Uğur UTKAN

Uğur UTKAN

[email protected]

SİNEMANIN TÜRKLERDE VE DÜNYADA TARİHÇESİ

08 Kasım 2025 - 11:22

1839’da fotoğrafın icadıyla ve hareketin incelemesi için “zoetrop”, “praxiscope” gibi aygıtların geliştirilmesi neticesinde hareketli görüntüyü kaydetme ve yansıtma tekniği hayatımızın önemli bir yeniliğine dönüşmüştür.

1891 yılına gelindiğinde ise Thomas Edison ve yardımcısı William Dickson, hareketli görüntüyü kaydetme ve yansıtma tekniğini daha da geliştirerek ilk film kayıt cihazlarından biri olan Kinetoskop’u geliştirmişlerdir.

SİNEMANIN DOĞUŞU: 28 ARALIK 1895

Fransız asıllı Lumière Kardeşler, Paris’te “Bir Fabrikadan Çıkan İşçiler” adlı kısa filmi 28 Aralık 1895 tarihinde halka göstermişlerdir. Bu hadise ile sinema hayatımıza girmiş, bu tarih de sinemanın resmî doğum günü kabul edilmeye başlanmıştır.

SESSİZ SİNEMA DÖNEMİ (1895–1927)

İlk filmler sessiz olup, müzik ve anlatım canlı orkestralar veya sunucularla sağlanırdı. Ayrıca filmler o tarihlerde siyah-beyaz biçimde çekilirdi. 1902’de vizyona giren “Aya Seyahat”, bu dönemin önemli filmidir. Georges Méliès, fantastik ve kurgu sinemanın öncüsü sayılırken Charlie Chaplin, Buster Keaton, Harold Lloyd gibi isimler sessiz sinemayı popülerleştirdi. Hollywood bu dönemde yükselişe geçerken Amerika da dünya sinemasının merkezi hâline geldi.

SESLİ SİNEMA DÖNEMİ (1927–1945)

1927’de vizyona giren “The Jazz Singer” (Caz Şarkıcısı) filmiyle sinemaya ses eklendi ve sesli sinema dönemi başladı. Ama yine de filmler siyah-beyaz biçimde çekilmeye devam etti. Müzikaller, gangster filmleri ve melodramların gittikçe öne çıktığı sinema, II. Dünya Savaşı yıllarında propaganda aracı olarak da kullanılacaktı.

RENKLİ SİNEMA DÖNEMİ VE SİNEMADA ALTIN ÇAĞ (1945–1970)

Bu dönemde artık renkli filmler çekilmeye başlanmış, Hollywood bu dönemde “Altın Çağını” yaşamıştır. “Rüzgâr Gibi Geçti”, “Casablanca”, “Ben-Hur” gibi filmler bu dönemdendir. Avrupa’da “Yeni Dalga (Nouvelle Vague)” hareketi ortaya çıkarken Jean-Luc Godard, François Truffaut gibi yönetmenler bireysel sinemayı öne çıkarmışlardır.

MODERN SİNEMA DÖNEMİ (1970–2000)

1970’lerden itibaren gerek teknolojik gerekse sanatsal yönden çeşitlenen sinemada bilim Bilim kurgu, aksiyon ve psikolojik temalar öne çıktı. Steven Spielberg, George Lucas, Martin Scorsese, Francis Ford Coppola gibi yönetmenler döneme damga vurdu.

DİJİTAL VE KÜRESEL SİNEMA DÖNEMİ (2000’DEN GÜNÜMÜZE)

Dijital kameralar, bilgisayar efektleri (CGI) ve internet sinemayı dönüştürdü. Netflix, YouTube, dijital platformlar film üretim ve izleme biçimlerini değiştirdi. Küresel sinema yükseldi. Bu dönemde Güney Kore (“Parasite”), Türkiye, İran ve Latin Amerika sinemaları uluslararası başarılar elde etti.

Dünyada sinemanın tarihsel süreci bu şekildeyken Türk sinema sektöründe de enteresan gelişmeler yaşanmıştır.

Sinema, Osmanlı’ya 1896’da girerken ilk gösterim Yıldız Sarayı’nda yapılmıştır. 1900’lü yıllarda İstanbul’da halka açık sinema gösterimleri başladı.

Fuat Uzkınay, 14 Kasım 1914’te “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adlı kısa belgeseli çekti. Bu film, ilk Türk filmi kabul edilirken Türk sinemasının doğum günü olarak da her yıl 14 Kasım'da kutlanmaya başlanmıştır. İlk Türk filmine konu olan olay-anıt ise, halk arasında Rumi 1293 yılına rastladığı için halk arasında 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı Rus savaşı sonucu, Rusların Ayastefanos'ta (bugünkü Yeşilköy) diktikleri anıtın, Birinci Dünya Savaşı başlarında yıkılmasıdır.

Osmanlı'nın son dönemlerinde filizlenen Türk sineması, yeni Cumhuriyet’in de bir nevi modernleşmesinin ete kemiğe bürünmüş hali olmyansıdı Atatürk'ün sanata verdiği büyük önem, sinemanın gelişimine de olumlu yansıdı. Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 yılında vizyona giren “Ateşten Gömlek”, ilk kadın oyuncular Bedia Muvahhit'le Neyyire Neyir'in de rol aldığı filmdi.

Ama Türk sinemasının en üretken dönemi hiç şüphesiz Yeşilçam Dönemi olacaktır. Yeşilçam, tıpkı Hollywood gibi bir “film fabrikası” haline geldi. Aşk, dram, komedi, tarihî konu alan filmler üretildi.

Metin Erksan, Lütfi Akad, Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Nutuk Baysan gibi yönetmenler öne çıktı.

Kemal Sunal, Belgin Doruk, Tarık Akan, Türkan Şoray, Ünal Gürel, Kadir İnanır, Şener Şen, İlyas Salman, Müjde Ar, Şevket Altuğ, Rıza Pekkutsal, Hulusi Kentmen, Halit Akçatepe, Fatma Girik, Tarık Tekçe, Hakkı Kıvanç, Ayşen Gruda, Münir Özkul, Cüneyt Arkın gibi unutulmaz aktörleri, aktrisleri de Türk sinemasına kazandıran Yeşilçam, aynı zamanda bir sanatçı fabrikası işlevini de gördü.

Ayrıca bir Yeşilçam markası olan 1963 yapımı Susuz Yaz filmi, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazandı.

Ancak 1970’li yıllardan itibaren televizyonun yaygınlaşması ve gittikçe ağırlaşan ekonomik darboğaz sinema salonlarının boş kalmasına sebep oldu. Yeşilçam sistemi çökerken film sayısında da muazzam azalış oldu. Ancak bu kısır dönemde Yılmaz Güney’in imzasının olduğu 1982 yapımı “Yol” adlı film, Cannes’da büyük ödülü almaya hak kazandı.

1990’lı yıllardan itibaren Türk sinemasında sanatsal ve uluslararası ödüllü filmler dönemi yaşanmaya başlanırken günümüze kadar da dijitalleşme ve bağımsız film üretimi bağlamında da ciddi atılımlara imza atılmıştır.

Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Reha Erdem gibi yönetmenler dünya çapında tanınırken “Uzak”, “Bir Zamanlar Anadolu’da”, “Kış Uykusu” gibi filmler uluslararası ödüllere layık görülmüştür.


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum