bıraksın diye çiviyle yazıldı barış. Bronz Çağı’nın iki süper gücü Mısır ve Hitit İmparatorluğu iki medeniyet arasında 15 yıl süren kanlı çatışmaların ardından tarihin bilinen ilk uluslararası yazılı barış antlaşmasını imzaladı. M.Ö. 13. yüzyılda varılan bu uzlaşma, sadece bir savaşı sonlandırmakla kalmadı, aynı zamanda diplomasi tarihinde sistemli ve eşitlik temelli ilişkilerin başlangıç noktası oldu. Dönemin diplomasi dili Akadca çivi yazısıyla oluşturulan metin, Mısır ve Hitit dillerine de uyarlanarak gümüş levhalara kazındı. Taraflardan biri Mısır Firavunu II. Ramses, diğeri ise Anadolu’nun kalbinde, bugünkü Çorum sınırlarında yer alan Hattuşaş’tan dünyaya hükmeden Hitit Kralı III. Hattuşili’ydi.

Ancak bu barışın en çarpıcı yanı, metinde krallarla birlikte güçlü bir kadının da mührünün
bulunmasıydı. Siyasi zekası, diplomasi yeteneği ve eşitlikçi yönetim anlayışıyla gelin gittiği Hattuşaş’ta eşi III. Hattuşili ile birlikte Hitit tahtını paylaşan Kraliçe Puduhepa, günümüzde orijinali İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bir replikası ise barışın evrensel simgelerinden biri olarak BM Genel Merkezi’nin duvarında sergilenen bu tarihi antlaşmaya doğrudan mührünü basan üç isimden biriydi. Eşiyle aynı düzeyde bir hükümdar olarak imzaladığı Kadeş Antlaşması, tarihin ilk yazılı barış metni olmasının yanı sıra aynı zamanda bir kadının uluslararası siyasete, diplomasi tarihine attığı ilk resmi imzanın da belgesi oldu. Ülkemiz topraklarında bir rahibin kızı olarak dünyaya gelen, rahibelikle başlayanyaşamını evrensel  bir barış kraliçesi olarak tamamlayan Puduhepa, tarihe silinmeyecek bir iz bıraktı.
Önce Hitit tahtına kraliçe olarak oturdu, ardından dünya tarihine kadın bir lider olarak damgasını vurdu. Kral III. Hattuşuli vefat ettikten sonra da kraliçeli/tavananna olmaya devam etti. Kraliçeliği boyunca tanrılarla krallar, krallarla halk, halkla adalet arasında köprü oldu.

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ II. DÜNYA SAVAŞI'NIN DEHŞETİNDEN DOĞDU
Günümüzden yaklaşık 3 bin 300 yıl önce, dönemin en güçlü iki uygarlığı arasında imzalanan barış antlaşması, o çağ için benzersiz bir diplomatik başarıydı. Ancak bu örnek girişime rağmen, insanlık ne yazık ki yüzyıllar boyunca savaşlardan ve çatışmalardan uzak duramadı. Nitekim 1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle başlayan ve milyonlarca insanın hayatına mal olan II. Dünya Savaşı, 20. yüzyılın en büyük soykırımı ve en ağır trajedisi olarak insanlık tarihine kara bir leke olarak kazındı. İşte bu büyük yıkımın ardından, dünya barışın ne denli kıymetli olduğunu çok daha derinden kavradı.
1 Eylül, uzun yıllar boyunca savaşın acı hatırasını canlı tutmak ve barışa olan özlemi dile getirmek için “Dünya Barış Günü” olarak anıldı. Ancak barışın sadece geçmişin kayıplarını anmakla kalmayıp, geleceği inşa etmekle mümkün olduğu anlayışı zamanla daha da güç kazandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981 yılında aldığı kararla bu günü tüm dünya için “Uluslararası Barış Günü” olarak ilan
etti. 2001’de alınan bir başka kararla ise tarih sabitlendi ve Barış Günü her yıl 21 Eylül’de kutlanmaya başlandı. Artık savaşların hatırlanmasının ötesinde, barışın bilinçli ve etkin şekilde inşası hedefleniyordu. BM, bu günü “şiddetsizliğe ve ateşkese adanmış 24 saatlik küresel bir gün” olarak tanımlıyor.

BARIŞ İÇİN ÇALAN ÇAN
Dünya Barış Günü, her yıl 21 Eylül sabahı, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle anılıyor. Törenin en dikkat çekici simgelerinden biri, 1954 yılında Japonya tarafından Birleşmiş Milletler’e hediye edilen Barış Çanı’nın çalınması. Bu anlamlı armağan, II. Dünya Savaşı’nda atom bombalarının hedefi olan Hiroşima ve Nagazaki’nin yaşadığı yıkımın ardından, Japon halkının barışa duyduğu derin inancın bir sembolü olarak ortaya çıktı. Roma Papası XII. Pius’un gönderdiği 9 altın sikke ile başlayan süreçte, 60’tan fazla ülkenin bağışladığı bozuk paralar, samuray zırhları, mermiler,bronz madalyalar, farklı mezheplerden rozetler ve bakır levhalar bir araya getirildi. Tüm bu sembolik materyaller eritilerek döküldü ve ‘Barış Çanı’ adı verilen bu çan ortaya çıktı. İçeriğinde hem manevi
hem de sembolik anlamını güçlendiren Budist tapınaklarından getirilen bakır levhalar da bulunan çanın üzerinde “Dünya barış içinde yaşasın” ifadesi yer alıyor. Her yıl aynı gün ve saatte çalınan buz çan, savaşların acı hatıralarını unutturmadan, gelecek kuşaklara barışın önemini hatırlatmayı amaçlıyor. Binlerce yıl öncesine uzanan başka bir barış çağrısı ise Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın adıyla anılıyor. Ramses ve Hattuşili ile birlikte tarihteki ilk yazılı barış antlaşmasına mühür basan Hitit Kraliçesi’nin diplomatik çabaları, bugün hala barışın mümkün olduğuna dair güçlü bir sembol olarak değerlendiriliyor. Barış Çanı’nın her yankısı, bu kadim barış ruhuyla birleşiyor ve insanlığa ortak birz mesaj gönderiyor: “Barış mümkündür, yeter ki isteyin.”

TARİHÇİ VE PROFESYONEL TURİST REHBERİ RAMAZAN TANRIKULU İLE BARIŞ KRALİÇESİ PUDUHEPA’YI
KONUŞTUK
Puduhepa, tarihin sayfalarına üç önemli alanda iz bıraktı. Eşi III. Hattuşili, ona duyduğu aşkı ve evliliklerini anlatan kitabede, yazılı tarihte ilk kez “sevgi” kavramına yer verdi. Bu, resmi belgelerde adına “sevgi” sözcükleri yazılan ilk kadın olarak tarih sahnesine geçmesini sağladı. Ayrıca, dünyanın bilinen ilk somut yazılı barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması’na kendi diplomatik mührünü bastı. Bu mühürle, yazılı bir antlaşmaya mühür vuran ilk kadın olma unvanını da kazandı. Böylece sevginin diliyle, barışın simgesiyle ve kadının gücüyle insanlık tarihine silinmez bir iz bıraktı. Dünya Barış Günü dolayısıyla üç önemli alanda tarihe damga vuran ve barışın simgelerinden biri haline gelen Hitit Kraliçesi’ni daha yakından tanımak amacıyla Rehber Ramazan Tanrıkulu ile bir araya geldik.
Söyleşimizde, Puduhepa’nın çocukluk yıllarından başlayarak kadın liderliğine uzanan etkileyici yaşamını, diplomatik dehasını, politik evliliklerle kurduğu uluslararası ittifakları ve barışa olan katkılarını konuştuk.

PUDUHEPA KİMDİR?
Soru: Söyleşimize, tarihin ilk kadın diplomatlarından biri olarak bilinen Puduhepa’nın çocukluğunu konuşarak başlayalım mı? Kimdir Puduhepa, nasıl bir çevrede yetişti?
Cevap: Puduhepa, M.Ö. 13. yüzyıl başlarında, Hitit İmparatorluğu’na bağlı Kizzuwatna (Çukurova) bölgesindeki Lawazantiya kentinde doğdu. Hititoloji ve Eski Anadolu dilleri alanında Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından Prof. Dr. Ahmet Ünal’ın aktardığı bilgilere göre, bugünkü Adana yakınlarında yer alan Lawazantiya, Antik Çağ’da önemli bir dini merkezdi. Babası Bentepsharri, Hurri halkının büyük tanrıçalarından İştar’ın başrahibiydi. Bu unvan, aynı zamanda siyasal bir otoriteyi de temsil ediyordu. Puduhepa küçük yaşta tapınakta eğitim görmeye başladı. Okuma yazmanın yanı sıra kehanet, ritüel
dili, diplomasi ve astroloji gibi dönemin entelektüel alanlarında yetiştirildi. Kadınların dini liderlik üstlendiği bir gelenek içinde büyüyen Puduhepa, yalnızca bir rahibe adayı değil; düşünce ve karar yeteneği gelişmiş, toplumu yönlendirme kapasitesine sahip bir kişilik olarak şekillendi. Bu yetişme tarzı, ilerleyen yıllarda devlet yönetiminde ve uluslararası diplomasi sahnesinde üstleneceği rollerin temelini oluşturdu.

RAHİP KIZININ KRALİÇEYE DÖNÜŞEN HİKAYESİ
Soru: Genç bir rahip kızı olarak başlayan yaşamı, nasıl bir dönüşümle Hitit tahtına yükseldi?
Cevap: III. Hattuşili, Kizzuwatna topraklarına düzenlenen bir seferin ardından Tanrıça İştar’a adak sunmak için Lawazantiya’daki tapınağa geldiğinde Puduhepa ile yolları kesişti. Hattuşili, onun bilgeliğinden, sezgilerinden ve tanrıçayla kurduğu derin bağdan etkilendi. Bu karşılaşma, sıradan bir evliliğin çok ötesinde bir başlangıç oldu. Puduhepa ile Hattuşili’nin birlikteliği yalnızca duygusal bir bağ kurmadı aynı zamanda kültürel, sembolik ve politik bir anlam taşıdı. Bir Hurri rahibesinin Hitit prensiyle evlenmesi, iki halkın, iki inanç sisteminin ve iki geleneğin buluşmasıydı. Saraya adım atan Puduhepa, karar süreçlerine katılan, diplomatik yazışmalara imzasını atan ve zamanla uluslararası
antlaşmalara yön veren bir eş-hükümdara dönüştü. Bu birliktelik, Hitit tarihine damgasını vuran bir ortaklık haline geldi.

AŞK, SİYASET VE ORTAK HÜKÜMDARLIK
Soru: Puduhepa’nın III. Hattuşili ile evlenmesinin ardından Hitit sarayındaki rolü nasıl şekillendi? Cevap: Puduhepa, Hitit prenslerinden biriyle evlenerek başkent Hattuşaş’a, yani bugünkü Çorum’a gelerek krallığın merkezine katıldı. Muvatalli ve oğlu Urhi-Teşup’un ardından tahta geçen III. Hattuşili döneminde, Puduhepa yalnızca bir eş olarak kalmadı; Hitit ülkesinin tavanannası, yani kraliçesi konumuna yükseldi. ‘Kizzuwatna Ülkesinin Kızı’, ‘Lawazantiya Rahibi Bentisşarri’nin Kızı’ ve ‘İştar’ın Hizmetkarı’ gibi unvanlarla anılan bu güçlü kadın, zamanla aşk ve savaş tanrıçası İştar’ın yanı sıra Hititlerin güneş tanrıçası Arinna’ya da hizmet eden kutsal bir figür haline geldi. Kraliçe Puduhepa ile tanrıça Hepat arasındaki ilişki ise hala tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmuş değildir, isim benzerliği
etimolojik açıdan tartışmalı olmakla birlikte, Hepat’la bağlantısı araştırmalara muhtaç bir konudur.
Soru: Puduhepa’nın Hitit kraliçesi olarak tarih sahnesinde etkin bir konumda yer aldığını biliyoruz.Bunu biraz anlatabilir misiniz?
Cevap: Puduhepa’nın III. Hattuşili ile yaptığı evlilik, sıradan bir saray protokolünden çok daha fazlasını ifade ediyordu. Hükümdarın eşi ve törensel bir figür olmanın ötesine geçerek, devleti yöneten bir ortak olarak anıldı. Kraliyet belgelerinde “eş hükümdar” unvanıyla yer aldı; karar alma süreçlerine katıldı, kendi mührünü kullandı, antlaşmalarda imzası bulundu. Hitit inanç sistemindeki tanrılar ve tanrıçalardan oluşan geniş panteonu yeniden düzenliyordu. Kizzuwatnalı Hurri halkının dili, kültürü ve inançları bu dönemde Hititlerde kabul görmeye başlamıştı. Kral olan eşine itaat etmiyor, onunla birlikte el ele hüküm sürüyordu. Tapınakların düzenlenmesinden dini reformların uygulanmasına, adaletin sağlanmasından toplumsal düzenin korunmasına kadar birçok alanda aktif rol üstlendi.
Etkisi yalnızca iç yönetimle sınırlı kalmadı. Dış politikada da güçlü bir aktör olarak öne çıktı. Dönemin büyük güçlerinden Mısır’la yürütülen ilişkilerde, özellikle Mısır Firavunu II. Ramses ile yürütülen diplomatik yazışmalarda adı doğrudan geçti. Kadeş Savaşı sonrası tarihe geçen barış antlaşmasında kendi mührüyle yer aldı. Bu yönüyle Puduhepa, yalnızca Hititlerin değil, dönemin tüm uluslararası ilişkiler sisteminin güçlü bir temsilcisine dönüştü.

KADEŞ ANTLAŞMASI’NDA NASIL BİR ROL OYNADI?
Soru: Hititler ile Mısır arasındaki Kadeş Savaşı’nın ardından başlayan barış sürecinde, Puduhepa nasıl bir misyon üstlendi?
Cevap: M.Ö. 13. yüzyılda, Orta Doğu'nun hakimiyeti için karşı karşıya gelen iki büyük güç Hititler ve Mısırlılar arasındaki mücadelenin en kanlı durağı Kadeş olmuştu. O dönemde Hititlerin yönetiminde olan Kadeş, günümüz Batı Suriye’sinde, Humus yakınlarında yer alıyordu. Yaklaşık 15 yıl süren bölgesel çatışmaların ardından Kadeş Savaşı gerçekleşti, ancak bu büyük çarpışma net bir galibiyetle sonuçlanmadı. Yorgun düşen orduların ardından diplomasiye kapı aralanırken, işte tam bu noktada Puduhepa sahneye çıktı. Antlaşmanın başlıca sebebi bölgede yükselen Asur tehlikesi gibi görünse de bu barışın sağlanmasında Puduhepa’nın rolü belirleyiciydi. Kadeş Antlaşması, yalnızca iki imparatorluğun savaşı sonlandırmasıyla kalmadı, barışın kurumsallaşması açısından da tarihte bir ilki temsil etti. Savaşın yerine diplomasinin konulabileceğini gösteren bu tarihi belge, insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarından biri sayılır.

TARİHİN İLK KADIN ARABULUCULARINDAN
Soru: Kadeş Antlaşması’nda Puduhepa’nın diplomatik katkıları nelerdi?
Cevap: Antlaşmada, Hitit Kralı III. Hattuşili ile birlikte Kraliçe Puduhepa’nın da mührü yer aldı. Barış sürecine aktif biçimde katılan Puduhepa, Mısır Firavunu II. Ramses’le doğrudan mektuplaşarak müzakerelerin ilerlemesine katkı sundu. Sadece antlaşmanın hazırlanması ve onaylanmasında değil, aynı zamanda içeriğinin şekillenmesinde de etkili oldu. Karşılıklı tanrılar üzerine yemin edilmesini önerdi; barışın kalıcılığı için ayrıntılı maddeler eklenmesini sağladı ve ilişkilerin eşitlik ilkesine dayanması gerektiğini savundu. Hititler ile Mısırlılar arasında karşılıklı saygı ve dostluğun tesisinde önemli bir arabuluculuk üstlendi. Onun diplomatik çabaları sayesinde, tarihin bilinen en eski yazılı barış antlaşması hayata geçirildi. Bu barış ortamı, Hititlerin M.Ö. 1200’lerdeki dağılmasına dek sürdü.
Onun diplomatik çabaları, sadece bir barışı değil, kadınların da siyasal ve tarihsel süreçlerde söz sahibi olabileceğini gösterdi. Puduhepa, bu süreçteki etkinliğiyle insanlık tarihinin ilk kadın barış mimarlarından biri kabul edilir ve “Barış Kraliçesi” olarak anılır.

RAMSES KARDEŞİM DİYE HİTAP EDER
Soru: Anlaşmanın ardından da yazışmalar devam etti mi?
Cevap: Evet. Kayıtlara göre, Mısır Firavunu Hitit Kralı III. Hattuşili’ye 26, Puduhepa’ya ise 13 mektup göndermişti. Puduhepa’nın yazışmaları yalnızca firavunla sınırlı kalmamış, Mısır kraliçeleri Naptera ve Nefertari ile de mektuplaşmış. Firavun’un eşleri ona samimi ifadelerle mektuplar ve hediyeler göndermiş. Ramses ise ona “kızkardeşim” diye hitap ederek eşitlik dilini diplomatik üsluba taşımış. Bu yazışmalar, döneminin en erken diplomatik yazışmaları olarak kabul ediliyor.

RAMSES’i KENDİNE DAMAT YAPAR
Soru: Peki, iki büyük güç barış ortamını nasıl korudu?
Cevap: Puduhepa’nın siyasi ve diplomatik zekasıyla diyebiliriz. Mısır Firavunu II. Ramses’le yaptığı doğrudan yazışmaların birinde, hükümdarlar arasında evlilik yoluyla iki imparatorluk arasında siyasi ittifak kurulmasını önerdi. Bu teklif, hem siyasi hem de sembolik bir anlam taşıyordu. Bir Hitit prensesinin Mısır’a kraliçe olması, iki hanedanı ve halkı birbirine yakınlaştıran güçlü bir adımdı. Puduhepa bu kapsamda kızını Mısır’a gönderdi. Prenses, II. Ramses’le evlenerek onun eşlerinden biri oldu. Bu evlilikle kurulan akrabalık bağı, iki imparatorluk arasında güveni pekiştirdi. Böylece Kadeş Antlaşması yalnızca tarihe kazınan bir belge olarak kalmadı; yaşamın içinde karşılık bulan bir barış düzenine dönüştü.

DÖNEMİN BİRÇOK KRALI VE KRALİÇESİYLE DİPLOMASİ YÜRÜTTÜ
Soru: Puduhepa’nın sarayın gölgelerinde kalmadığı, aksine tarih sahnesinin tam merkezinde yer alıp ona yön verdiği bir kez daha anlaşılıyor. Peki, dönemin diğer güçlü krallıklarıyla da evlilik ittifakları kuruldu mu? Onlarla ilişkilerinin yürütülmesinde de etkin miydi?
Cevap: Onun yaklaşımı, dönemi için devrim niteliğindeydi. O, yalnızca barışı sağlamakla kalmadı, kızlarını krallıklar arası evliliklerle önemli hanedanlara göndererek diplomatik bağlar kurdu. Kraliçeliği boyunca diplomasi, siyaset ve devletlerarasında köprü oldu. Bu yolla siyasi ilişkileri yumuşatmayı, güven ortamı yaratmayı ve Hititler’in bölgedeki etkisini daha da güçlendirmeyi hedefliyordu. Babil ve Ugarit gibi krallıklarla yapılan yazışmalarda, bu stratejinin izlerine açıkça rastlanıyor. Evlilik Puduhepa için bir aile meselesi olmanın dışında, barışı kalıcı kılmanın ve diplomasiyle imparatorluk yönetmenin yollarından biriydi. Puduhepa çocuklarına politik evlilikler yaptırarak ittifaklarını sağlamlaştırdı. Bunu daha önce hiçbir tavananna yapmamıştı. Ayrıca dönemin birçok kralı ve kraliçesiyle siyasal, hukuki ve
dini meselelerde mektuplaşarak çağının ötesinde bir diplomasi yürüttü. Hititler ile Babil, Mitanni ve Asur gibi diğer büyük uygarlıklar arasında yazışmaları o gerçekleştirdi. Diplomasi diliyle yazılmış bu mektuplar, tarihte kadın elinden çıkan en eski siyasi yazışmalar arasında sayılıyor.

YASALARIN ANNESİ, DİPLOMASİ USTASI
Soru: Dönemin erkek egemen dünyasında bir kraliçe ve diplomat olmanın ötesinde, Puduhepa’nın etkisi nerelere uzanıyordu?
Cevap: Puduhepa sadece bir kraliçe ya da diplomatik aktör değil, aynı zamanda düzen kuran, karar veren, toplumun temel yapılarını şekillendiren dönemin en etkili hukuk reformcularından biriydi. Hitit tabletlerinden öğrendiğimiz kadarıyla, mahkeme kararlarını gözden geçiriyor, kimi davaların yeniden görülmesini sağlıyor, kadınların miras hakkı, evlilik düzeni, tapınak mülkiyetleri, dini törenlerin düzenlenmesi, rahip atamalarına karar vermesi, saray görevlendirmeleri gibi temel konularda doğrudan müdahil oluyordu. Bu yönüyle, çağının çok ötesinde bir liderlik sergiledi. Üstelik yalnızca bugünü değil, geleceği de inşa eden bir anneydi. Çocuklarının kaderini iyi planlanmış diplomatik evliliklerle güvence altına aldı. Hitit hanedanını yeniden kurguladı. Onun izleri, yalnızca kil tabletlere değil, yüzyıllar boyunca sürecek bir yönetim anlayışına kazındı. Hitit uygarlığında kadının yeri; onunla
birlikte bir adım ileriye, hatta çağının ötesine geçmişti.

TANRILARIN SEVGİLİSİ
Soru: Hitit tabletlerinde Puduhepa ile ilgili hangi ifadeler yer alıyor?
Cevap: Tabletlerde Puduhepa, “Tanrıların sevgilisi” ve “Güneş Tanrıçası’nın hizmetkarı” unvanlarıyla anılıyor. Antlaşmaları Tanrıların huzurunda mühürlediğini belirtmesi, onun kararlarının sadece siyasi değil, aynı zamanda kutsal bir temele dayandığını gösterir. Bu yönüyle Puduhepa, hem dini hem de diplomatik alanda etkisini güçlü bir şekilde hissettiren bir figür olarak tarihe geçmiştir.
Soru: Puduhepa’nın, Tavananna’lığı ne kadar devam etti?
Cevap: Eşi, III. Hattuşili, hükümdarlığının son yıllarında sağlık sorunları yaşadığından dolayı tahtı oğlu IV. Tuthaliya’ya devretmesinden bir süre sonra öldü. Puduhepa eşinin ölümünün ardından tavananna olarak kalmaya devam etti. Hitit yasalarına göre kazanılmış bir hak olan tavanannalık, kral ölse dahi devam etmekteydi. Oğlu IV. Tuthaliya tahta geçmişti ama iktidar hala ana kraliçedeydi ve uzun yıllar boyunca ülkeyi fiilen yönetti. Münih Üniversitesi’ne göre kralla eşit yetkilerle devlete yön veren, hem adaleti hem de dini ritüelleri denetleyen bir figürdü. Ukkura meselesi gibi hukuki davalarda yargıç
olarak rol alarak uygulamada aktif oldu.

MÜHRÜN İZLERİ UGARİT, GÖZLÜKULE VE BOĞAZKÖY KAZILARINDA BULUNDU
Soru: Puduhepa'nın mührü zamana direndi mi? Onun izleri bugün nerelerde karşımıza çıkıyor?
Cevap: Puduhepa’nın izleri tarih kitaplarının satırlarında, müzelerde, kaya kabartmalarında,
diplomatik belgelerde, kadın hareketlerinde ve sosyal girişimlerde yaşamaya devam ediyor.
Puduhepa’nın bağımsız mühürleri Ugarit, Gözlükule ve Boğazköy gibi kazılarda bulundu. Onun mühürlediği ya da adının geçtiği tabletler bugün Anadolu’nun çeşitli müzelerinde sergileniyor. Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Puduhepa’ya ait mühür baskılarını ve yazıtları barındırıyor. Çorum Boğazköy Müzesi'nde, Kadeş Antlaşması’nın çivi yazılı tablet kopyaları ve bazı mühür izleri görülebiliyor. Puduhepa’yı barış kraliçesi yapan mührü ise Adana Müzesi’nde sergileniyor. Hatta New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde, barışı simgeleyen Kadeş Antlaşması’nın bir replikası yer alıyor. Bu, onun diplomatik mirasının küresel ölçekteki simgesel yankılarından biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca Kayseri’nin Develi ilçesindeki Fraktin Kaya Kabartması’nda, su kenarındaki bir kayaya oyulmuş rölyefte Hitit Kralı III. Hattuşili bir erkek tanrıya içki sunarken, başından ayağına kadar uzanan rahibe giysisi içinde ve önündeki yazı ile tanımlanmış olarak “Büyük Kraliçe Puduhepa” da, tanrıça Hepat için içki akıtırken tasvir ediliyor. Tarihi önemi yüksek bu rölyefin bir kopyası ise Kayseri Müzesi’nde sergileniyor.

ÇORUM’DAN NEW YORK’A
Soru: Kadeş Antlaşması’nın aslı günümüze dek gelebildi mi peki?
Cevap: Antlaşmanın orijinal nüshaları, yani Hititler ile Mısırlıların birbirine teslim ettiği gümüş levhalar ne yazık ki günümüze ulaşamadı veya henüz bulunamadı. Ancak kaynaklar, bu gümüş levhaların bir yüzünde III. Hattuşili’nin, diğer yüzünde ise Kraliçe Puduhepa’nın mühürlerinin bulunduğunu aktarıyor. Mısır kaynaklarında yer alan anlatılara göre, bu mühürlerde III. Hattuşili ve Puduhepa’nın bir tanrı tarafından kucaklandığı betimlenmiş. Antlaşma’nın Karnak’taki Amon Tapınağı duvarlarına yazılmış Mısırca nüshasında Puduhepa’nın mührü çevresinde “Hatti Ülkesi’nin kraliçesi, Kizzuwatna
Ülkesi’nin kızı, Arinna’nın rahibesi, ülkenin hanım efendisi, tanrıçanın hizmetçisi Puduhepa’nın mühürü” ifadesi yer alıyor. Tarihi antlaşmanın günümüze ulaşan nüshaları ise orijinal metne dair önemli ipuçları sunuyor. 1906 yılında Çorum Boğazköy’de, Türk-Alman ortak kazılarında bulunan kil tabletler üzerine Akadça yazılmış kopya, antlaşmanın en önemli kaynaklarından birini oluşturuyor. Hitit tarafına ait bu kopya İstanbul Arkeoloji Müzesi Eski Şark Eserleri Bölümü’nde sergileniyor. Mısır tarafına ait metinler ise Teb’deki Karnak Tapınağı ve Ramesseum’daki Amon tapınaklarının duvarlarına hiyerogliflerle yazılmış olarak yer alıyor. Bunların yanı sıra, Kadeş Antlaşması’nın Akadça kil tabletlerden birine dayanan büyütülmüş çivi yazılı bir replikası barış sembolü olarak New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nin duvarında asılı. Ne yazık ki, çok az kişi bu tarihi barış belgesinin
arkasında bir kadının, yani Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın vizyonunun olduğunu bilir.

ANADOLU’NUN İLK FEMİNİST LİDERİ
Soru: Anadolu’daki kadınların eğitimine katkı sağlayan ve barış kraliçesinin adını yaşatan ‘Puduhepa ve Kız Kardeşleri’ girişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap: Bu girişim gerçekten ilham verici. Puduhepa’nın adı, artık sadece tarih kitaplarında değil; kadın hakları savunucuları, diplomatlar ve sosyal girişimciler için de bir rehber niteliğinde. ‘Puduhepa ve Kız Kardeşleri’ sayesinde Anadolu’nun dört bir yanındaki genç kadınlar eğitim fırsatlarına kavuşuyor. Açılan sergiler, yayımlanan kitaplar ve üniversite projeleriyle Puduhepa yeniden konuşuluyor ve kimileri onu tarihin sayfalarında parlayan ‘Anadolu’nun ilk feminist lideri’ olarak anıyor. Üstelik Türklerin aslen Grekçe olan “Anatolia” kelimesini homofonik bir şekilde “Ana-dolu” olarak Türkçe’ye dönüştürmesi, bu kültürün ne denli köklü ve güçlü olduğunu gösteriyor. Ana Tanrıçaların izinde, önümüzde keşfedilecek çok önemli bir tarih yatıyor.

BİR KADIN, BİR DEVLET, BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ
Soru: Bu bilgilendirici röportaj için teşekkür ediyorum. Son olarak Puduhepa ve barış ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Cevap: Barış ve tarihteki barışın en önemli figürlerinden Puduhepa ile ilgili böylesine anlamlı bir konuda söyleşi yapmak benim için mutluluktu, asıl ben teşekkür ederim. Puduhepa’nın düşünce sisteminde savaş zorunluysa bile, barış kalıcı hedef olmalıdır. Bu görüşüyle, yalnızca bir dönemi değil, çağları aşan bir mesaj bırakmıştır. Onun dünyasında kadın aklı ve vicdanı, yönetimin merkezindedir. Bugün dahi bu bakış açısına ulaşamayan pek çok sistem için ilham kaynağıdır.

BARIŞIN MÜHRÜYLE YAZILAN AMA KANLA SÜREGELEN SAYFALAR
Puduhepa’nın binlerce yıl önce mühürlediği barış, bugün hala aradığımız en kıymetli değer. Bugün barışın günü ama dünya hala barut kokuyor, hala kan ağlıyor. Bir ‘Dünya Barış Günü’ne daha ne yazık ki yine savaş ortamında ve çatışmaların gölgesinde giriyoruz. İsrail, Ortadoğu’da ABD desteğiyle katliamlarına devam ederken, Rusya’nın Ukrayna’daki işgali Avrupa’ya savaşın soğuk nefesini taşıyor. Pasifik’te ise ABD, “esas tehdit” olarak tanımladığı Çin’i hedef göstererek yeni bir cepheleşmenin altyapısını kuruyor. Kısacası dünyanın dört bir yanında ya savaş sürüyor ya da savaş tehlikesi artıyor.
Hala kanla yıkanmaya devam eden dünya, barışı unutmuş bir gezegen gibi dönüyor. Üstelik savaşlar yalnızca bombalarla yaşanmıyor; adaletsizlikle, yoksullukla, suskunlukla ve umutsuzlukla da sürüyor.

ABD’DE SAVAŞ BAKANLIĞI TARTIŞMASI VE BARIŞIN DEĞERİ
Son olarak, ABD Başkanı Donald Trump, Savunma Bakanlığı’nı “Savaş Bakanlığı” olarak adlandırdığını açıkladı. Bu kararını, ülkenin askeri gücünü daha saldırgan bir şekilde yansıtma isteğiyle gerekçelendiren Trump, “savunma” kavramının artık yetersiz kaldığını savundu. Ancak tartışmaları da beraberinde getiren bu çıkış, küresel barışa duyulan ihtiyacın arttığı bir dönemde ters yönde atılmış bir adım olarak değerlendirildi. Uluslararası kamuoyu da söz konusu değişikliği, savaş ve çatışmaların öne çıktığı yeni bir dönemin habercisi şeklinde yorumladı. Puduhepa’nın binlerce yıl önce tarihe kazıdığı barış vizyonu ise bu ortamda daha da anlam kazandı. Hitit Kraliçesi’nin barışa dair mirası, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de en temel ihtiyacını hatırlatıyor ve modern dünyaya yol gösterici
bir rehber niteliği taşısa da günümüzde savaşlar, çatışmalar ve artan gerilimler barışın hala kırılgan bir değer olduğunu ortaya koyuyor.

SAVAŞ HATTINDA BARIŞ, HAYATTA KALMANIN TEK UMUDU
Orta Doğu’da süregelen savaşlardan, Afrika’da büyüyen insani krizlere, Latin Amerika’daki ekonomik adaletsizlikten Asya’daki sınır çatışma hatlarına kadar milyonlarca insan barışı bir temenniden çok, hayatta kalmanın tek umudu olarak görüyor ve bir mucize gibi bekliyor. Bu bölgelerde savaş sadece silahlarla değil, yoksulluk, açlık, su krizi, mültecilik, kadınlara yönelik şiddet, eğitim kaybı ve siyasal istikrarsızlık gibi çok katmanlı sorunlarla sürüyor. Savaşlar toprakları da ruhlarımızı da yıkıyor. Binlerce yıl önce Puduhepa’nın mühürlediği barış, sadece bir kraliçenin değil, insanlığın ortak vicdanının haykırışıydı. Kraliçenin sesinden yükselen diplomasi, sağduyu, sevgi ve eşitlik çağrısı, bugün hala
karşılık bulmayı bekliyor. Modern savaşlar çok katmanlı, çok yönlü, çok cepheli, daha sistematik ve yıkıcı. Oysa tarih bize defalarca gösterdi ki kan döken her imparatorluk yıkıldı. Kana bulanmış her zafer, insanlık hafızasında kara bir leke olarak kaldı. Zulümle kazanan diktatörler, tarihe şanla değil, lanetle geçti. Vatanını savunma amacının dışında kana bulanmış hiçbir lider, minnetle anılmadı.

BARIŞ BİR MÜZEDE DEĞİL, HAYATTA OLMALI
Dünya Barış Günü’nde barış çanının sadece törensel bir ritüel olmaktan çıkıp, savaşlara yön verenlerin, barutun gölgesinde susanların ve çıkar uğruna insanlığı unutanların vicdanlarına işleyen bir çağrı olmasını diliyoruz. Gerçek barış, yalnızca silahların susmasıyla değil; adaletin işlemesiyle, hakların eşit dağılmasıyla, ötekinin sesinin duyulmasıyla, kanın ve gözyaşının dinmesiyle, ötekileştirmenin, sömürünün ve ayrımcılığın son bulmasıyla, sevginin sınır tanımamasıyla mümkün. Puduhepa’nın ışığının başta karar vericiler olmak üzere tüm insanların yolunu aydınlatması, Ulus Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh!’ anlayışına bir adım daha yaklaşmak ve Hitit Kraliçesi’nin üç bin yıl önceden gelen hikayesinin bugünlere yeniden ilham vermesi dileğiyle. Barış artık bir takvim günü değil, insanlığın ortak yazgısı olsun.

Barış kraliçesi Puduhepa’nın mührüne ait görsel destekleri için Adana Müzesi, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Çorum Boğazköy Müzesi’ne teşekkür ediyoruz.

Fulya OMAÇ / HATTUŞAŞ - ÇORUM



Tarihteki ilk yazılı barış antlaşması olarak bilinen Kadeş Antlaşması, Dünya Barışının    simgesi güvercin ve bu antlaşmaya mührünü basan Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın                                                                             mührü


                  Tarihçi - Rehber Ramazan Tanrıkulu ile Puduhepa’yı konuştuk



   Çorum’daki Hattuşaş Hititlerin başkentiydi. Puduhepa barışa mührünü burada vurdu



Büyükkale, Hattuşaş’ta Kral Sarayları Bölgesi, idari yapılar ve dini alanlarıyla Hitit yönetim
                 sisteminin kalbi. Puduhepa kraliçeliği döneminde burada yaşadı.


                      Hattuşa’nın en büyük kutsal yapısı olan Büyük Tapınak

   Tarihteki ilk yazılı barış antlaşması olarak bilinen Kadeş Antlaşması’nı Tarihçi - Rehber
                                        Ramazan Tanrıkulu ile elimizde tutuyoruz


 Puduhepa’yı barış kraliçesi yapan mührü Adana Müzesi’nde sergileniyor (alttaki iki foto)
 Puduhepa’nın Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen mührü (üstte)


Çorum Boğazköy Müzesi’nde sergilenen Hitit krallarına ait mühürler arasında Puduhepa’nın
                                                      da mührü yer alıyor


Çorum Boğazköy Müzesi’nde Ramses’in eşi Neptara’nın Puduhepa’ya yazdığı mektup da
                                                             sergileniyor


    M.Ö. 13. yüzyıla tarihlenen Kayseri Develi’deki Fraktin Kaya Kabartması, Hitit kralı III.
      Hattuşili ve kraliçe Puduhepa'nın tanrılara tanrılara içki sunarken tasvir edildiği iki                                                                 sahneden  oluşuyor


    Hitit başkenti Hattuşaş’ta Kral Kapı, Puduhepa eşi III. Hattuşili ile bu kapıdan geçerdi.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum