Prof. Dr. Türk:
“Yargının hiçbir biçimde siyasî hesaplara itibar etmemesi, siyasî mücadelelere alet olmaması gerekir. Anayasa’nın ‘Mahkemelerin bağımsızlığı’ kenar başlıklı 138. maddesine göre ‘Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.’ Milletimizin beklentisi de budur.”
Hâlen Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan, bu nedenle İçişleri Bakanlığı’nca geçici olarak görevinden uzaklaştırılmış olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer şüpheliler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen ve İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame, önceki gün (11 Kasım 2025) Başsavcı Akın Gürlek tarafından açıklandı. Bu konuda eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, yazılı bir değerlendirme yaptı:
“19 Mart 2025 günü İstanbul Nöbetçi 10. Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklanmasına karar verilen Ekrem İmamoğlu ve diğer şüpheliler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen iddianame, 3.900 sayfa. Kendisine karşı 142 ayrı eylem nedeniyle suç yöneltilen İmamoğlu hakkında verilmesi istenen hapis cezalarının toplam süresi 2.352 yıl. O’nunla birlikte yargılanacak 105’i tutuklu, 170’i adlî kontrollü 402 şüpheli daha var.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘Soruşturmanın gizliliği’ kenar başlıklı 157. maddesine göre, kural olarak ‘soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.’ Bu bakımdan İmamoğlu iddianamesinin bu evrede açıklanması, 157. maddeye aykırıdır. İddianame İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi önündedir. Aynı Kanun’un 174. maddesine göre Mahkeme, verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde iddianame ve soruşturma belgelerini inceledikten sonra bu maddede gösterilen nedenlerle eksik veya hatalı noktaları belirtmek suretiyle iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verebilir (f. 1). 175. maddeye göre; ‘(1) İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar. (2) Mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada bulunması gereken kişileri çağırır.’
Anılan hükümlere göre kovuşturma evresi 26 Kasım 2025 tarihinde başlayacaktır. İddianame ve diğer soruşturma belgelerinin gizliliği bu aşamada kalkar.
İddianamenin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesine aykırı olarak daha önce açıklanması, özellikle İmamoğlu’nun siyasî bakımdan yıpratılması ve itibarsızlaştırılmasına yönelik olabilir. Amaç, 2023 yılında Anayasa’nın 101 ve 116. maddelerine aykırı biçimde üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminde dördüncü kez aday olması durumunda karşısına en güçlü rakip olarak çıkacak olan CHP adayı İmamoğlu’nun adaylığını önlemektir.
Daha önce de İmamoğlu’nun 1994 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden aldığı diploma ile ilgili resmî belgede sahtecilik iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca –Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinin 1. fıkra (d) bendinde yazılı onbeş yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra– açılan davada hakkında 8 yıl 9 ay hapis cezası ve siyasî yasak kararı verilmesi istenmişti.
Yargının hiçbir biçimde siyasî hesaplara itibar etmemesi, siyasî mücadelelere alet olmaması gerekir. Anayasa’nın ‘Mahkemelerin bağımsızlığı’ kenar başlıklı 138. maddesine göre ‘Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.’ Milletimizin beklentisi de budur.”
(13.11.2025)


FACEBOOK YORUMLAR