Kapıdan içeri girdiğinde her şeye rağmen dik gözükmeye çalışıyordu, oturdu, anlatmaya başladı hazin hikâyesini, küçük yaşta babasını kaybetmiş hastalıklı bir anne ve yaşam mücadelesi veren çocuklar, ekmek parası için yıllarca çalışmış, çabalamışlar, anne başka biri ile evlenmiş, çocukları babaanne almış yanına verebildiği kadar sevgi yüklemiş torunlarına.
Anadolu kadını babaanne kimse tarafından onaylanmamış ki, sevgi almayı öğrenememiş ki verebilsin.
Her şeye rağmen yaşam devam ediyor, çocuklar kendilerini hayata kazandırmayı başarmışlar, seneler seneleri kovalamış,
Derken biri çıkmış karşısına hayatımın erkeği dediği ve bir gün evlenmeye karar vermişler, ilk seneler birbirleri ile iletişimleri gayet iyi, bir de çocukları olmuş, ailesinden göremediği sevgiyi tamimiyle kocasına ve oğluna vermiş bu kadın, oğlu o paşası, hayatının anlamı paşası o,
zamanla erkeğim dediği adam içkiye, kumara, başka bir kadına kadar ileri gitmiş,ama her şeye rağmen yılmamış kadın,o çocuğumun babası diyor, birikimleri ile yaptığı evin bir odasını ona ayırmış,hiçbir zaman dışlamadan hep bir gün düzelecek ümidi ile,ne büyük bir insanlık örneği öyle değil mi?
Gel zaman git zaman başarmış kadın, erkeği kadınının yaptığı bunca iyiliğe duyarsız kalamamış ve değişim göstermeye içkiyi yavaş yavaş bırakmaya başlamış.
Tam artık hayatım düzene giriyor derken oğlu 13 yaşına geliyor, tam ergenlik çağında bütün sevgisini verdiği paşası okula gidiyor ve bir kıza aşık oluyor, henüz yaşamda kim olduğunun savaşını verirken arkadaşları tarafından onaylanmak ve kabul görmek çok önemli bu devrede,
Ve birgün kız arkadaşı ile bozuluyor ilişkileri, anne diyor ben onsuz yaşayamam,
Kim diyor anne bu kız kim bu paşamın moralini bozan kız,benim kıymetlimi üzen..
Oğlan içten içe sevdalı bu kıza, yatıyor kalkıyor bu kız, yaralı yüreği şiirler yazıyor ona.
Bir sabah, Kadın her zamanki gibi o günde sabahtan çıkıyor işine gitmek için, çalıştığı sırada öğlen vakitlerinde bir telefon geliyor, ”oğlun sarhoş gel al diyor”,okul sorumlusu,
İzin alarak koşuyor okula, oğlum diyor neden yaptın bunu, sorguluyor oğlunu.
“anne diyor bana iftira attılar”,ne oldu oğlum kim iftira attı.
Belli ki gençliğin verdiği delikanlılığa sığdıramadığı ve sevdiği kızın yanında gelişen bu olay yıkmıştı bu genç bedeni.
Ertesi sabah anne yine işe gitmek üzere hazırlanırken birden banyo da oğlunun yarı cansız bedeni ile karşılaşıyor, hemen 112 yi arıyor, kısa zamanda gelen ambulans oğlunu hastaneye yetiştirmeye çalışıyor, bir kutu ilaç içen bu genç beden bir kısım ilacı kusmasına rağmen yarı baygın hastaneye ulaştırılıyor, yoğun bakıma alınıyor, doktorlar durumunun iyi olduğunu bildiriyorlar.
Anne sevinçli ama ne olduysa birgün sonra çocuğun fenalaşması ile yeniden hüzün kaplıyor anneyi, kan arıyorlar deliler gibi, buluyorlar, kan verilmesine rağmen her şey nafile, nasıl oldu neden derken,kötü haber geliyor.
O yaşam mücadelesini çoktan bırakmış, ölmeyi çoktan kabul etmiş yediremediği gururuna,gençliğine …
Bu kadar vakur duran, Allaha sığınmış, o ne isterse o olur diyen bir anne karşısında gözlerimin dolmaması için yutkunarak ellerimi nasıl sıktığımı anlatmam mümkün değil.
Yaşamda üç beş çaput için kendi ve başkalarının hayatlarını sorgulamaya, ”ben” lik duygularına gem vuramayanlara örnek olsun.
Böyle kadınların bırakın ellerini ayaklarını öpesi geliyor insanın, insan olabilme yolunda ne kadar acı sınavlar vermiş, elbette ki ödülünü alacak,
Allah düşmanımın başına evlat acısı vermesin, kadınlar, erkekler ailenize sahip çıkın.
Yaşam bu kadar işte.
FACEBOOK YORUMLAR