Nerede ve kimden doğarsak doğalım. Bu dünya da bıraktığımız ayak izimiz kadar varız.
Rahmetli babam sıkı bir Cumhuriyet ve Milliyet gazetesi okuruydu. Kendince belli yazarları vardı. Mesela rahmetli başta Uğur Mumcu, Hasan Pulur gibi. Ne işimiz olursa olsun; muhakkak önemli bir makale ise sesli olarak bize de okurdu. Bir de Abdülcanbaz’ımız vardı Turhan Selçuk imzalı, ona bakınca keyifli bir gülüş sallardı. Derin bir adamdı babam. Edip Canseverin “Mavi bende huydur, gönül gözü görendedir. Derinler Mavidir…” dediği gibi.
Şimdi önemli bir Cumhurbaşkanı seçimi yaklaşıyor. Ülkenin saygın gazetelerinde saygın meslektaşlarımız köşe yazıları yazıyorlar. Ben de babam gibi bellemişim, ODATV okumadan güne başlamıyorum. Soner Yalçın’ı muhakkak okuyorum. Nihat Genç’i de. Ama nedense bazı yazarlar hiç aklıma gelmiyor. O gün Ahmet Hakan’ın köşesinde yer verdiği konuya, Cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek twitter ile cevap verip, Odatv’de okuyunca gördüm ve durdum. Öyle güzel cevap vermişti ki usta. Neydi bu paylaşım: Önce Ahmet Hakan’ın konu ile ilgili yazısının kısmına bakalım :
Hakan'ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
— RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Balık burcu… Ki bu burcun erkekleri sahici ve duygusal olurlarmış.
— MUHARREM İNCE: Boğa burcu… Ki bu burcun erkekleri adil ve hakkaniyetli olurlarmış.
— SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Kova burcu… Ki bu burcun erkekleri hayatı asla şakaya almazlarmış.
— MERAL AKŞENER: Yengeç burcu… Ki burcun kadınları sıcakkanlı olurlar ve yalandan nefret ederlermiş.
— TEMEL KARAMOLLAOĞLU: Akrep burcu… Ki bu burcun erkekleri kararlı olurlar ve asla yollarından dönmezlermiş.
Doğu Perinçek’in cevabı ise : “ Bugün @ahmethc Cumhurbaşkanı adaylarının burçlarını yazmış. Bir tek Doğu Perinçek yok. Çünkü Doğu Perinçek galaksinin dışında ve Türkiye'yi burç falına bakarak yönetmeyecek.”
Bir entelektüelden alınabilecek en güzel cevap. Yerli yerinde, okkalı.
Tabii bugün dâhil herhangi birini eleştirmek, yargılamak çok kolay. Çamur at izi kalsından ötede durumlar. “ Başkasının ayakkabısını giymeden ne kadar yol kat ettiğini bilemezsiniz.” diye bir söz var çok severim. Kişiyi seversiniz, sevmezsiniz o size ait mesele amma gel gelelim, 1970’lerin fırtınası şimdi Vatan Partisi ile anılan İşçi Partisinin emekçisidir Perinçek. Fırtına gider, eseri kalır. Herkes, herkesi eleştiriyor. Hayatında emekçinin yanında olmamış birileri yıllardır bu işin içinde olup da tabiri caizse gıkı çıkmayan bir insanı karalamak ya da yaftalamak için uğraşabiliyor. Günümüzde toplumun hemen her kesimi için geçerli bu uğraşı, ülke kazancı için üretime dönüştürülse ne kazanır ülkemiz. Hem de ne!
Doğu Perinçek bu cevabı boşa vermedi. Onca birikim. Marx, Hegel, Mao, Weber, ne varsa yemiş yutmuş birine siz sanal dünyadan bahsediyorsunuz. Hayatı diyalektik ile çevrili, felsefenin alasını bilen biri Doğu Perinçek. Üstelikte puro yakıp gel keyfim gel yapmamış. Bugün Ulusal Kanal diye bir yayın organı varsa. Ve bugün hala en azından kitaplar ile insanlara paylaşım sağlayabiliyorsa, bu bir duruştur. Ciddi bir mücadeledir. Sorarım o eleştirenlere, siz gerektiğinde içeri girmeyi göze aldınız mı? Hanginiz daha vatansever?
İşte derinlikte, derinlikte boğulmadan kalabilmekte son derece önemli.
1923 yılında Almanya’da Frankfurt Üniversitesine bağlı kurulan Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü, 1960’larda kısaca “Frankfurt Okulu” olarak anılır tarihte. Ve bu okulun önde gelen üç isminden birisi olan Theodor W. Adorno (Max Horkheimer ile birlikte “Aydınlanmanın Diyalektiği-1947) ve Max Horkheimer, 1947 yılından itibaren kitle kültürü yerine “ kültür endüstrisi” terimini kullanmayı tercih eder. Kültür endüstrisi başlıca iki sürece dayanır. İlki, kültür ürünlerinin standartlaşması ve dağıtım tekniklerinin rasyonelleşmesi süreci. İkincisi ise, doğrudan reklamla ilgili olan süreç. Tüketimin değişim değerine göre düzenlenmesine reklam özel bir yere sahiptir.
İşte bu noktada “reklamın zaferi olarak işaret edilen hem farkında olup hem de aynı anda itaat etme hali, Adorno’nun Los Angeles Times’ın ASTROLOJİ sütunlarını analiz ettiği çalışmasında da yer bulur. “Yeryüzüne inen yıldızlar” başlıklı çalışmasında, astrolojiyi de kültür endüstrisinin ürünü olarak görür. Geleneksel astroloji kurumsallaşmış “batıl inanç”tır. Günlük fallar, yıldızlar tarafından bahşedilmiş bilgiye dayansa da tavsiyelerinin keyfiliği bu “ kurgusal akılsallık” ile kapanır. (Dellaloğlu,B.2003a,s.96 Frankfurt okulundan sanat ve toplum & Bir Giriş Adorno). Ona göre astroloji, “kurmaca ile gerçek arasında ki ayrımı bulandırır, aşırı gerçekçi bir içeriği korurken, bir yandan da kaynağı itibariyle o içeriğe akıldışı bir içerik kazandırır.( Bernstein J.M.,2007, s.26 Kültür Endüstrisi Kültür Yönetimi)
Kültür endüstrisi, bu seneden itibaren de Kova çağı. Bilim çağı dedi!
İşte bunları da okuyup bildiği için halk dilinin anlayış ve kavrayışından başka, bir açıklama gelmesi çok da normaldir.
Cumhurbaşkanı adaylarını FOXTV ekranlarında izliyorum. Dün ( 23 Mayıs 2018) Saadet Partisi adayı ve Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu vardı. Kendisine neden bilge adam dendiğini, şimdi anladığını ifade etti, çok severek takip ettiğim Fatih Portakal. “Her konu hakkında bilgiye sahipsiniz.” dedi. Gerçekten de keyifli bir toplantıydı. Ama nedense zamana yetişmese de kafama bir soru takıldı? Mustafa Kemal için ne düşünüyorsunuz? Sorusu, yarım kaldı sanki. Cevap: Cumhuriyet kazanımlarının çok değerli olduğunu. Özellikle 10 yıl içinde yapılan işlerin çok kıymetli olduğu konusunda devam ederken. Portakal, “ tamam sizin düşünceniz nedir?” sorusunu yöneltti tekrar. Cevap: Olsun tabi tarihimizde de, ama putlaştırmaya karşıyız.” dedi ve yayın bitti.
Bu arada “Biz sol kesimi çok farklı algıladık. Solda büyük çoğunluk sosyal adalet arıyor.” dedi.
Dün, kendisi için toplanandan değil kendi maaşından 500’er ler lira, adaleti sağlayacağım diyerek yola çıkan diğer bir aday Fizik Öğretmeni Muharrem İnce her partiye ayırmaksızın para yatırdı. FOXTV sordu Karamollaoğlu’na, sizde karşılık verecek misiniz? “Biz zengin bir parti değiliz bizde 501 lira yatırırız” dedi. Akabinde sordular. “Herkesi davet etti sizde gidecek misiniz Cerrahpaşa’ya?” dendi. “Benim bilgim yok” dedi, Temel Karamollaoğlu. Bugünde Muharrem İnce (24 Mayıs 2018) önce kapatılan Cerrahpaşa Tıp Fakültesine, ardından İstanbul Barosunda ki toplantıya geçti. “Ve ufkunuzu açın gençler. Kavga etmeden umudunuzu yitirmeden yola devam edeceğiz” dedi.
Bilindiği gibi Beştepe’yi Bilim Merkezi yapacak. Netice de Fizik Öğretmeni. Olması gereken bir öğretmen kadar adil ve paylaşımcı.
SOSYAL ADALET VE SOLCULUK
Sol kaldı mı? düşüncesi, epeydir gerçek solcuların içini kemirip duruyor. Mesela ben tarafsız olarak izliyorum. Geçtiğimiz 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarında, Kadıköy İlçesinde ki törende DSP dâhil birçok siyasi parti ve STK’lar çelenk bıraktı. Anma törenindeydi. Bir tek kim yoktu derseniz?
Yoktular: AKP, SP ve HDP.
Peki, bir solcu iyi tahlil yapar mı? Elbette yapmalı. Hele gerçek sosyal adaleti arıyorsa.
Peki, bunu nasıl sağlar? Okuyarak, öğrenerek, gözlemleyerek ve kendini geliştirerek. Biliyorum değil hala öğreniyorum diyerek. Ne zaman ki fırtınalar sonrası söz söyleme zamanı gelince konuşur. Eyleme geçer. Aklın yolu birdir. Önemli olan iyi görelim. İyi okuyalım.
Tam bir ay var.
Adorno ve Horkheimer “ Bugün kültür her şeyi birbirine benzetiyor.Filmler, radyo ve dergiler bir sistem oluşturuyor.Her alan kendi içinde ve diğerleriyle bir sistem oluşturuyor.” Bu sözler 1950’lere varmadan sarf edilmiş tahlilleri.
Biz de tüm verileri toplayıp bir tahlil yapacağız ve seçeceğiz.
Önümüzde güzel ve dünyaya örnek olmuş lider Mustafa Kemal Atatürk var, ondan ne öğrendik ne katabildik? Bu çizgi de donanımlı, nitelikli, evrensel ve de bizi Mustafa Kemal Atatürk ilkelerinden daha da yükselterek, ülke ve insan değerimizi arttıracak bir Cumhurbaşkanı elbette hepimizin dileği. Yakışanı da.
Emel Seçen
FACEBOOK YORUMLAR