2 Eylül 2025 – Neden Oldu?
2 Eylül 2025 tarihinde 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimini görevden aldı. Mahkeme kararının dayanağı, CHP üyesi ve avukat olan Ali Kemal Yılmaz tarafından yapılan şikâyetti. Yılmaz, Özgür Çelik ve yönetiminin parti tüzüğüne aykırı hareket ettiklerini ve bazı idari işlemleri yetkisiz olarak gerçekleştirdiklerini öne sürmüştü. Mahkeme, bu şikâyet üzerine, yetkili hakim Fatma Gülseren tarafından değerlendirildi ve geçici olarak CHP İstanbul İl Başkanlığı’na Gürsel Tekin liderliğinde bir yönetim kurulu atandı.
Kararın hemen ardından Özgür Çelik ve bazı milletvekilleri, Sarıyer’deki il binasında “nöbet”e başladı. Bu gelişme, CHP tabanında ve İstanbul’daki siyasi çevrelerde ciddi bir tepki yarattı. Gürsel Tekin ise 8 Eylül Pazartesi günü öğle saatlerinde il binasına giderek görevini devralacağını duyurdu. Ve 7 Eylül akşam saatlerinde gerginlikler başladı.
Şikayetçi: Özlem Erkan
CHP İstanbul İl Kongresi'nin iptaline yönelik açılan davanın şikayetçisi, CHP üyesi Özlem Erkan'dır. Erkan, 6 Nisan 2025 tarihinde yapılan olağanüstü kurultayda Oğuz Kaan Salıcı'nın listesinden Parti Meclisi üyeliği için aday olmuş bir isimdir. Medyascope
Şikayet Dilekçesinin İçeriği Neydi?
Özlem Erkan tarafından verilen şikayet dilekçesinde, 8 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen CHP 38. Olağan İstanbul İl Kongresi'nde usulsüzlükler yapıldığı iddia edilmişti. Dilekçede, kongrede kullanılan oy sayısının 600 delege sınırını aştığı, ancak bu durumun yasal mevzuatla çeliştiği belirtilmişti. Ayrıca, kongrede yapılan seçimlerin iptaline yönelik açılan davanın bir sonucu olarak, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, kongrede seçilen İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimini tedbiren görevden uzaklaştırmış, yerine Gürsel Tekin'in başkanlığında geçici bir yönetim kurulu atanmıştır. Anadolu Ajansı
Mahkeme Kararının Gerekçesi
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, Özlem Erkan'ın şikayeti üzerine yaptığı değerlendirmede, kongredeki usulsüzlüklerin "yaklaşık ispat" seviyesinde doğrulandığını belirtmiştir. Mahkeme, bu gerekçeyle CHP İstanbul İl Başkanlığı'na geçici olarak Gürsel Tekin'i; il yönetimine ise Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap'tan oluşan bir heyet atamıştır. Ayrıca, kongrede seçilen 196 delege de tedbiren görevden uzaklaştırıldı.
Mahkeme Kararı ve “Kayyum” İstemi
2 Eylül 2025 tarihli 45. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimi görevden alındı. Yerine Gürsel Tekin liderliğinde yeni bir ‘Geçici Kurul’ atanmış oldu.
Bu gelişme üzerine Özgür Çelik ve bazı milletvekilleri, Sarıyer’deki il binasında “nöbet”e başladı. Tekin ise 8 Eylül Pazartesi öğle vakti il binasına gideceğini duyurdu. Bu duyuru sonrası CHP’den arka arkaya açıklamalar geldiği sıralarda Valilik yasağıyla karşılaştık.
İstanbul Valiliği, 7–10 Eylül 2025 tarihleri arasında Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüpsultan, Kağıthane, Sarıyer ve Şişli ilçelerinde tüm yürüyüş, miting, açıklama vb. eylemleri yasakladı. (Resim)
7 Eylül CHP Çağrısı ve Başkanlık Binasına Gelen Tepki
CHP İstanbul Gençlik Kolları, üyeleri 7 Eylül Pazar günü saat 11.00’de il binası önünde buluşmaya çağırdı.
Bunun üzerine polis çevik kuvvet birimleri binayı ablukaya aldı; yollar kapatıldı, barikatlar kuruldu ve TOMA’lar konuşlandırıldı.
O saat itibariyle yüzlerce kişi CHP İstanbul İl binasına yürüyüşe geçti. İl Binasına ulaşanlar barikatlar önünde “Aç barikatı”, “Sarayın polisi değil, halkın polisi ol” gibi sloganlarla protesto gösterdi; zaman zaman arbede ve biber gazı müdahaleleri yaşandı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, durumu “tam anlamıyla bir darbe” olarak nitelendirdi.
CHP’liler barikatları aşmaya çalışırken milletvekilleri de polisle sözlü tartışmalar yaşadı. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır “Kim verdi bu emri biz güvenlik istemedik” şeklindeki sorularını yönelttiği güvenlik güçlerinden cevap alamadı. “Vilayet suskun Vali telefonlara cevap vermiyor, İç İşleri Bakanı’ndan cevap istiyoruz” açıklamalarında bulundu. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, parti binasının polis ablukasında olduğunun altını birkaç kez çizdi."Bu tam anlamıyla bir darbedir" dedi. Başarır, mahkeme kararının ötesinde bir durum yaşandığını ve AKP iktidarının siyaset kurumuna el koymak istediğini de ifade etti.
Birçok vatandaş gündüz saatlerinden itibaren yürüyerek İl başkanlığına ulaşıp, polis barikatlarını aşarak binaya girmeyi başardılar. Giremeyenler saatlerce sloganlarla dayanışarak bulundukları yerden ayrılmadılar.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye'de bir siyasi partiye yönelik ilk kayyum ataması olarak kara ve kalın harflerle tarihe geçti ve demokratik hakların savunulması için halkın sokaklara dökülmesiyle önemli bir dönemeç oluşturdu.
Özgür Çelik, üyelerin il binasına girişinin engellenmesini sert bir dille eleştirerek, “CHP il binasına gelmek her üye için görevdir, eylem ya da suç değil” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, “İl Başkanlığımız baba evidir. Ablukaya almak haneye, hanemize tecavüzdür, bu hatadan dönün.” diyerek sert tepki gösterdi. CHP Sözcüsü Deniz Yücel de, “İl binasına giriş çıkışları engellemek hukuk dışı ve asla kabul edilemez.” İfadeleriyle hukuksuzluğa özellikle dikkat çekti.
Vali Davut Gül, geçici kurula engel olunmasının hukuki yaptırım doğuracağını ve çağrının “yasa dışı eylem” olacağını belirtti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise, “Mahkeme kararlarını yok saymak, sokağa çağrı yapmak hukuka meydan okumaktır.” dedi.
Genel olarak, bir yanda CHP üyeleri ve milletvekilleri “baba evini” savunmaya çalışırken, diğer yanda polis barikatlarla binayı kuşatmış durumdaydı. Gerginlik, yürüyüş yasağı ve kamuoyu tepkileri İstanbul’da sürmekte olan gelişmenin önemli parçalarını oluşturdu.
7 Eylül 2025 Halk Sokaklara Döktü
7 Eylül sabahı, CHP’ye yönelik kayyum ve baskılara tepki olarak, partinin çağrısı geniş bir yankı buldu. TİP Genel Başkanı ve milletvekilleri Erkan Baş, Sera Kadıgil, TİP İstanbul İl Başkanı Cengiz Yeter ve Parti Meclisi üyelerinden oluşan heyetle akşam saatlerinden itibaren İstanbul İl Başkanlığı binasına yöneldiler. Bu çağrıya yalnızca CHP üyeleri değil, sol partililerden ve diğer demokratik oluşumlardan destek geldi. Erken Baş kişisel sosyal medya hesabından; “Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı olarak, Dayanışama sorumluluğuyla İstanbul Milletvekili olarak görev bilinciyle; ama en önemlisi ülkemizin darbe zihniyetiyle yönetilmesine karşı direnmek üzere bir yurttaş kimliğimle ben de heyetimizle birlikte CHP İstanbul İl Başkanlığı binasına geçiyorum.
Darbelere, kayyumlara, Saray’ın sopası haline dönüştürülmüş hukuksuz yargıya karşı her zaman dayanışacağız. “Hep birlikte direnip beraber kazanacağız.” Paylaşımında bulundu.
Partililer ve demokratik haklarına sahip çıkan halk polis barikatlarına rağmen sokaklara çıktı. Binlerce insan barikatları aşarak, gazlanmaya, gözaltlarına rağmen İl binasına girmeyi başardılar.
İstanbul’da birçok cadde ve yol, saatler süren yürüyüşler nedeniyle geçici olarak kapatıldı! Valilik, güvenlik gerekçesiyle vatandaşları uyardı ve açıklama yaptı; ancak açıklamalara rağmen insanlar, demokratik haklarını savunmak ve İstanbul İl Başkanlığı’na ulaşmak için saatlerce yürümeyi göze aldı.
Bu süreç; Türkiye tarihinde bir ilk olarak kayda geçti: En yüksek oy alan partiye yönelik kayyum uygulaması ve halkın kitlesel şekilde buna karşı yürüyüşü, demokratik hakların sembolik ve somut bir savunusu olarak tarihe geçti.
En fazla oy alan, en büyük partiye yönelik resmî müdahale ve kayyum uygulaması, halkın demokratik tepkiyle karşılık vermesine yol açtı. Halkın kararlılığı, siyasal temsilcilerin desteği ve sokaklarda ortaya çıkan dayanışma, Türkiye demokrasisi açısından kritik bir dönemeç olarak değerlendirilebilir.
Vatandaşlar; “Halk sokakta ‘Hakkımızı gasp edemezsiniz!” ve “Demokrasi susturulamaz!” sloganlarıyla yürüdü. Bu sözler, sadece öfkeyi değil; aynı zamanda halkın hukuk ve demokratik haklarını sahiplenme kararlılığını da ortaya koyuyor. Keyfi kayyum uygulaması, seçilmiş temsilcilerin iradesini hiçe sayarken, halkın bir araya gelerek verdiği yanıt, demokrasinin fiili savunusu olarak kayıtlara geçti.
Bu olanlar sadece demokratik kurallara aykırı değil, aynı zamanda açıkça hukuk dışıdır. Halkın iradesini hiçe sayan bu müdahale, seçimle belirlenmiş temsilcilere yönelik keyfi bir tasarruf olarak kayıtlara geçmiştir. Üstelik hiçbir meşru gerekçe olmadan yürütülen bu uygulama, Türkiye’de siyasal iktidarın sınırlarını zorlayan, temel hak ve özgürlükleri doğrudan tehdit eden bir örnektir. Sokaklarda gösterilen kararlılık ve dayanışma, yalnızca bir tepki değil; hukuk ve demokrasi talebinin fiili bir sokaklara ve dışa yansımasıdır.
Hatice Özbay
#CHP #CHPİstanbulİlBaşknalığı #ÖzgürÇelik #ÖzgürÖzel #CHPİstanbul #AliMahirBaşarır#ErkanBAş #SeraKadıgil #AlperTaş #Güvenlik #PolisEngeli #Barikat


FACEBOOK YORUMLAR