Hurdacılara verecek kadar kıymetsiz eşyamız, değerimiz olmadığını…Değerli ile değersiz arasında ki farkı ve nadide değerlerimizi saklamayı, korumayı anlayabildiysek, şimdi biraz Heykel sanatına genel bakalım. Süreçte ve son günlerde neler oldu, ülkemizde.
Türkiye’de diğer sanat dalları gibi heykel sanatı da nasibini fazlası ile alanlardan. Önceliği Antalya çekiyor gibi görünse de, sanmayın öyle ve sanmayın ziyaret eden Turistler yapıyor!
Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediyesi’ne ait Akdeniz Kent Park’ta yer alan “Kavuklu” ve “Abdülcanbaz” dâhil toplam üç heykelin yüzleri ve parmakları kırılıp parçalandı. Daha önce de Boğaçayı’ndaki el ele tutuşan çocukların simgelendiği heykellerin kol ve bacaklarını kırılmıştı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi Baş Danışmanı Cem Oğuz “Heykellerin özellikle yüz kısımlarına ve vücut uzuvlarına zarar verilmiş. Emniyet çerçevesinde de araştırmalar devam ediyor. Bunları yapanların en kısa sürede yakalanması hepimizin dileği. Çünkü bu tür davranışlar başta kentimiz olmak üzere ülkemize ve turizme zarar veriyor” dedi.
Dünyanın medeniyetleşme eşiğinden atlayabilmiş toplumlar heykel sanatını diğer sanat dallarından belki daha fazla önemser ve korurlar. İtalya’da, Floransa’ya gitseniz bin bir heykel arasından Michalangelo imzalı Davut Heykelini keşfedebilir hatta hayranlığınızı tüm Florensa içinde gizleyemezsiniz. Keza Danimarka Kopenhag’da bulunan Deniz Kızı Heykeli. 1913 yılında Kraliyet Tiyatrosu’nda sergilenen Küçük Deniz Kızı oyunundaki balerini beğenen Carlsberg bira fabrikatörünün oğlu Carl Jacobsen, heykelin yapımına ön ayak olmuştur.
En bilinen figürlerinden biri olan Küçük Denizi Kızı heykeli, Kopenhag’taki Langelinie Limanı‘nda, bir taşın üstünde kendisine tecavüz edilsin ya da bacakları kırılsın, kafası koparılsın diye beklemez! Netice de Balerin Meriç Sümen ‘in Maltepe’ de “Türkiye’de ilkler” temalı Zeliha Kılıçoğlu ve Mirza Erdem tarafından yapılan heykeline önce tecavüz sonra devirme vakası bizim ülkemizdedir! Buradan bu sanata, sanatçıya bakışı çözebilmek hiçte zor olmasa gerek.
Antalya, Kemer’ de 2007 yılında, Belediye Başkanı CHP’li Hasan Şeker tarafından Zafer Sarı imzalı ‘Aşk Yağmuru’ heykeli, 29 Mart seçimlerinde başkan seçilen MHP’li Mustafa Gül tarafından müstehcen olarak bulunarak iş makineleriyle kaldırılmış sonra Antalya 2’nci Bölge İdare Mahkemesi, heykelin, aynı konsept içinde aynı yerine dikilmesine karar vermişti.
2010 yılında Atatürk ve Işıklar caddesi boyunca yer alan müzisyen temalı heykellerin hepsine zarar verilmişti. 'Romalılar Antalya'da temalı heykellerin kucak kısmına izmarit ve çöp atılmış, bazı heykellerin yüzleri sprey boyayla boyanırken, birinin keman yayı sökülmüştü. Yani diyeceksiniz şimdi ülkemizde logar kapağını söküp hurdacıya veren zihniyet, taştan keman yayını ne yapsın?
Sadece Antalya değil, Edirne’den Kars’a misali…
1973 yılında, Heykeltraş Muzaffer Ertoran’ın İşçi Heykeli, Tophane’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu önüne yerleştirildikten sonra defalarca uğradığı saldırılara dayanamamış ve harabeye dönüşmüştü. 2004 yılında Karikatürist Oğuz Aral anısına Cihangir’e Bahadır Baruter tarafından 3,5 metre boyunda yapılaran konan olan eser, yapımından kısa bir süre sonra önce ateşe verildi, sonra balyoz indirildi.
2006 yılında Kars’ı kuş bakışı gören Üçler Tepesi’ne Heykeltraş Mehmet Aksoy tarafından 24,5 m yüksekliğindeki “İnsanlık Anıtı”, “Ucube” değerlendirilmesi sonra yıkıldı. 1994 yılında eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek “Tükürürüm böyle sanata, bu heykeller orgazm halinde” dedi ve Asya-Avrupa Bienali’nde birincilik ödülü alan “Periler Ülkesi” Mehmet Aksoy’un böylelikle kaldırılan ilk heykeli olmaktan çıktı, kazan dairesine kaldırıldı, kırıldı.
Süreç esasen Atatürk heykellerine, tablolarına, hatta düşüncelerine saldırılarla başlar. Bütüne baktığımızda emeğe, estetik ve güzelliğe, vizyon açılımına, sanata ve medeniyete saldırıdır. Gelişmiş toplumlar, ellerindeki değerleri canı pahasına korur. Çünkü sanat kolay oluşmaz. Sanatçı olmak herkesin harcı değildir. Sanata bakıp, değerlendirmekte elbette.
Zaten heykel antik Yunan tarihinde bir mekân içinde üç boyutlu estetik formlar sunan görsel sanattır. Öyle olmasa binlerce yıldır Zeus ve Afrodit’i nasıl öğrenecektik? Mimari, Resim nasıl gelişecekti? Sanat, insanoğlunu besleyip, var etmese izlenen reklamlardan ,yaratılan filmlere, yazılan kitaplara kadar bir seri nasıl oluşacaktı?
Peşi sıra gelen, medeniyet gelişimleri…
“Uygarlık doruğunun merdiveni sanattır. Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur. ...” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
EMEL SEÇEN
FACEBOOK YORUMLAR