Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

Varoğlu var.

28 Haziran 2018 - 14:09

“Kürek kemiğine belirgin bir şekilde ıslaklıktan yapışmış t-shirtü, ayakta durmakta yorulmuş küçük oğlunu omzunda taşımakta zorunda olduğu için küçük ayakkabıları annenin koltuk arasına sokulmuş.  Belli ki o da yorgun ama gülümsüyor. Bir öndeki yaşlı teyze elindeki torbası ve bastıran yağmura rağmen hiç kıpırdamadan öylece sabit duruyor. İki sevgili birbirine sarılıp, kalabalığı da kendilerine katarak selfie çekiyorlar.” Bu okuduklarınız bir romandan pasaj değil. Türkiye Cumhuriyetinin gerçeği. Ancak ileride elbette “Mutsuz kente mutlu yağmurlar yağıyordu…” başlıkla bir eser de olabilir. Neden olmasın? Belki de bize nasip olur. Bu hayatta herşey mümkün.

Bu kadar güzel enerjilerin estiği bir zaman diliminde herkes şu anda çaresiz, yılmış, tükenmiş ve umutsuz hissediyor. Haklısınız, haklıyız. Ancak çok önemli gerçeklerde var. Biz kendimize göre aslında doğaya da göre, evrene de göre bir insanı sevdik, beğendik, anlaştık, uzlaştık ve beraber yürüyeceğiz dedik. Tam yemin edecektik ki, karşı taraf bu evlilik olmaz dedi. Romantik filmler sadece Türkiye de çekilmedi hala sinema sektörünü elinde bulunduran Amerika da da çekiliyor. Dolayısı ile filmden öte bu beraberliği kim istemez diye düşündüğümüzde emperyalist güçler en başta olmak üzere, seçim bitmeden, oy sayımı devam ederken yaşatılan olaylar ve buna hiçbir şekilde müdahale etmeyen emniyeti sağlayacak güçler olmadan yaşatılan olayların belgeleri çıkmaya başladı. Hiçbir şekilde demokrasiyle bağdaşmayan diğeri  gibi benzeri bu seçim de  de tarihe yüz karası olarak geçmiştir.

Beni en çok üzen ise sandık görevim biter bitmez akşam eve döndükten sonra ki süreçte uykusuz olarak tüm dost ve arkadaşlardan gelen haberler, paylaşımlarımız. Hem o gece hem sabahında ve bundan sonra da epey süreceğini düşündüğüm sokakta, esnafta yaratılan bu travmanın bu keskin kötü kokusu.

O an Gazi Mustafa Kemal’i de, o mitingler sırasında konuşma yaptığı sırada podyuma uzanmaya çalışıp ona not vermek isteyen halkın karşısında Cumhurbaşkanı Muharrem İnce’yi de daha iyi anlıyorum. Hele hele Kurtuluş Savaşında o tüm yoksunluklarda, o halkım güzelim garip ama güçlü halkım Paşa’sına neler demeye çalışıyor ve onu nasıl da bağrına basıyor. Kaç gündür sokakta, mahallede özellikle 60 yaşın üstü teyzeler için için ağlıyor ve onları teselli ediyorum. Aslında biz bizi teselli ediyoruz. Halk terapisi. Bir kere kimse adil bir seçim olmadığını biliyor. Bu anlamda son Maltepe mitingi de dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin haklı olarak söylediği gibi “ Hakkı yenen Madencinin ahı var! Kestiğiniz ağaçların ahı var! Kuşların ahı var!...Var oğlu var!” Yani gözünüz aydın eksi haneniz o sütundan taşmış evrene çoktan yayılmış. Bu çıkmaz mı sanırsınız? Bu dünya ne zalime ne Sultan Süleymana kalmış. Hayatım boyunca unutmayacağım o teyzelerimin, annelerimin için için gözyaşlarını…

Gazi Mustafa Kemal’in çok sevdiğim sözlerinden birisidir. Askeri okulda iken söylemiştir. “Ya çaresizsiniz. Ya çare sizsiniz.” Sanırım bir kez daha anladık ki herkes her şeyi görüp anladığına göre hepimiz kendi hayatımızın sorumluluğunu daha da iyi sahiplenmeliyiz. Daha önce de yaptığımız gibi ötekileştirmeden, içimize dolan o sevgi ışığı ile yeniden. Çünkü biz gerçek demokrat insanların, sağduyulu, sevgi dolu insanlar bilirler ki iyilik hepimiz içindir. Güzellik hepimiz içindir. Biz de kin, nefret olmaz. Biz iyiliği de sevgiyi de hangi partiye sempatisi varsa buna bakmaksızın salt insan olması ile değerlendiririz. Aydın kavramının da tüm kavramlar gibi çatırdadığı, tarihin yağmalandığı, insanların bir bedeli olduğu, hiç bu kadar su yüzüne çıkmamıştı. Kirlenmiş bir sis ortamında farkındayız üzerimizde ki bembeyaz gömlekte kirleniyor ama su var. Su akar yolunu bulur.

Biliyor musunuz? Yaradan şah damarından yakın derler ya hani.

Ben eski ninelerimize dedelerimize hiçbir teknoloji olmadan tüm yaşanmışlıklarına saygı duyarak söylemlerine sonuna kadar katılırım.  Söylemleri dibine kadarda gerçektir. Onlar bu zamanın yaşam koçlarıdır. “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”  Herkes her şeyin farkında ama bu değil ki yanlışa doğru diyoruz.  Yine onların dediği gibi “ Zaman her şeyin ilacıdır.” Bize bu kadar yaklaşmış bir insanı bırakın adayı bizi anlatan, bize aynalık yapan. Bırakın adaylığı insan olarak baktığımızda böyle bir adamı unutmak mümkün mü? Elbette değil. Atardamarımızdan girmiştir. Ata damarımızdan sevmiştir. Candan sevmiştir ve inanmıştır. Tıpkı bizim gibi.

Hal böyleyken dostlar acımız hepimizde aynıdır. Ancak hiçbir acı sonsuza kadar sürmez.

“Elbet bir gün kavuşacağız.”

Emel Seçen

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum