Bu yazı tüm hemcinslerime, ya da sağduyulu ve vatanperver erkeklere… Netice itibari ile sizlerinde yetiştireceği, bir kız evlat var ya da doğacak.
Hep söylüyor, yazıyoruz… Kahraman aramayın, kahraman önce sizsiniz ama dizi oyuncuları gibi popüler kültürün yarattığı, hayatında bir mahalle arasına girmemiş, pazarından geçmemiş, kendi tarihinden uzak, günlük söylemler ile ortaya atılan kişilerden, sakın ha kahraman yaratmaya ya da yaratılmak istenilene, aldanmayın.
Kahraman, kimdir biliyor musunuz?
Görev almak için İstanbul’dan Sivas kongresi yapıldığı sırada gerekirse bu aziz vatan uğruna ölmek için üstelikte yürüyerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e gidebilen kocaman yürekli Fatma Seher Erden’dir. Sadece yürümek ve görev almak ile kalmamış, esir düştüğü Yunan Generali Trikopis ‘in elinden kaçarken, eli boş dönmemiş, beraberinde Yunan askerleri esir almıştır. Yaptığı kahramanlıklar ile dünyada “üsteğmen” rütbesini kazanmış, tek kadındır. Bunun üstüne “ben para için değil vatanım için savaştım”, deyip kendisine bağlanan maaşı Kızılay’a bağışlamış, yokluk içinde ölmüştür. O, varlığı yeni oluşmuş Türkiye Cumhuriyetini yokluklar içinde, dışa bağımlı olmamak için canını ortaya koymaktan asla geri durmayan kahraman kadındır ve Türk Kadınıdır. Onu örnek alabilirsiniz, o ne yurt dışında tatil yapmıştır, ne de çift pasaportu vardır. Lüks mağazalardan alınmış kıyafetleri yoktur. Sadece onuru ve kendi vardır!
Ateşli günlerde yazdığı “Ateşten Gömlek”i gerçekten giymiş, Milli Mücadelenin sözcülerinden, meydanlara kadın başına demeyip, üstelik böylesi hak-hukuk ortalarda yokken, çıkmış ve gerekeni yapmıştır. O Halide Edip ki, Kurtuluş Savaşımızı, İtilaf devletlerinin işgal sürecini, İzmir’li Ayşe olarak “Ateşten Gömlek” romanı ile anlatacaktır. Tekrar hatırlatalım, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı 1934 yılında verildi. Kadın varlığı aynen Nazım Hikmet’in dediği gibi sofradaki yeri öküzden sonra geliyordu. İlk günden beri kadına o şartlar altında değer veren, tek kişi ve dünyada hemen hemen tek kişi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Türk Kadının lokantaya girip, erkekler ile beraber yemek yemesini sağladı, üstelik bunu emir vererek değil lokantaya giremediği için kendisini kötü hisseden ileri ki dönemde Hukuk okuyarak, ilk kadın avukat olacak Süreyya Ağaoğlu’nu, eşi Latife ile “seni bugün yemeğe davet ediyor” diyerek, Ankara Ulus’ta bulunan lokantaya davet ederek yapacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir karıncayı bile incitmeyecek ölçüde nezaket, bilgelik ve olgunluğa sahipti. Kültür taşlarını kafasında ustaca kurdu ve zaman içinde tek tek yerleştirdi. Kardeşlik ve barış için, 1931 tarihinde “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” dedi. Kendi dâhil Trablusgarp’dan, Çanakkale’ye sayısı meçhul şehidi, gözlerinin önünde yaşadı.
Neden, Yemen Türküsünü dinlerken, hep ağlar! Hiç düşünmediyseniz, evlat yetiştiriyorsunuz, oturun bir kez düşünün!
Bir an onları…
Kurtuluş Savaşı Mücadelesi için kimseler korkudan gitmezken, Samsun İskelesinde karşılayan Sakine hanımı, Asker Saime’yi, Gördesli Makbule’yi, Halime Çavuş’u, Nezahet Onbaşı, Ayşe Çavuş’u, Şerife Ali’yi, Tarsuslu Fatma’yı ki bunlar sadece Batı Cephesinden bazıları…
Güney’de: Kılavuz Hatice, Antepli Yirik Fatma, Bitlis’li Yemine Vardarlı’yı.
Doğu’da: Süreyya Sülün’leri…
Tam bağımsızlık mücadelemizde, bugün ki deyimle inanılmaz lojistik destek sağlayan:
Şerife Bacı, Tayyibe Hatun, Naciye Hanım, Zeliha Faika Ünlüer, Sultan Hanım, Hafız Selman İzbeli, Maraşlı Senem Ayşe Kadın, Toroslarda Sultan Ana, Mersin’de Safiye Nine, Van’da Güllü Bacı, Trakya’da Zehra ve Havva Hanım, Konya’da Şehime Korucuoğlu, Tozkoparan Müfrezesi Ulaşlı Hanım, Gamacı Fatma, Milis güçlerle Zeynep Hanım.
1919-1923 tarihleri arasında yokluk ve halkın çoğunluğu kadınlardan oluşurken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde dünyaya ibretlik bir Milli Mücadele destanı yazılmıştır. Türk kadını sadece eşini, çocuğunu kaybedip, gelene razı olmamıştır. Saçlarını kesip satmış, paraya çevirmiş, hemşire olmuş, hasta bakıcı, terzi, asker, örgütleyici, üreten ve her türlü zorluğu göğsü ile siper edecek kadar cesur davranmıştır. Yani bizler, onların torunlarıyız tekrar hatırlatalım!
İstiklal Harbimizde; gözü kara, cesur, kararlı, cevval, fedakâr, şefkatli, güçlü ve başarılı olduğunu cümle âleme, dünyaya sergilemiştir. Üstelik yaşadığı dönemde elektrik yok, cep telefonu yok, kendini göstermek, hakkını aramak için televizyon yok!
Açlık var, ölüm var, kötü olan ne varsa var ve bunların hepsini kendi tırnakları ile aşan kişi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gönülden inandığı, onlarında gönülden kendisine bağlı olduğu kahraman Türk Kadını.
Eğer illa bir yön gösterici kahraman arıyorsak, imkân var arama motorlarına yazın, okuyun. Dahası lazım elbette kütüphanelere gidin, birebir tanışmış olanlara bakın. Netice de içinizde sadece kendi olmayan, duyarlı ve evlat yetiştiren var. Birde hayatında elini hiçbir taşın altına koymamış, derdi sadece kendi olmuş, fırsat bulduğunda başat olmaktan çekinmemiş, takip ede durduğunuz kadınlara…
Daha ne diyelim, takım tutar gibi tarih yazılmaz ve yaşatılmaz!
Bizim rol modelimiz ve temsilinden gurur duyacağımız, bu kadınlar var iken…
Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, çizdiği yol ve gerçekler, bıraktığı ilkeler varken, endişe ne?
Tek yapacağınız, bunları layığı ile korumak ve yaşatmak olmalı, üstelikte sabun köpükleri ile gün kurtaranlarla değil, bizzat kendiniz yaşatarak!
Tabii sizin rol modeliniz, kim?
Bunun cevabı önemli!
“Bir vatana sahip olmanın yolu, o topraklarda yaşanmış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak, sahip olmaktan geçer” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
EMEL SEÇEN, 21 Mart 2021, İstanbul
FACEBOOK YORUMLAR