Kim derdi ki…
Mayıs ayının hem de 27’ de. Mevsimlerin şahı, Haziran’a 3 kulaç kala!
Soba yakacaksın, deseler. Herkes güler geçerdi.
Ama doğa işte, öyle değil. Doğa, boşluk kabul etmez. Matematik böyle işler. Yani özetle Mart ayında kaldığı yerden hüküm sürmeye devam ediyor doğa.
İnsanoğlunun AVM’ler açılsın da üç beş tur atayım. Arabamın gazını aldırayım arada kendiminkini de caka satarak atarım, kaygısı yok. Yani böyle saçma işlerle uğraşmıyor.
Doğa, gerçekliğin tam içinde ve yankısı tüm evrende…
Mart ayına ait kedileri bir yana, ne güzel atasözümüz vardır. “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.”
Mart 2020’nin başında evlere girdik. Ve şimdi kaldığı yerden soruyor doğa?
-Ne yaptın?
Kaç kalp onardın? Adil miydin? Düşündün mü? Yüzleştin mi? Ayırt ettin mi? Göremediklerini gördün mü? Sarıltmadım seni. Gerçek olanları seçebildin mi? Değerlerini gördün mü? Hatalarını çözdün mü?
Sana sınırlı-sorumlu; hem milli hem de dini bayram verdim.
Üstelik bunu sana taç yaparak, yeni ay ile birleştirdim. Işığı gördün mü?
Yoksa kimi yemek derdinde kimi alışverişte miydi yine?
Hesap bu dünya da. Öteki için sınırlı-sorumluyuz zaten. Herkesin perdeleri aralanmadı bile hele hele en zaruri olan “insanlık” perdesi. Ve artık burası da sınırlı-sorumlu.
Ölmeden ölmek!
Bunu anlarsa insan, doğada yalnız olmadığını çözebilirde. Ama daha var. Hala var, maalesef var.
Yani kimileri tabi bu sadece bizim ülkemize has değil. Mesela birkaç gün önce Amerika’ da Missouri kasabasında, havuz partisi yaptılar. Ne maske, ne sosyal mesafe. Bildiğin ten tene… Havuz içinde şarıl şarıl, çağladılar…Başlarda da bizde Büyükçekmece de yapmışlardı hani. Yani cehaletin hududu yok!
Şimdilerde ise Dünya, 8 metre kuralı ile denize girmeye hazırlanıyor.
Kimse olimpiyat yüzücüleri bugünlerde ne yaptı düşünmüyor elbette. Herkes kendine… “Ben” demekten hala vazgeçmedik, o net görünüyor.
Ama biri çıksa dese ki denize girilince bu yayılıyor. Herkes kaçacak. Bu sene de denize girmeyiver!
Aklıma 1975 yapımı Jaws filmi daha doğrusu serileri geldi. Millet o zaman bırakın denizi, tuvalete girmeye korkar olmuştu.
Şaka bir yana ortada yeni bir tür var ve bunun başlarda yansıması kış ayına hatta ilk görülen yer Çin, Aralık ve kış ise demek ki soğukta varlık gösterebiliyor. Bunu da farklı versiyonlarla açıklamışlardı.
İşte 8 Nisan tarihli “Koronavirüs nedir: Covid-19'a karşı hangi önlemler alınmalı, virüsün özellikleri neler?
BBC News Türkçe haberinden alıntı:“Hastalığın, Çin'in 11 milyon nüfuslu kenti Vuhan'daki Huanan deniz ürünleri pazarından kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Koronavirüs, büyük bir virüs ailesinin bir alt türü. Ancak yeni virüs dâhil sadece yedi tanesi insanlara bulaşabiliyor.
WHO'ya göre yeni virüsün "kuluçka dönemi", yani enfeksiyonun kapıldığı andan belirtilerin görüldüğü zamana kadar olan dönem yaklaşık 14 gün.
Ama bazı araştırmacılar bu sürenin 24 güne kadar çıkabileceğini söylüyor.”
Ben bilmem, bilim insanlarının işi ama onlarda keşfediyorlar. Evet, dışarıdan gelip suyla temas ettik ama bu deniz değil neticede. Ellerimiz sürekli su içindeydi. Hani ilk olarak denizde yaşayan bir türdü? Yarasa da dendi. Ne doğru ne yanlış çok tartışılır da. En doğru sizin içinizden kalbinizden inandığınız doğrudur.
Her insan her yıl tatil yapabiliyor mu ki? Ama pardon bazılarını bu ilgilendirmiyor. Bir lokma ekmeği yiyebilmek için evrende yapayalnız bir çocuğun, bir akbabanın iştahında büyüyen bedenini unuttu, çoktan insanlık!
Kaç kişi, bir çorba ile gününü geçiriyor? Ya da ne bulabildiyse… Kimler faturalarını ödeyemedi? Hala kaç kişi, işsiz? Ve kaç kişi umutsuz.
Moralimizi bozmayalım ama ne öğrendiysen diplomanı ona göre alacaksın. Ve aldığın karne tüm dünyayı etkileyecek. Bu kaçınılmaz.
Ve emin olun. Doğa, şaşırtmaya insanoğlu ile doğru orantılı olarak devam edecek.
Mart kapıdan değil bu kez içerden tam da ruhumuzdan baktırdı.
Görebildik mi?
EMEL SEÇEN 27 Mayıs 2020 İstanbul
FACEBOOK YORUMLAR