29 Ekim Çarşamba günü Cumhuriyetimiz’in 102’nci kuruluşunu milletçe, her yıl olduğu gibi yer gök kırmızı beyaza bürünerek, yine büyük coşku ile kutlayacağız.
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir Osmanlı subayı olmasına rağmen “Milletin Egemenliği”, “Milletin kendi kendini yönetmesi” fikirini hep taşıyordu.
Yıllardır bu fikir kafasında giderek ağırlık kazanıyordu. Ancak itilaf devletleri, Osmanlı’nın çökmüş yönetimi karşısında, İstanbul’dan başlayarak Anadolu’nun nerede ise tamamını işgal etmişti.
Mustafa Kemal, üstün dehasıyla “bir gün mutlaka” diyerek saraya farkettirmeden kollarını sıvadı. Askerlik mesleğini başarıyla sürdürdürdüğü gibi saray yönetiminin de daima güvenini kazanıyordu. Mustafa Kemal generalliğe terfi ettikten sonra, padişah tarafından Başmüfettiş olarak Anadolu’daki askeri birlikleri teftiş etmekle görevlendirildi.
Ancak, İstanbul’dan hiç kimse işgalci İngilizler’in izni olmadan şehir dışına çıkamazdı. Fakat, Mustafa Kemal Paşa, teftiş görevi için verilen izinle birlikte “Milli Mücadele’nin ateşini yakmak üzere Dolmabahçe’den bindiği Bandırma Vapuru” ile Samsun’a hareket etti.
Gemide 9.Ordu Kıt’aları Müfettişi Tümgeneral Mustafa Kemal ile birlikte, Kurmay Albay Refet Bele, Kurmay Başkanı Kurmay Albay Kazım Dirik, Doktor Albay İbrahim Tali Öngören, Yarbay Mehmed Arif Bey, Kurmay Binbaşı Hüsrev Gerede, Topçu Binbaşı Kemal Doğan, Doktor Binbaşı Refik Saydam, Binbaşı Kemal Doğan, Kıdemli Yüzbaşı Ali Mümtaz Tünay, Yüzbaşı İsmail Hakkı Ede, Yüzbaşı Cevad Abbas Gürer Yüzbaşı Ali Şevket Öndersev, Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy, Üsteğmen Hayati Bey, Üsteğmen Arif Hikmet Gerçekçi, Teğmen Muzaffer Kılıç, Bandırma Vapuru’nun Kaptanı İsmail Hakkı Durusu’nun yanısıra bazı subay, Astsubay, Erbaş ve erlerden oluşan mürettebat ile sivil memurlar yer alıyordu.
19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayak bastıktan sonra harekete geçen Mustafa Kemal Paşa, bilindiği gibi Anadolu’da Türk Milleti’ni “Bağımsız Bir Ulus” için bilinçlendirerek, yaptığı tüm planlar la düşmana karşı akıllıca taarruzlar sonucu İzmir’de son bulan “Zafer” ile birlikte “Bağımsızlık” meşalesi yakıldı.
Ardından, Mustafa Kemal Paşa’nın “Geldikleri gibi giderler” tarihi sözü hayata geçince, işgalciler topraklarımızı terk ederken “Türk Bayrağı”nı da selamlayıp “geldikleri gittiler.”
***
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İzmir’de esir alınan, Yunan Orduları Başkomutanı Nikolaos Trikupis’e, huzuruna getirildiğinde şunları söyler:
“Üzülmeyin general, siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlup olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük hürmet besliyoruz. Burada misafirimizsiniz. Buyurun istirahat edin, yakında herşey düzelecektir”
Trikupis anılarında o anı ise şöyle anlatır:
“Atatürk beni mert bir askere yakışır bir şekilde kabul etti. Atatürk’ün bu ince ve nazik muamelesi karşısında ben de bu büyük komutana karşı içimde bir hayranlık duymaya başladım.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bütün hayatını ülkesine, milletine adamış, bağımsız bir TÜRK devleti kurarak, Cumhuriyeti gençlere emanet etmiş, hatta “Benim naçiz vücudum toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır” o müthiş sözüyle, özellikle gençlere ne kadar güvendiğini, “Gençliğe Hitabe”sinde cok güzel anlatır.
Ayrıca, bütün dünyadaki gelmiş geçmiş liderler de Atatürk’ü övgü dolu sözle anmışlardır.
Atatürk gerçek bir “Dünya Lideri” ünvanını da taşımaktadır. Üstelik bir çok ülkede heykellleri, büstleri vardır.
Bunlardan birisi de Küba…
Hatta Küba’nın kurucu efsane lideri Che Guevara son derece büyük bir Atatürk hayranıdır. Üstelik, Che öldürüldüğü zaman çantasından “Nutuk” kitabı çıktığı da söylenir.
***
Geçenlerde, internet sayfasında gözüme çarpan gazetecilerin Fidel Castro ile yaptıkları görüşme paylaşılmış. Çok beğendiğim bu paylaşımı aktarıyorum:
Che’den sonra yerine geçen Fidel Castro, Atatürk’ün nasıl bir lider olduğu yönünde gazetecilere verdiği röportajda çok güzel anlatır:
"Gazeteciler Fidel Castro’ya sorarlar.
Siz bu ülkenin kurucu liderisiniz. Normal olarak sokaklarda sizin heykellerinizin olması beklenir. Üstelik bunca ünlü sosyalist önderler dururken siz sadece Mustafa Kemal’in heykeline izin verdiniz,
NEDEN....?
Bizler daha çok devlet adamıyız... O İSE BİR KAHRAMAN.. Sokaklara devleti yönetenler değil KAHRAMANLAR yakışır” der devam eder...
Biz bağımsızlık ve devrim ruhunu Ondan öğrendik... Evet bizde savaştık. ANCAK bir devlete karşı savaştık.. O İSE Dünyanın en güçlü ordularınınz HEPSİNİ birden yendi.. Hiç yenilgi almamış TEK ASKERDİR O” der... Üstelik sadece Cephede değil Her alanda savaşmış Ve başarılı olmuş Müthiş bir insan...
Yıllar sonra FİDEL CASTRO TÜRKİYE’ye gelince yine Benzer sorular sorulur.
Şöyle cevaplar :
“Bende çok zorlu bir savaşın içinden çıktım. Onca kitaplar okudum... Ancak savaş meydanlarında Kitap okuma rekorları kıran başka bir asker görmedim, duymadım. Herşeyi anladımda bunca güçlüğü ve değişimi nasıl başardı hafızam almıyor” dedi.
Bunlar o günlerin medyasında yer almıştı.. Dünyada, kendi topraklarını işgal ederken canlarını vermiş düşman askerlerinin analarına;
"Ey evlatlarını bu topraklarda kaybetmiş analar; Silin gözyaşlarınızı, onlar artık bizim de evlatlarımızdır. Bırakın Mehmetçiklerle koyun koyuna uyusunlar”
DİYEBİLECEK RUHA SAHİP bir tek devlet adamı ve asker gösteremezsiniz...
Dünya tarihinde;
"VATAN SAVUNMASI İÇİN YAPILMAYAN HER SAVAŞ BİR CİNAYETTİR”
diyen başka bir lider, devlet adamı yoktur..."
Fidel CASTRO ne güzel tanımlamış ATATÜRK'ü. Yazıklar olsun, O büyük Devlet Adamını, Lideri, Üstün İnsanı, İnkılapçıyı, En Büyük Başkomutanı, Tek Adamı, İlk Cumhurbaşkanını, Tüm Varlığını Türk Milletine Adamış Tek Önderi Küba Devlet Başkanı Fidel CASTRO kadar tanıma anlayışı ve vicdanını taşımayanlara!
ATAM, ruhun sonsuz'a kadar şad olsun....
Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kurulan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza kadar yaşayacaktır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Ne mutlu bizlere Atatürk gibi bir lidere sahip olduğumuz için…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!..
FACEBOOK YORUMLAR