Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

FADİK ANA

26 Ocak 2018 - 13:51

Hem yüce önderimizi,  hem demokrasi şehidimiz Araştırmacı, Gazeteci -Yazar UĞUR MUMCU'yu görmek ve hissetmek muhteşem..

AMA YETMEZ!

 

Sabahın dokuzunda; Kıbrıs'tan, Mardin, Amasya illerimizden. Dünya dan; Japonya ve 6 farklı yabancı ülke Başbakanı için hazır bekliyor büyük devrimci.  Ağladım mı? Evet. Çünkü bu sevgi başka bir şey, tarifi imkansız..

 

ANITKABİR’e her seferinde, ilk kez geliyormuş gibi hissetmek!

Sonra yabancı protokol ağırlaması gereği tören yapılacağından, bir müddet bekleyen bizleri ATATÜRK ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nin ikinci bölümünde yer alan Çanakkale Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi ile Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebeleri'ni konu alan üç panoramanın bulunduğu alana davet ettiler. Üç büyük panorama, önlerinde düzenlenen başka bir alanla üç boyutlu bir etkiye dönüştürülmüştü. Ben hızla çıktım çünkü gerçekten kötü oluyorum ( Çanakkale boğazından geçerken de, toprağına basarken de hakkım yokmuş hissi doğuyor yüreğime. Kutsal yerler.) tam Atatürk’ün kitaplarının bulunduğu bölüme geçecektim ki tur boyunca bize eşlik eden görevli bunu fark edip, diğer konukları bırakıp “ Atatürk’ümüzün 3 boyutlu tablosu var. Onu gördünüz mü? Birinde gözleri ile takip ediyor tablo, diğerinde ise kendi çevresi ile takip ediyor” dediği tablolara, daha önce gördüğüm halde yöneldim.

Yetmez! İşte bu güzel insanlar için yetmez!

Bahsettiği bölüm, her bir karesi gibi özel ve tarifi gerçekten kelimelerle imkânsız. Burada kurtuluşa ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yaşanan güçlükler ziyaretçilere yaşatılmaya çalışılırken, bütün çalışmalar Türk, Azeri ve Rus sanatçıların ortaklaşa çalışmasının ürünüdür.

Kar yağarken Atasına sahip çıkan, açılış saatini beklerken 09:05’e yetişelim ve de üşümeyelim diye servisi kullanan, yolculardan biri “Şafak kaç?” diye sorduğunda, daha yüz rakamını bitirememiş;

Mehmetçik için yetmez!

Uğur Mumcu’nun sokağında, Çankaya Belediyesi’nin hazırladığı, soğuğa karşı dağıtılan çorba başında ki görevlinin fotoğraf çekeceğim sırada titrediğimi fark edip, o uzun kuyruğa mola verip, uzattığı bir bardak sıcacık çorba için yetmez!

TÜM DEMOKRASİ ŞEHİTLERİMİZE AYDINLIK İÇİN ÇAĞRI

24 Ocak 2018, Araştırmacı, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun katledilişinin 25.yılı. Anma etkinliğinde daha fazla kalabalık olabilir miydi? Evet, elbette olabilirdi. Gözlerimizle gördük üç tane, sayılarıda oldukça az demokratik kitle örgütünün flamalarını. Ardından CHP Genel Başkanı Sn.Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Mumcu’nun eşi Sn.Güldal Mumcu ile birlikte Faili Meçhuller anıtına çelenk bıraktılar. Sonra da vefat ettiği alana karanfil bıraktılar. Basın fotoğraflar çekti. Görüntü aldı. Ve konuşmadılar. Uğur Mumcu Vakfı adına bir konuşma gerçekleştirildi. Her yıl yapıldığı gibi.

Onlar ayrıldı, yaklaşık yarım saat geçmeden bu kez TGB, Ulusal Kanal, Vatan Partisi ve içlerinde Uğur Mumcu’nun ağabeyi olan Av. Ceyhun Mumcu’nda bulunduğu gençlerin ağırlıklı olduğu topluluk sloganlar atarak Uğur Mumcu caddesinden başlattıkları yürüyüş ile geldiler. Çelenklerini bıraktılar.

Peki, neden hepsi aynı anda orada olamıyor?

Biz, bu değiliz!

Çünkü sabah ki programa her yıl katılım sağladığı halde, çalışmak zorunda olduğu için ikinci grubun etkinliğine yetişebilen, Uğur Mumcu katledildiği tarih yani 24 Ocak 1993 yılında, Mumcu Ailesinin evinin arka sokağında oturan Sivas’lı Fadik Ana için yetmez!

Anlattığına göre, eskiden kendisi “uzaklardan gelenler olur ya da aç olanlar vardır” diye anma günlerinde kendisi kek, börek bir şeyler yapar dağıtırmış. O kanlı gün geldiğinde, onların da cam, çerçeve hepsinin indiğinde, sokaklara fırlayıp: “ bizleri pek yaklaştırmıyorlardı ama biz Cebeci Mezarlığına hepimiz yürüyerek gittik, şimdi nerede bu insanlar?” deyip ağlayan Fadik Ana ile beraber ayrıldık oradan. Ve bindiğim otobüs ile başka bir otobüse geçecektim. Beraber bindik, ücretimi uzattığım sırada “ Sen, misafirsin olmaz!” deyip, tüm ısrarlarıma rağmen paramı elime zorla sokuşturan( hala içim cız ediyor çok cüzzi bir ücret olsa bile), ev işlerinde çalışan, emekçi kadın, bu Türk anası için yetmez!

Nasıl da bir kilo bulgura canlarını veriyorlar? Aç yatarım. Şerefli, itibarlı yaşarım!” diyen onurlu Türk kadını için yetmez!

Çocukluk hayallerimde; Selda Bağcan plaklarını, Uğur Mumcu kitaplarını 80 darbesinde sakladığım, çocuk bedenim ve aklımdı. Artık büyüdüm ve şu satırları yazan bir Mustafa Kemal kızı olarak; ikisi ile aynı yolda buluşabildiğim için yetmez!

Çünkü bir şey bitmez. Var olmuştur ve gelmektedir.

Tıpkı o gün, “Oy Dere Kızıldere…Böyle akışın nere…” türküsünün, Selda Bağcan’ı beklerken playback olarak dinlediğimiz an gibi. Ama artık çocuk bilincinde değilim. Büyüdüm, bilgim de artıyor. Öğrendim ve öğrenmeye de devam ediyorum. Ve artık bu türkünün bile, sadece Mahir Çayan’lara değil, onu besteleyen ve sözlerini yazanın da yaşadığı an hikâyeleşiyor ve onunla tarihe karışıyor.  Yıllar sonra o kişiyi bulup, doğru bilgiye ulaşmam gibi, bu da bir gerçek.. Ve röportaj yapma şansının, doğru bilginin ışığı ile de bana düşmesi de.. Âşık Sinem Bacı ve diğer bacı, anne, şehitlerimiz için yetmez!

Çünkü biz bu değiliz!

Biz Mustafa Kemal’in güvendiği genç kuşaklar ve bizden de sonra gelen,  gençleri de yetiştirecek erk olarak bireyleriz.

Biz bir ses verdik mi…

Gümbür gümbür geliriz.

Yeter ki birbirimize sarılalım.

Yeter ki sevelim ve birleşelim.

Tıpkı araştırmacı, gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun “Sesleniş” dizelerinde yazdığı gibi: “Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi… Hep birlikteyiz EY HALKIM.

UNUTMA BİZİ!

UNUTMA BİZİ

UNUTMA BİZİ..

 

EMEL SEÇEN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum