Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

Papatya Gibisin

04 Mayıs 2020 - 22:28

“Papatya gibisin, Beyaz ve İnce.”
En doğal, o doğallığı ile en güzel kokan ve sade bir çiçektir, papatya. Onun içindir ki papatya çiçeği bu sadeliği ile hemen ayrışır kolaylıkla diğerlerinden. Mesela şimdi çiçekçiler dayansın, uzun ömürlü olsun diye üzerine sprey sıkıyorlar, saç spreyi gibi. Parlıyor çiçek. Dayanıyor belki ancak çirkinleşiyor. Oysa ne papatyaya ne de kır çiçeklerine hatta baharın o ilk selamı mimozaların üstüne sıkamazsınız. Sıksanız da durmaz. Almaz, alamaz bünyesine.

Ben papatyaları severdim ama Esin Engin ile daha çok sevdim.
Ben hayal gibi anımsadığım, bebek iken kaybettiğimiz Esin kardeşimi daha çok anarım, Esin Engin ismini duyduğumda.
Çocukluğuma dair nasıl bir başka yerde ise İlhan İrem, Fikret Kızılok, Erkin Koray, Salim Dündar, Özdemir Erdoğan, o da başkadır. Farklı kulvardan gülümser.
Tango, inceliğini bizlere sunan. Cumhuriyetimizin o güzel dansları.
Üç farklı insan, üçü de aramızdan ayrıldı. Eserleri kaldı.
Biri geçtiğimiz yıl vefat eden, Şevket Uğurluer (1938-2019), Şecaettin Tanyerli (1921-1994) diğeri ise Esin Engin (1945-1997)
Bahar ayında doğdu, bahar ayında amansız bir hastalığa üç yıl boyunca direndi. Direnirken de üretmekten vazgeçmedi.
Tango demek, onlar demek.
Mesela piyano başında,  hafızam beni yanıltmıyorsa kadife ceketi ile çalmaya başlardı. Sevgili Esin Engin. Siyah, beyaz günlerden, billur gibi akan bir ses.
Onun sesi bambaşka bir kapıyı aralar. Huzurdur, onun adı.
Çocukken Tarık Akan ve Emel Sayın’ın başrollerini oynadığı “Mavi Boncuk” filmi meşhur olmuş. Adım da Emel olduğu için. İlkokulda bütün sınıf bana “Emel Sayın” diye bağırırdı. Bu hiç hoşuma gitmezdi. Bana nedense yapmacık gelirdi, o yıllarda. Mesela benim için bir Seyyal Taner, Zerrin Özer, Tülay, Behiye Aksoy, Gökben değildi.
Ama ne zaman Fehmi Ege’nin (1902-1978) “Emelim” bestesini, tangosunu duysam bir başka his doldururdu, ruhumu. Rahmetli babamın, hafif tebessüm eden yüzünü anımsarım.
Eskiler ve eskinin değerleri, başkaydı. Bugün bizi, biz yapan. Yalın tıpkı bir papatya edasıyla salınmamıza vesile olanlar. Ruhları şad olsun.
Onlar ki bugün değerli sanatçımız, Esin Engin için söylüyorsak. Beyefendi kişiliği, sanatının gücü ve eserleri. Film, dizi müzikleri kadar. Müzikaller. Lüküs Hayatı kaç kez izlediğimi belirtmiştim geçen günkü, Muhsin Ertuğrul’u anma gününü içeren makalemde. ‘Lüküs Hayat’ ve ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’nın da, müzik yönetmenliğini yapmıştı. Çöpçüler Kralı, Zübük, Çalıkuşu, Kadının Adı Yok, Hayallerim, Aşkım ve Sen, dediğimizde de müzik perdesi arkasında onu görürüz.
Tabii onun müzik insanı olarak doğması yanında lise yıllarında aldığı piyano dersleri ve henüz altı yaşına gelmeden klasik Türk müziği enstrumanlarını (kanun, ud) tanımış olması yatar.
1968 yılı, onun ilk 45’liğidir ancak çıkışsı dört yıl sonra yakalayacaktır.
Bizde bu yağmurlu İstanbul gününde, yağmur bereketi ve bu beyefendi müzik insanını saygı ve sevgi ile analım. Onun çıkış plağı olan daha doğrusu plakları olan “Dök Zülfünü Meydana Gel” ve “ Tango”
Dök zülfünü meydana gel

Esin Engin - Dök zülfünü izle

EMEL SEÇEN 4 MAYIS 2020 İstanbul
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum