Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

PATA KÜTE

26 Mart 2023 - 22:18

Pata küte, diye başlık mı olur demeyin. Olur. Hatta Asu Maralman’ın, çocukken severek dinlediğim,”Olur, olur bal gibi olur”, şarkısı gibi olur.

Bir kere öncelik olarak, neden olmasın, sorusu, sıranın başında yer almalıdır ki sonrasında ise elbette bunu yapabilecek akıl, muhakeme ve saygı gereksin.

Nerede kalmıştık? “Neden olmasın?”, kısmında.
Bu kadar tezatlıkları bir arada tutabiliyorsak, demek ki olabiliyor.
Bu kadar çirkinliğe rağmen kötüyü değil de iyiyi dışlamayı, genel kabul edebiliyorsak, demek ki olabiliyor.
Suçlunun ortaya çıkması için Sherlock Holmes (Sir Arthur Conan Doyle tarafından yaratılmış hayali dedektif kahraman)olmaya gerek yok.

Durumları dört koldan dinleme, anlama, fizibilite ettiğinizde olan olgu, aşağı yukarı veriyi oluşturacaktır. Ancak tek koşul, ham bilginin adı üstünde, ham yani saf olma, gerekliliğidir. Yani özelliği bozulmamış. Tereyağı, diye içine patates püresi katılmamış, misal. Bunun içinde önyargısız ve koşulsuz sevgi ile bakabilmek gerekir.
O kadar kirli, o kadar sıradan, o kadar ki… O kadar, olma halinin dışa vurumu elbette bu şekilde yansıyacaktır.
En yüksek noktadan bakarsak eğer bunca olaydan sonra Valinin istifasının arkasında onurlu davranışı beklemek, insanî erdem olması gerekirken, oysa milletin vekili olabilme gayesi yatmaktadır. Peki, buna soyunan mı, sadece suçludur?

Hadi bir soru daha çıktı karşımıza!
Peki, ekmek fırınına taşınan, alınan, tercih edilen; un, tuz, su, buğday eğer doğru değilse o ekmek faydalı bir ekmek midir? Bırakın, toplumsal faydalılığını, kendine hatalıdır, öncelikle. Peki, örneklersek kendine Müslüman, tabiri doğru tabirdir tüm deyişlerimiz gibi Anadolu’nun bağrından buram buram yükselir. Her şeyi kendine yontanın, yontulması için her ortamı ayarlayanın, bunları yapmasına göz yumanlarda suçlu mudur, suçsuz mudur?

Demiştik, Holmes, olmaya gerek yok. Sherlock Holmes, hayali de olsa tüm dedektifler içinde, en öne çıkmasının nedeni, çok iyi bir gözlemci, olmasıydı. Eğer toplum, balık hafızasının yanına gözlemsizliğini de yan yana koyabiliyorsa, bunların sonu kaçınılmazdır.

Yangında su bulamadığı için kanatları havada, yanarak öldü, bu ülkede kuşlar.
Unuttunuz mu, o görüntüyü. Ben, bu makale ile yeniden hatırlatayım, o zaman.
Yıllarca her olguda olduğu gibi, Cemal Süreya, üzerinden aşka soyunup, aşk ya da sevgiye sahip çıktınız. “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” dediniz, durdunuz da… Bunları ve bunlar gibi gerçekleri, hangi ara unuttunuz?
Bakın, yine bir soru çıktı karşımıza.

Menfaat, çıkar, yalan, riyakârlık, bana dokunmayan yılan olsa da sonsuz kadar yaşayabilir ile paydaş olanlar da, konuya tam da yerinden ortaktır. İstediğiniz kadar günah çıkarın, ibadet yapın ama bir kişinin suçu yokken iftira atmak, senaryolar kurmak, ah almak çok ciddi vebal içerir. Emin olun, eninde sonunda da çıkar. Ama iki kuşak ama ebemkuşağında, çıkar.

O yüzden doğa her cevabı verir, siz yeter ki soru sormaya devam edin.
Soru sorduğunuzda, size cevap vermeyen, kaçak güreşen, ya da güreştiğinde yalanın kılıfını kadifeden dürmüş olan, siz Holmes, olduğunuzda, olgu ortaya çıkacaktır.

Sorulardan korkanlar, soru sormayı bilen, bilinçler yetişmesini istemeyenler, ister kendi olmuş, ister birinin vekili olmuş, ister aynı hizmete devam etmiş, aynı kapının koludur. Ama esas olan, iki kapılı hanın, son durağına varmadan, tüm kompartımanlar da bıraktığınız varlığınız, aslında yani özünüzde ne, kim olduğunuzun zatıdır.

Peyami Safa, “Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. Anlarsan, değişmen gerekir”, der. Anlaman için ise sorman gerekir. Sorulana susmak, aslında cevabını da, gizliliğinde kılar.
Hadi uluslararası açılmışken, Charles Bukowski ile bitirelim:
“Zor günlerini yalnız atlatan, kimsenin yokluğunu hissetmez…”
EMEL SEÇEN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum