Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

İnsanlaşma

11 Temmuz 2020 - 12:45

Dünya gezegeni, Aralık 2019 tarihinden itibaren kademeli olarak adeta lambalarını kapatıyor ve karanlık bir salgın ile yaşam mücadelesi veriyor. Herkes bulunduğu mevziden, önce kendisini koruyarak bir yandan da dünyayı izliyor.

Âlem, öyle bir sergileniyor ki tüm oscarları toplayacak nitelikte bir film şeridi gibi tarih akıyor…Öyle ki kendi ülkemiz olmak üzere; Rusya, İtalya gibi ülkelerde kendi bağımsızlıklarının, yüzüncü, yetmiş beşinci gibi yıllarını kutladılar.

Yüzyıllara rağmen neler oldu? Ne değişti?
Aslında bugün, bu konu tamamen “insanlaşma” ile ilgili bir süreç.

Bugün ise 8 bin, yanlış duymadınız hatta dahası bile var. Sekiz binden fazla Boşnak sivilin, Sırp askerler tarafından katledildiği, Srebrenitsa Katliamının tam 25.yılı
 2020 yılında,  toplu mezarlarda bulunan ve kimlik tespiti yapılabilenlerin cenazesi Potoçari Anıt Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

Hani “Mutluluğun Resmi” sözü var. Hikâyesinde dünya sanatçısı Nazım Hikmet Ran, eşine yazdığı “Saman Sarısı” şiiri için o an yanında olan(Paris) değerli sanatçımız Abidin Dino’ya:
"Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin,
işin kolayına kaçmadan ama gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların,
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?"


 Abidin Dino ise :
“Buna da ne tual yeterdi; ne boya...” diye yanıt verir. Mutluluğun ya da acının bir ağırlığı yok. Ama mutluluk, yaşamda bir tüy kadar hafif ise acının yaşattıkları insanda tonlarca üstüne çökmüş binalardan fazla. Acı, bir başka acı ile de yeniden perçinlenebilen bir olgu. Keşke maymunlardan aldığımız taklit yeteneğini mutluluk gibi bulaştırabilseydik. Esnerken aldığımız taklidi. Gülerken, güldürmek gibi… Kullanabilseydik.
Kısaca 25 yıl öncesine dönersek; Bosna Herek’in doğusunda(1991-1995, Yugoslavya iç savaşı), Srebrenitsa’da 11 Temmuz 1995'te başlayan, en az 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerler tarafından gerçekleştirdiği katliamın başladığı ve hiç sönmeyen ateştir. Bu güne kadar sadece altı bin beş yüz masum sivil tespit edildi. 2019 yılından ise kimlikleri tespit edilen, otuz altı kurban ise Potoçari Anıt Mezarlığına defnedilecek.

Herkes evde kaldığı süreçte film çokça izledi. Bugüne kadar akıllarda kalan en dramatik film sizce hangisi desem, hiç sinema ile aşinalığı olmayan birisi bile kolaylıkla 1993 yapımı Schindler’in Listesi filmini söyleyiverir.  II. Dünya Savaşı sırasında Naziler'in uygulamış olduğu soykırımda binin üzerinde Polonya Yahudisinin kurtarılmasında rolü olan Oskar Schindler'i ve bu kurtarmayı konu edinir. Ve Amerikan film endüstrisinde tüm zamanların en iyi film listesinde yer alır. Tarihe dikkat ettiniz sanırım, 1993. Yani dünyanın bir yerinde bir plato da tarihe tanıklık ettiriliyor. Ama bir yerde, o anda gerçek bir katliam var, dünya sadece film izler gibi izliyor.

Bu kısaca “insanlaşamama”. Zira Srebrenitsa katliamı, II. Dünya savaşından sonra belgelerle gerçekleştiğine, tanıklık edilen Avrupa’da ki en büyük katliam. Her ne kadar Lahey Adalet Divanı soykırım olarak kabul etti (2007) ama Sırbistan’ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.

Dünya ve erk sahipleri hep izler. Olan masumlara olur. Dünya ve insanlık, ateşi ve sonra tekerleği bulduğundan beri; gelişti ve büyüdü. Doğru yanları var. Bir sürü devrimler oldu. Sanayileşme vs. Ama eminim ki Marie Curie(1867-1934) gibi bilim insanları, insanlaşamayacak olan insanlık için Uranyum üzerine çalışmazdı. Ne de Robert Oppenheimer(1904-1967), Atom bombasını bulurdu.

Elbette bilimsel düşünce kanıt, ispat, deney ve sonrası insanlık kullanımı için bırakılır. Ama hangi insanlık? Şimdilerde yeni teknolojiye ayarlanıyoruz. Yapay Zekâ, bunun adı. Peki, o yapay zekâya verileri işleyecek ve onun nasıl çalışmasını gerektiğini hangi insanlık yapacak?
Sanırım hala insanlaşamamış, insanlık!

EMEL SEÇEN 11 Temmuz 2020, İSTANBUL

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum