Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

ZEYTİN GÖZLÜ MELEK

05 Kasım 2020 - 01:59

Herkesin gündemi 91 saat sonra enkaz altından kurtarılan, henüz 4 yaşında AYDA.
O adeta hem mucize hem ümit demek!
                Sanki antik çağda yontulmuş, Yunan “Melek” profili duruyor. Moloz yığın ve tozları, kirpiklerinin üzerlerine birer kar tanesi gibi serpilmiş…

Lahit içinde, zeytin gözler ona uzanan elleri tutuyor.
Bir insanın yürek denen organı, avucunu yumruk yaptığında ki kadar büyüklükte.
Ama organ dışında ki olgu, içine neler sığdırabiliyor, değil mi?
Bir Belediye, adı Başakşehir.

Duygu tamam ama kullanılan materyale tepki yağıyor. Hatta bir yorum şöyle: “Bu parlak fikirleri kim buluyor da, kim onaylıyor?”
İçerik, Kore Savaşı sırasında AYLA isimli ki, Gazimiz bu ismi verir. Yetim kız çocuğunun anlattığı filmin afişi, şimdi de AYDA BEBEK için kullanılmış.
Filmlerin, insanların üzerinde etkisini bir kez daha anlıyoruz ama farkındalık katmak adına, yaratıcılıktan uzakta böylesi sunumlar, elbette çok konuşulur.

Çünkü dediğimiz gibi ruh önemli.
Annesiz kalmış, henüz dört yaşında ve bu yaşından sonra hayatı kendi iradesi dışında tamamen değişmiş. Bir melek, bir prenses üzerinden prim yapmak! Tüm bilinçli insanların tepkisini almakta haliyle.
                Olay böyle devam ederken, bir başka haber geldi.
Sabaha kadar uykusuz çalışan AFAD ve gönüllü ekipler, günde yaklaşık dört saat ya uyuyor ya uyuyamıyorlar bile. Gönüllü kahramanlarımız bir karton üzerinde veya dayanabilecek bir satıh, bir duvar eğer bulabilirlerse oraya yaslanıyorlar. Ancak bu şekilde uyuyabilme ve dinlenebilmeleri mümkün. Oturdukları yerden değil bizzat kanlı canlı, zamanla yarışıyorlar.
Adeta kimi akrep kimi yelkovan…

Chp Eski Milletvekili Hüseyin Akgün paylaştı: “Dün gece İzmir metrosunda üstleri toz toprak içinde olan arama, kurtama ekibi koltuklar kirlenmesin diye oturmamışlar. Yolcular, ekipteki gençlerden oturmalarını rica etmiş. Onlar oturmayınca, duygulanan tüm vagon ayağa kalkmış ve gidecekleri yere kadar ayakta gitmişler. Oldu İZMİR!”

Biliyorum, benim kadar duyarlı. Benim kadar, bir kenarlarında “İnsanlığı” koruyanların aklına hemen Soma faciasında ki ambulansa bindirilmeye çalışıldığı sırada etraf kirlenmesin diye sedye uzanıp da kirletmekten dolayı imtina eden. “Çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin” diyen, o emekçimizin sahnesi gelecek.
                Derdimiz hiçbir zaman –gerçeklerin-dışında bir şey olmadı.
Acıdan beslenip, hiçbir şeyi reklam malzemesi yapmadık.
Netice de çok şey değil ama pek çok şey!

İNSAN OLMAK!
İNSAN KALABİLMEK!
Biraz daha dikkat.
Biraz daha özen.

Bunlara şahit olanların yaşamayacakları diye bir durum yok. Üstelik adı hayat denen gerçeklikte, her zaman ihtimal dahilinde.
Ve hayat, ister merdivenin en alt basamağında. İster en üst basamağında bulunulsun. Merdivenler, toplumun dişlileridir. Lokomotif dişlilerinde eğer alt merdiven takılırsa, üst çalışmaz!
Ülkemizden felaketlerin biran evvel kalkması ve huzur bulmasını canı yürekten diliyorum. Hepimizin kardeş olduğu, eşit olduğunu anladığımız günlere kavuşmak arzusu ile.
EMEL SEÇEN 4 Kasım 2020, İstanbul

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum