Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

Temmuz Ağustos Eylül

28 Mayıs 2020 - 19:42

Temmuz Ağustos Eylül…
Her mevsimde durma gül!
Hayat, inan çok kısa,
Belki çıkmayız yaza…

Yıl, 1968
Ajda Pekkan, yorumluyor. O yorumlamış ancak şarkıda ki gibi belki gamı, tasayı, kendini üzenleri, BOŞVERMİŞ!

Yoksa bir dizi estetik olsa da ruhu gerdirmenin yolu yok. Ancak beslemenin, doğru insanlarla sohbet etmenin var. Kendini korumanın da. Bu yüzden dünya “sosyal mesafe”yi önemsese. Kendi kendine kaldığında, bir düşünebilse. Ne büyük huzurdu. Hırs, ego, ihtiras rüzgârlarının olmadığı. Gülebildiği, doğruyu ve eğriyi görebildiği. İşte tam da bu yüzden kimselere eğilmeden, sadece kendine eğilmeyi bilmeyi.
Yıl, 2020

Pek, bir şaşa ile girenleri bilmem de. Sınır kapılarında kendine memleket arayanları bilirim. Ve en çok da onun cebinde ki son paraya tenezzül edebilen namussuzları. Bir de “Gelmeselerdi” diyenleri…
Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Bir de Covıd-19, halk ağzı ile Korona günlerinde; market de karşılaştıklarımı da bilirim. Mesela, iki bencilin ortasında kalıp, dil bilmediği ve elinde ki iki paket ile sırasını alanlara ses çıkaramayan, sonra benim uyarım ile yer verilen. Ama o yine büyüklük yaparak, kendi sırasını teyzeye, eliyle işaret ederek yerini veren zenci, dünya vatandaşı kardeşi bilirim. Onları ezen ve yok sayan, iki kadını da.
Aydınlanma zihinde başlar. Deride değil.

O yüzden ben, biri vefat ettiği zaman yakınına “Başın sağ olsun!” demem. Diyemem. Hakaret gibi gelir. Başı sağ olup, ne olacak! Canı, sevdiği gitmiş… Allah kuvvet versin, derim. Çünkü ister fiziken, ister akıl ile birinin ölümü, can acıtan ve geride kalanın kuvvet ihtiyacı doğuracak bir olaydır. Ziyarete giden bir gün olmadı bir hafta, ateş düşen ise ömrü boyunca yanar.
Öyle “boş vermişim” demekle olmaz. Sonra kendini dizi dizi rakı, bira şişelerinde bulma ihtimalinde yüksek olur.

Yani biz genellikle bize dokunmayan bin yıl yaşasın zihniyeti ile salınıp serpilen bir toplum olduğumuz için. Boş vermişlik, hele böylesi zamanda pekiyi olmaz. Hatta hiç iyi olmaz.
Gözümüz, kulağımız bugünkü kabine toplantısında. Eminim ki ülkenin ekonomi tedbirleri bile böyle beklenmemişti. Evet, nihayet özgürlük var, kapı ardında ama boş vermişçe olmasın.
Zaten bana göre en büyük özgürlüğü, sanki hastalık yaratıyorlarmış gibi ilk başlarda algı yaratılan 65 yaş üstü hak ediyor. Daha önce de yazdık. Onların kadimlikleri, bilgi ve görgüleri her zaman lazımdır. Onlar başımızın tacıdır.

Aman boş vermeyelim. Dolu verelim, içinde de sevgi olsun. Çünkü insan kendini severse herkesi sever. İnsan sevmezse kendini, diğerlerine ilgi, gösteriştir. Kendini kandırmasıdır.
Unutmayalım, karlı zeminde koşamazsınız. Karlar eriyecek önce.
Önümüzde, dolu dolu Haziran.

EMEL SEÇEN 28 Mayıs 2020 İstanbul

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum