Ahşap koyu kahve renkte bir sandık. Sandık içerisinde, çeşit çeşit kitap… Ağırlıklı, siyaset ve
hukuk kitaplarının arasından iki kitap gözüme iliştiğinde henüz ortaokula gidiyordum.
Rahmetli babama “bakabilir miyim?” dedim. O usulca başını salladı. Ve : “ bu benim gençlik
sandğım” dediğinde çok heyecanlanmıştım. “İstediğini al” dediğinde daha da fazla. “Ama iyi bak!”
dediğinde, bizim evde bolca bulunan kitapların kıymetini daha da iyi anlamıştım.
Usumda yer eden ve beni alıp götüren, avucumun içi kadar Varlık yayınlarından biri Orhan Veli Kanık,
diğeri ise Ümit Yaşar Oğuzcan’a ait o güzel kitaplar…
Yanımdan hiç ayıramadığım, gözüm gibi bakıp ve ilerleyen zamanlarda bir yakınım okumak için alıp,
altını çizince, benimde hayatımdan çizdiğim insanlara kadar, benim için çok değerli kitaplar.
Kitap bambaşka birşeydir. Ayrı bir tutku. Hele bir zamanlar eskiden Beyazıt Meydanından, asırlık ağacı
arkana verip, gerçek Sahaflara doğru yol aldığımızda ne çok rastlardık VARLIK yayınlarına.
Benim şiir ve edebiyat dünyasına yolculuğumda, önemli yere sahip o iki güzel kitap ile ilk kez tanıdım
VARLIK YAYINLARINI. Edebiyat dünyamıza değerli eserler kadar bir ekol olmuştur VARLIK Yayınları.
Belki de günümüz ile baktığımızda, gerçek edebiyatınında varlığıydı, VARLIK.
Çünkü Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli kültür taşlarından birisini oluşturmuştur. 1946 yılında
Yaşar Nabi Nayır ile kurulmuş ve pekçok kalemin ev sahibi olmuştur. Kimler geçmemiştir ki: Behçet
Necatigil, Cahit Sıtkı Tarancı, Cahit Külebi, Orhan Veli Kanık, Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık,
Nurullah Ataç, Ziya Osman Saba, Oktay Akbal, Mahmut Makal, Necati Cumalı, Fazıl Hüsnü
Dağlarca, Haldun Taner, Tahsin Yücel, Sait Maden ve Hayati Asılyazıcı… gibi birçok değerimiz.
Malum yılın ilk vefat haberini peş peşe Münir Özkul ve Aydın Boysan ile açtık ve devam
ediyoruz. Bu kez çok erken bir kayıp oldu. Hem entelektüel-aydın kimliği ile hem yaşı itibari ile. Uzun
yıllardır Varlık dergisinin Genel Yayın Yönetmeni olan Enver Ercan edebiyat dünyasına kattıkları ve
şiirlerini bırakarak gitti.
Kelimeler yetersiz kalıyor bazen acı kayıpların ardından, yine de avuntumuz yaşayacak şiileri oluyor.
Güzel kalemin bir eseri ile tamamlayalım. Ve iyi ki aramızdan geçtin diyelim:
“elim sana değse
diniyor gece
saçlarından başlıyorum
günü çözmeye
yüzüm sana değse
sürçüyor zaman
daracık odalarda
ben kâfir sen, sen müslüman
dilim sana değse
uyanıyor sözcükler” ENVER ERCAN
Emel Seçen
FACEBOOK YORUMLAR