Dile kolay!
Nasıl gelinmiş, buralara… Yokluklar, yakılmış-yıkılmış meydanlar. Taş, taş üstüne. Cumhuriyet ilan edildiğinde, nüfusumuz 11 milyon. Okuma yazma oranı, yüzde 7. Bu oranın yüzde 4’ü azınlıklara düşünce. Yüzde 3’ü, bulmuyor bile.
Sonra bir adam, deha kalkıyor, Makedonya topraklarında daha lise yıllarında “Ya Çaresizsiniz Ya Çare Sizsiniz!” diyor. Ve her şeyi tek tek planlıyor, hayata geçiriyor. Geçiriyor, demek şimdi bir tek cümle içerisinde oldukça basit.
Bu ülke toprağının her bir karışından adı olmayan, Mehmet Akif’in dediği gibi “Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan, şüheda…” yatmakta. Şüheda, şehitler demek! Şehitlerimiz…
Ama ne şehitler…
Eğitim şehitleri. Askerler. Sivil vatandaşlar. Kadın, Erkek, Çocuk demeden… Şehitler…
Nene hatunlar, Gördesli Makbuleler, Kara Fatmalar, Nezahat Onbaşılar, Asker Saimeler…
Evladına sütünü verirken ya da okula gitmesi gerekirken, cephede çarpışan.
VEFA
Dün, Sevgili Uğur Dündar çok güzel bir makale yazmış. Böylesi, küresel bir sağlık meselesi tünelinden geçerken ve bir yandan birlik ve beraberliğimiz için dayanışma elzemken. Yazısını, kendisine de ifade ettiğim gibi ağlayarak okudum. Benim gibi aynı sıralardan geçmiş, Davutpaşa Liseli(9 Mayıs 1485) arkadaşlarımda, aynı hissiyatla okudular.
Ankara’da açılan bir veresiye defterini, bir gün önce yine Sözcü Gazetesinde, Yılmaz Özdil yazmıştı.
Özdil’ de namus, dürüstlük ve farkındalık. Ötekileştirmeme…
Dündar’da vatan sevgisi, milliyetçilik, halkçılık ve en önemli erdemlerden, Vefa.
Bize de en faziletli CUMHURİYET düştü.
Hazır olarak konduğumuz, bu değer için yıllar dünyanın görüp görebileceği; en çetin, en kanlı Deniz ve Kara savaşlarını gösterirken, 105 yıl önce Çanakkale de binlerce insanımızı, kefensiz gömdük… Onlar, cepheye ölmek için gitti. Ne dönmek vardı, ne karnını doyurmak. Ümit, belki dönebilmekti.
Çanakkale Savaşlarının 101. (2016)Yılı etkinlikleri kapsamında, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından planlanan organizasyonla Çanakkale Savaşları'nda şehit vermiş okullardan, toplam 90 öğrenci ve 9 öğretmen ziyaret etti.
Bunlar hangi okullardı:
Vefa Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Davutpaşa Anadolu Lisesi, Fatih Gelenbevi Anadolu Lisesi, İstanbul Lisesi, Galatasaray Lisesi, Samsun İlk adim Atatürk Anadolu Lisesi, Sivas Lisesi ve Konya Lisesi.
Ayrıca
Darul Fünun, eski adı. Şimdi ki adı ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin, 1915 de, 2 bin 500 tıbbiyeli, okullarını bıraktı. Çanakkele' deydi. İki tümen hâlinde, Gelibolu'ya vardılar ancak bir Anzak baskını sonucu şehit oldular. Bu nedenle sonraki yıl açılışta siyaha boyanan Darul Fünun, 1921 yılında hiç mezun veremedi.
1915 de, İzmir Liseleri de mezun veremedi.
Bu kısım, sadece Çanakkale. O yıllarda işgal altında olan İstanbul, İzmir, Karadeniz, GaziAntep... Neresi, yoktu ki?
Ne için?
Burada, insan gibi yaşamak TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE için. İnsan doğası, vefa duygusu az ya da gelişmemiş ise kaybettikten sonra anlar, değeri. Bakınız, en basitinden sağlık. Sokağa çıkamama. Ancak çok şükür ki bu şüheda kanı ile serpilmiş, Gazi Mustafa Kemal’in temellerini attığı topraklarımızdayız.
Üstelikte gelecek olan çocuklara emanet edilen bir bayram. Atatürk, her milli bayramımızı Türk ulusunun geleceğine bırakmıştır. Bunların en önemlisi, bugün 100.yılı olan İlk Meclis TBMM açılış(20 Nisan) ve peşi sıra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır. Diğeri ise 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Geçtiğimiz yıl, 100.yılı kutlandı. Biz, Davutpaşa Lisesi Mezunları Derneği (1996) olarak Ankara’da, Atamızı önce ziyaret ettik.Sonra da ilk meclis binamızı.
Onlar, cepheye koştu. Biz, hazıra konduk.
Vefa işte şimdi, tam da yerinde hatırlanmalı.
Kocamustafapaşa’dan çıkan, biri Vefa’da okuyan biri Davutpaşa Lisesi’nde. İki kalemdaş. Hatırlatmak, istedik.
İstanbul'da Edirnekapı ve Sakızağacı Şehitliklikleri'nde de çok sayıda Çanakkale şehidimiz, yatmakta. Çanakkale hudutlarından çıkan ve Balkan, 1. Dünya Savaşı ve Sarıkamış savaşlarında yaralanıp, tedavi için İstanbul'daki hastanelere getirilip, burada vefat eden. Son yıllarda doğuda terör örgütü ile çarpışmalarda şehit düşmüş, Mehmetçiklerimizde yine Edirnekapı ve Sakızağacı 'da yan yana yatmakta.
Bu vatan tek.
Bu vatan bizim.
Bu vatan,
Onlardan, emanet.
Yazı bir şey anlatmadıysa, şu siyah-beyaz tek kare fotoğrafa bakın, yeter!
Nice yüzyıllara...
Çağdaş, aydın ve özgür...
Emel Seçen 20 Nisan 2020 İstanbul
FACEBOOK YORUMLAR