Prof. Dr. Türk:
“Siyasî mücadeleler, özellikle seçimler öncesinde bazen mertlik, doğruluk ve dürüstlükle bağdaşmayan yöntemlerle yürütülmektedir. Buna tenezzül etmeyen politikacılar da var, seçimi o şekilde kazanacağını düşünerek öyle davrananlar da çıkıyor. Ama toplumun önünü açacak, yolumuzu aydınlatacak bilimin üretildiği ve öğretildiği kurumlar (üniversiteler), hiçbir zaman bu mücadelelere alet olmamalıdır.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte 28 kişinin İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden aldıkları diplomalar, 31 yıl sonra 18 Mart 2025 günü İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nca iptal edilmişti. İşletme Fakültesi’nce verilmiş diplomaların Üniversite Yönetim Kurulu’nca iptali, yetki gaspı niteliğinde olduğu kadar yetki dışı, hukuken yok hükmünde bir işlemdir. İmamoğlu’nun diplomasının iptali için avukatları, dün (6 Mayıs 2025) İstanbul İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Dava, İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti için de açılabilir. Dün İstanbul Üniversitesi’nde İmamoğlu’nun diplomasının iptali işleminin devamı niteliğinde yeni bir işlem yapıldı: Diploma ile ilgili kayıt veri tabanından silindi.
Bu konuda eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir değerlendirme yaptı:
“Türkiye’nin en eski, en büyük üniversitesinde İmamoğlu’nun diploması konusunda yapılanlar, İstanbul Üniversitesi tarihinde benzeri bulunmayan hukuk dışı uygulamalardır. 31 yıl önce İmamoğlu’nun İşletme Fakültesi programında bulunan bütün derslerin sınavlarını vererek aldığı diplomanın iptali, O’nun önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminde adaylığını önlemeye, böylece Anayasa’ya aykırı olarak 4. kez aday olmak isteyen Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında güçlü bir rakibi saf dışı bırakmaya yönelik bir uygulamadır. Büyük bir olasılıkla kendileri için durumdan vazife çıkarıp İmamoğlu’nun diplomasını iptal eden, bununla ilgili kaydı veri tabanından silenler, iptal işlemiyle Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde yazılı ‘Görevi kötüye kullanma’, veri tabanından kayıt silme işlemiyle de 205. maddesinde yazılı ‘Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek’ suçunu işlemişlerdir. Gereğinin takdiri, görevli mahkemenin yetkisindedir.
Konunun bir başka yönü daha var. İmamoğlu’nun elinde sadece İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden aldığı lisans diploması değil, bir de yüksek lisans diploması var.
Yükseköğretim Kanunu’nun 44. maddesi (a) fıkrasına göre ‘Yükseköğretim kurumlarının önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyindeki diploma programlarına kayıtlı öğrenciler, bu madde hükümlerine göre belirlenen ders kredileri ve diğer yükümlülükleri başarı ile tamamlamaları hâlinde; önlisans, lisans, yüksek lisans veya doktora diploması alır.’
Yükseköğretim Kanunu’nun 3. maddesinde yapılan ‘Tanımlar’ arasında (t) fıkrasında ‘Lisans üstü’ kademelerin başında 1. sırada şu tanım veriliyor: ‘Yüksek lisans: (Bilim uzmanlığı, yüksek mühendislik, yüksek mimarlık, master) Bir lisans öğretimine dayalı, eğitim-öğretim ve araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bir yüksek öğretimdir.’
Görüldüğü gibi, İmamoğlu’nun lisans diploması hukuka aykırı bir biçimde iptal edilse bile, elindeki yüksek lisans diploması, Cumhurbaşkanı adaylığı için Anayasa’nın 101. maddesinde aranan ‘yükseköğrenim yapmış’ olma koşulunu fazlasıyla karşılayacak niteliktedir.
Bu arada bir noktaya işaret etmek gerekir: Siyasî mücadeleler, özellikle seçimler öncesinde bazen mertlik, doğruluk ve dürüstlükle bağdaşmayan yöntemlerle yürütülmektedir. Buna tenezzül etmeyen politikacılar da var, seçimi o şekilde kazanacağını düşünerek öyle davrananlar da çıkıyor. Ama toplumun önünü açacak, yolumuzu aydınlatacak bilimin üretildiği ve öğretildiği kurumlar (üniversiteler), hiçbir zaman bu mücadelelere alet olmamalıdır.”
(7.5.2025)
FACEBOOK YORUMLAR