Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 87 yıl önce ebediyete intikal etti. Ama ardında, Türk Ulusu’na “EN BÜYÜK MİRASIM” dediği 15 yaşında genç bir Cumhuriyet’i bıraktı. Ve daima gençliğe güvendiğini sık sık vurgularken de ısrarla altını çizdiği;
“BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİRGÜN TOPRAK OLACAKTIR, ANCAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR!..”
cümlesinden yola çıkarak, “Türk Milleti”nin sarsılmayan, yıkılmayan temeller üzerine inşa ettiği ve 102 yıldır dimdik ayakta duran “TÜRKİYE CUMHURİYETİ” sonsuza kadar var olacak ve olmaya da devam edecek.
Zira, Atamız çok emindi ve emanetini güvenle "Milletine" bırakıp sonsuzluğa gitti.
Hem dış mihraklara hem de içerideki vatan hainlerine karşı büyük mücadeleler veriyordu. Ama yılmadı, Anadolu’nun ortasına sıkışmış bir milleti; azmi, zekası ve askeri dehası, stratejik ustalığı ile işgal edilmiş toprakları bağımsız bir ülkeye dönüştürdü.
O dönemde olduğu gibi günümüzde de ne yazık ki Atatürk’e karşıtlık, hainlik sürüyor. Aydınlığı sevmeyen, eğitim ve kültürü tamamen din kisvesi altındaki her türlü faaliyetler aleni olarak “sivil toplum kuruluşu” diye gösterilen kuruluşlarla yürütülüyor.
“Cahil kesimin ferasetine güveniyorum” diyen bazı akademisyenlerin rahatça konuşabildiği, hatta camilerde Cuma hutbelerinde Atatürk için okunacak dualara bile karşı çıktıklarını açık açık beyan eden “sivil toplum kuruluşları(!..)” nı biliyoruz.. Hatta ve hatta alenen hakaret etmekten kaçınmayan bazı mihrakların, yayın yolu ile bile hakaret ettiklerini ne yazık ki görüyoruz.
Değerli okurlar,
Atamız, bunları kendi döneminde de yaşamıştı ve ne olursa olsun inacını asla yitirmedi, yılmadı ve sonunda başardı, tertemiz bir "Türkiye Cumhuriyeti" bıraktı.
Ama; günümüzde bu mücadele yine sürüyor ve nesilden nesile devam edecek. Ancak, Atatürk’ün güvendiği Türk Milleti yine birlik ve beraberlik sayesinde demokratik ustalığı ile arızaların tamiratını en iyi biçimde yapacaktır.
Bizler; Türk Milletinin birer ferdi olarak, daima ATA’sının izinde, aydınlattığı yolda yürümeye and içtik.
Bizler; yas tutmak yerine her 10 Kasım’ı, “Milletçe yeniden doğmanın” bir başlangıcı olarak görüyoruz.
Her 10 Kasım, Atatürk’ün mirasına sahip çıktığımızın yıl dönümüdür.


FACEBOOK YORUMLAR