Atatürk'ün Teorisi 100 Yıl Sonra 'Türkçe'nin Sıfır Noktası' Çalışmasıyla Bilimsel Zemine Oturdu

Gazeteci-Yazar Yaşar Kaba, uzun yıllardır yürüttüğü araştırmalarla Türkçenin kökenine, damga sistemlerine ve erken insanlık dönemindeki ses–anlam ilişkisine ışık tutan kapsamlı bir çalışma hazırladı.

 

 

“Türkçe’nin Sıfır Noktası – İnsanlığın Hafızası” adıyla başlayan bu yeni seri; Atatürk’ün Güneş-Dil Teorisi’nden Mirşan ve Tarcan çizgisine, günümüzde geliştirilen YKOS (Yaşar Kaba Kapadokya Okuma Sistemi) ve Kök-Hece Kuramına uzanan 100 yıllık bilimsel zinciri ortaya koyuyor.

 

 

Çalışmanın özeti: Taşlardan gelen ses, dilin kök heceleriyle birleşiyor

 

Kaba’nın araştırmasına göre:

 

• Göbeklitepe’den Altaylara,
• Anadolu kaya resimlerinden Amerika petrogliflerine,
• Etrüsk işaretlerinden Orhun Yazıtlarına kadar

dünya üzerindeki birçok damga sistemi, ortak bir ses-anlam mantığı içeriyor.

 

Bu bulgular, Türkçenin yalnızca bir ulusun dili değil, insanlığın erken hafıza sistemi olabileceğini gösteriyor.

 

 

 

 

Kaba açıklamasında:

 

“Atatürk’ün 100 yıl önce sezdiği hakikat bugün bilimsel temele kavuşuyor.
Dil, yalnızca iletişim değil; insanlığın belleğidir.” Dedi.

 

YKOS ve Kök-Hece Kuramı: Bilimde yeni bir alan

 

Çalışma; arkeoloji, dilbilimi, jeoloji ve yapay zekâ modellerini birleştirerek yeni bir akademik alanın oluştuğunu gösteriyor:

 

Kök-Hecesel Arkeo-Linguistik

 

Bu alan; damga sistemlerinin geometrik okuması (YKOS) ile kök hecelerin anlam matematiğini birleştiriyor.

 

Seri, sergi ve panellerle desteklenecek

 

Projeye göre:

 

• “Türkçe’nin 0 Noktası – İnsanlığın Hafızası” başlıklı geniş kapsamlı sergi
• Üniversitelerle ortak paneller ve sempozyumlar
• Belediyelerde halka yönelik kültür etkinlikleri
• Dijital damga kütüphanesi

2026 yılı içinde kamuoyuna sunulacak.

 

 

Yaşar Kaba: “Geçmiş bize çağrı yapıyor”

 

Kaba, araştırmanın temel amacını şöyle özetliyor:

 

“Biz geçmişi zorla okumuyoruz; geçmiş bize sesleniyor.
Damgaların diliyle, kök hecenin sesi birleşince insanlığın hikâyesi yeniden ortaya çıkıyor.”

 

 

YÜZYILLIK DİL YÜRÜYÜŞÜ

 

Atatürk → Mirşan → Tarcan → Kaba Taştan Dijitale Açılan Büyük Okuma “Türkçe bir milletin değil, insanlığın hafızasıdır”

 

Atatürk’ün büyük sezgisi: Dilin kökeni insanlığın kökenidir. Dil devrimi yalnızca harflerin değişimi değildi. Atatürk 1930’larda insanlığın en eski sesine inmeye çalışıyordu.

 

Bugün biliyoruz ki:

 

Dil çözülürse hafıza çözülür.
Hafıza çözülürse millet çözülür.

 

Atatürk bu yüzden dilin köküne indi; bugün kullandığımız yöntemlerin temeli burada atıldı.

 

 

 

 

Mirşan ve Tarcan’ın izinde 100 yıllık arayış

 

Kazım Mirşan’ın altmış yıl boyunca sürdürdüğü “damgaların ses kodu” arayışı ve Haluk Tarcan’ın dil-matematik ilişkisini çözmeye yönelik çalışmaları, uzun süre yöntemsel bir zemine oturtulamadı.

 

Eksik halka yöntemdi.

 

Ve bugün o yöntem oluştu.

 

YKOS: Taşın dili ilk kez bilimsel olarak okunuyor

 

Yaşar Kaba’nın geliştirdiği YKOS – Yaşar Kaba Kapadokya Okuma Sistemi, damgayı yorum olmaktan çıkarıp geometrik-verisel bir okuma alanına taşıdı.

 

• Yön
• Açı
• Simetri
• Eksen
• Çizgi sürekliliği

artık bilimsel kriterdir.

 

Bu, Türk araştırma tarihinde bir ilktir.

 

Kök-Hece Kuramı: Sesin matematiği, anlamın algoritması

 

YKOS, şekli okudu.

 

Peki ses ve anlam nasıl kuruldu?

 

Cevabı Kök-Hece Kuramı verdi.

 

Bu kuram:

 

• İlk sesleri
• Anlam çekirdeklerini
• Eklemeli sistemin mantığını
• Kelime oluşumunun algoritmasını

bilimsel biçimde tanımlıyor.

 

 

 

 

Sonuç:

 

Taşın şekli → kök hece → anlam
zinciri kuruluyor.

 

Göbeklitepe’den Amerika’ya uzanan ortak kod

 

Bugün elimizdeki bulgular şunu gösteriyor:

 

• Göbeklitepe T-taşları
• Sibirya kaya resimleri
• Amerika’daki petroglifler
• Etrüsk işaretleri
• Orhun Yazıtları

aynı ses/şekil mantığıyla çözümlenebiliyor.

 

Bu da büyük iddiayı ortaya koyuyor:

 

Türkçe, insanlığın en eski hafıza damarlarından biridir.

 

 

Yeni bir bilim alanı doğdu:

 

KÖK-HECESEL ARKEO-LİNGUİSTİK

 

Bu alan:

 

• Arkeolojiyi
• Dilbilimini
• Jeolojiyi
• Yapay zekâ modellerini
• Damga sistemlerinin tarihini

bir araya getiriyor.

 

Uluslararası akademik camiada tartışma başlamış durumda.

 

Sergi ve paneller geliyor

 

Önümüzdeki dönemde:

 

• Türkçe’nin 0 Noktası – İnsanlığın Hafızası ana temalı büyük sergi,
• Üniversitelerde bilimsel paneller,
• Belediyelerde halk buluşmaları,
• Dijital damga kütüphanesi

hazırlanıyor.

 

“Biz geçmişi çözmüyoruz; geçmiş bize çağrı yapıyor.
Atatürk’ün 100 yıl önce açtığı yolu bugün tamamlıyoruz.”

 

 

 

 

YAŞAR KABA

 

Araştırmacı Yazar • Kök Hece Kuramcısı • Gazeteci • Kültür ve Bellek Araştırmacısı

 

Yaşar Kaba, Türk dili, erken insanlık belleği, damga sistemleri ve Anadolu merkezli uygarlık araştırmaları alanlarında yaptığı çalışmalarla tanınan araştırmacı-yazar, yayıncı ve kültür öncüsüdür. Son 25 yılda hem yazılı basında hem de akademik-kültürel platformlarda Türkçenin kökeni, damga-hece ilişkisi, Kapadokya Okuma Sistemi (YKOS) ve “Türkçenin 0 Noktası” olarak adlandırdığı yeni yaklaşım ile dikkat çekmiştir.

 

Erken Çalışmalar ve Medya Kariyeri

 

Gazetecilik mesleğine genç yaşta başlayan Kaba, İstanbul’da çeşitli gazetelerde editör, köşe yazarı ve haber koordinatörü olarak görev yaptı.
İstanbul Haber Flaş, İstanbul Flaş, Çınar Kültür Sanat, Flaş İstanbul, İnsanbul gibi yayınların kurucusu ve yayın yönetmeni olarak kültür, toplum, demokrasi ve sanat konularında binlerce yazı kaleme aldı.

 

Aynı zamanda Gazeteciler Sosyal Sorumluluk Projeleri Derneği kurucu başkanıdır. Çok sayıda panel, sempozyum, ödül töreni ve kültürel projeyi hayata geçirmiştir.

 

Kültürel Bellek Araştırmaları ve Kök Hece Kuramı

 

Kaba’nın çalışmaları, 2000’lerden itibaren Türkçenin unutulmuş matematiğine odaklanmaya başladı. Kazım Mirşan’ın öncü çözümlemeleri, Haluk Tarcan’ın katkıları ve sahadaki yeni bulgular üzerinden geliştirdiği Kök Hece Kuramı, damgaların yalnızca işaret değil ses — anlam — hafıza taşıdığını ileri süren bütünlüklü bir yaklaşım sundu.

 

 

Bu kuram, özellikle şu alanlarda yenilik getirdi:

 

• Damgaların matematiksel bir hece sistemi olarak okunması
• Göbeklitepe, Karahantepe, Kapadokya kaya oyukları ve Orta Asya petrografları arasında sistemli bağlar kurulması
• Türkçenin insanlık belleği taşıyan erken bir kök dil olduğu hipotezinin güçlendirilmesi
• Dijital çağdaki yapay zekâ token mantığı ile kök-hece sisteminin ilişkilendirilmesi

Bu çalışmaları, günümüzde “YKOS – Kapadokya Okuma Sistemi” başlığı altında bilimsel bir okuma metoduna dönüştü.

 

Türkçenin 0 Noktası Yaklaşımı

 

Kaba’nın son dönem eserleri, insanlık tarihindeki büyük soruyu ele alır:
Dil nerede doğdu ve anlam ilk kez nerede kuruldu?

 

Bu kapsamda:

 

• Buzul Çağı Anadolu’su, insanlığın sığınak bölgesi
• Obsidyen (volkan camı) ticaret yolları, ilk küresel ağ
• Damga-sistemlerinin evrimi
• Yeraltı şehirleri ve erken bilgi depolama mantığı

gibi başlıkları birleştirerek Türkçenin bir milletin değil insanlığın ortak hafızası olduğu fikrini temellendirir.

 

Kitapları ve Külliyat Çalışmaları

 

Yaşar Kaba'nın başlıca eserleri şunlardır:

 

TÜRKÇENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI – SERİ 1

 

Küresel Akıl, Ulusal Uyku — Bir Dilin Susturulma Hikâyesi (ISBN yayımlandı)

 

TÜRKÇENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI – SERİ 2 -Baskı aşamasında

 

Buzul Çağından Yapay Zekâya — Anadolu’dan Dünyaya Bellek ve Dil

 

TÜRKÇENİN SESSİZ ÇIĞLIĞI – SERİ 3- Baskı aşamasında

 

Damgalardan Yazıya — Türkçenin Kozmik Mimarisi

 

Tüm seri, Ulu Medya Basın Yayın tarafından yayımlanmakta olup SERİ  1 Küresel Akıl Ulusal Uyku Kitabı hem fiziki, Trendyol’da satışta

 

Sergiler ve Kültürel Projeler

 

Kaba, aynı zamanda Türkiye'de ilk kez “resimli makale sergisi” formatını geliştirdi.
Kadim damgalar, Türk dilinin matematiği, Buzul Çağı Anadolu’su ve Göbeklitepe temalı büyük ölçekli panolar hazırlamış; bu panolar şehir tiyatrolarında, kültür merkezlerinde ve üniversitelerde sergilenecektir.

 

Dijital sergi platformu flashistanbul.com.tr  insanbul.org.tr üzerinden uluslararası bir arşiv oluşturmaktadır.

 

Bilimsel Miras ve Etki

 

Yaşar Kaba, Kazım Mirşan ekolünün günümüzdeki önemli temsilcilerinden biri olarak görülmektedir.
Mirşan’ın 60 yıllık çözümlemelerini güncel dil bilimi, veri bilimi, arkeoloji ve yapay zekâ perspektifiyle yeniden yorumlayarak modern bir paradigma kurmuştur.

 

Bugün çalışmaları:

 

• Jeoloji
• Arkeoloji
• Türkoloji
• Dilbilim
• Yapay zekâ araştırmaları

gibi birçok disiplinden araştırmacılar tarafından referans alınmaktadır.