Ne güzel bir mevsim.
Dünya Hıdrelleze, doğru yaklaşıyor. Çiçeklerin, tomurcukları can havliyle yaşam fışkırtmaktalar… Kuşlar, bir başka konmakta dallara.
Mesela, mütemadiyen her gün, hep aynı saatte yani saat 15.00 olduğunda, benim kumru kuşum (çift olmayanı) gelir. Resitaline başlar.
Bugüne, özel bir girizgâh yaptı. Daha erken bir saatte içeri giriverdi. Annemin yardımı ile neyse çıkarabildik. Bir de çift olanı var. Ancak uçuş talimlerinde, oyunlarında ya da insanları, cam kenarlarından seyre koyulduklarında bir araya geliyorlardı. Benim ki ile günlerdir, göz gözeyiz. Nasıl, inceliyor içeriyi. Beni. Camın dışından itina ile kolaçan ediveriyor, hiç hesapsız ortalığı.
Bugün, geldi, girdi ve sessizce koltuğa kondu. Ve konduğu yerden bana baktı. Uzun uzun… Kumruların gözleri çok güzel olur, boncuk boncuk. Bu kadar temiz, bu kadar naif bir kuş, görmedim. Uysal, sıcacık.
Bahar geldi, diyor bana.
Evine de bahar getirdim.
Bugün 1 Mayıs!
Kanat çırpar, doğa.
Emek ve alın teri, el üstünde tutulmalı.
Şarkılar söylenmeli. Neşe ile. Umudu yitirmeden en güçlü olanın, yine üreten ve emekçi olduğunun bilinci ile.
Mesela, Cem Karaca tabii.
Ancak sadece işçi kalmasın. Hayal da kursun. Hayal kurmak, her insanın hakkı. Yıl, 1969.
En sevdiğim sanatçılardan Bora Ayanoğlu, başucu şarkılarımın çoğu onun eserlerine aittir. Mesela içlerinden; arasında sözleri ve müziği, yine kendisine ait olan Sevgi Var Ya /Güller ve Dudaklar/Kırık Aynalar/ O Yaz/Varmayın Üstüme/Ne Zaman Uzak Kalsam Senden/ Yunus/ Küçüğüm /Adım Kadın/Recep/Kelebekler Özgürdür/Canım Seni İstiyor Canım/ Kara Mehmet/ Bomboş Geçmiş Bir Ömür/ Dostlar Sağolsun/Penceresi Önünde/Tren.
Evet, yıl 1969’dur ve Bora Ayanoğlu bir şarkı yapar. Ortaya koyduğu eser, bilindik aşk, meşk hikâyelerinden çok toplumsal bir meseleye bakıştır esasında. Daha çok kadınlara bir bakış. Aksaray’da oturdukları zamanda, önünden geçtiği Unkapanı Köprüsünde ki durakta, kalabalık işçilerin görüntüleri ve daha sonra “İlk grev yapan işçiler” e ait bir fotoğrafı görmesi ile sanatçı duyarlılığı ona, işte “o anı” ilham oluşturtur. Uzun bir dönem de yasaklı şarkılar grubuna girse de, 1990’larda yeniden gün yüzüne çıkar.
Yasaklı deyince Âşık Sinem Bacı ile yapmış olduğum röportaj (2015) ve onun Mahir Çayan’ın(1946-1972) olayı (Maltepe’de yakalanması)üzerine fabrikada çalışırken, bestelediği ve unutmamak için mesaisi bitene kadar mırıldanarak sözlerini tekrar ettiği ve eve vardığında bestesini yaptığı “Oy dere Kızıldere” eseri geldi. Hayatın çetin dönemeçlerinden geçip, hayatı müzik olan bir insanın tam turne zamanı ve çıkışı yakaladığı günlerde, müziksiz yaşamını iademe ettirmek zorunda kalması. Şöyle bitirmişti sözlerini : “CHP Gençlik kolları adına, Büyükada da 11 Eylül 1980 akşamı konserim vardı. Ertesi sabah,1980 darbesi ile 30 konserim de iptal edildi. Keşke bunlar olmasaydı. Erdal Eren(1961-1980) ölmeseydi.”
O da büyük bir emekçi. Güçlü bir kadın.
Mütevazi yaşamında fazla yemek yemekten imtina eden, güzel insanın sözü ile bitirelim.
Bugünlerde lazım.
“Ya yemek yerken, başka bir aç ölüyorsa.”
Emeklerine, gülüş koyanlar…
Emeğini, onuru ile alın teri ile kazanan, tüm güzel yüreklere selam olsun!
Bora Ayanoğlu - Fabrika Kızı izle
EMEL SEÇEN 1 MAYIS 2020 SAAT 01.01
FACEBOOK YORUMLAR