-Tencere dibin kara, seninki benden kara!-
Ne güzel deyiş, içinde ki anlam, hayat denizinden akıyor. Tabiatın gerçekliği gibi o da zaman hangi zaman olursa olsun, işleyişine ve doğruluğuna devam ediyor.
Malum gündem Sedat Peker, yapılan konuşmalar izleyici reytingleri o kadar yüksek ki dünyaca ünlü dizi ve film platformu IMDB’ ye 1. Sıradan girdi, 9.9 puan ile (Bu haberi yaparken yayındaydı saat 15’e doğru ise video sıralamadan kaldırıldı ancak kayıt bilgisi ve filmin içinde Sedat Peker’in anlattığı kişilerden oluşan cast / yani oyuncu listesi hala mevcut)
Yabancısı olanlar için açıklayalım, ne demek oluyor İMDB ? Kısaca dünyada en çok beğenilen, halk tarafından seçilmiş seçkin dizi ve film yapımların olduğu platform. Aynı zamanda bir sinema eleştirmeni olduğum için bazı eleştirmen arkadaşların basın ön gösterim öncesi bir filmi izlemeden baktığı ve yüksek değil ise filmi görmeye tenezzül etmediği yer!
Ben bakmam, çünkü her şeyden önce her yapım bir emek işidir, iyi ya da kötü. Ve benim için önemli olan halka ne derece dokunabilir olduğudur. Biz, gerçek sinemasever ve yazarı, bir filmi izlerken pür dikkat kesilir, en ince ayrıntıyı kaçırmamak için bir kurdun, doğada tavşanı yakalama anı gibi bekleriz. Filmi izlerken bizde yeniden film oluruz. Bazı kendini sanattan anlayan olarak değerlendiren ve sinema sanatı ile uzaktan yakından alakası olmayan insanlar, filmi izlerken telefonunu açıp o ışığı tüm salona verdim miydi, iş biter. Bu kadar hassastır.
Şimdi anlatıcı Sedat Peker, 7.video da tamam izledik ama hala basın mensubu arkadaşlar yorumlamaktan aciz ya da işlerine öyle geliyor. Tıpkı bir filmi izler gibi en detayı göremiyorlar, merak etmeyin sinema eleştirmenleri de aynı, çünkü yaptığı işin derinliğini kavrayamamış, bir iştir bitsin diye yapılan her işin akıbeti aynıdır, kaçınılmaz. Bu satırları yazarken Odatv’de yayınlanmış bir haberi servis ediyor, gazeteler, peki nedir bu sözüm ona taze haber? Sedat Peker’in, son video(7) içeriğinin çekildiği Hotel hakkındaymış, meğer. Dubai’de, şu kadar oda fiyatı vs. yazıyorlar, arkadaşlar Sedat Peker zaten Dubai’de olduğunu çekim anında üst üste içtiği suları yudumlarken ifade ediyor, “Hatta kusura bakmayın burası çok sıcak o yüzden durmadan su içiyorum” diyor, açıklama olarak. Kaldı ki 7.video da ülke ülke geçiş olaylarını hatta ülke yetkililerinin kendisi hakkında Fas’ da olduğu sürede yaşananları ve diğer ülkede ki maceraları adeta James Bond serisi gibi izliyoruz.
Yani koskoca basın olarak, haber diye ortaya konulacak olan şahsın nerede kaldığı, kaç çocuğu olduğu mu? Yoksa defalarca bir arzuhalci gibi “işte da bu, bu, bu “ diye dilekçe örneği ve deliller mi? Ve elbette delillerin takibi mi?
İşte olaya nereden baktığınız, yaşadığınız hayatı ve hayatınızın içindekileri ne kadar tanıdığınız, kavradığınız ve yansıttığınız kadar önemli.
Şahıs, uzun süredir suç teşkil eden her türlü işin ipini çekmiş, bunu da inkâr etmiyor zaten. Muhalefet partisine saldırması, gazete baskını, kitap toplatması ve daha niceleri. Peki, kişinin işi buysa onunla iş tutanlar kim? Kim emri veriyor? Suskunluk!
Geçmişte, bilmem nesinin kılı olayım, diye haykıranlar, otobüslerle yarışırcasına mitingleri gerek para karşılığı gerek gönüllü dolduranlar… Hala birilerini korumaya devam eden koltuk değneklerini. Şimdi görebildiniz mi, birini değil herkesi!
Bir yanda bir kitabın özetini okuyanlar ile gerçekten okuyan ve illegal işlerin uzmanı Sedat Peker. Kim ne derse, desin anlatıcı olarak Sedat Peker, iyi bir okuyucu, araştırmacı. Yaşadıklarını da harmanlayarak sentezi iyi ortaya koyabiliyor, elbette bunda zekâ yanına akıl ve sağduyu çok önemli. Ayrıca artık yıllardır bu suçların içinde kimin azmettirici, kimin son ütücü olduğunu da elbette ezberlemiş. Dolayısı ile tüm sunumlarında gerek konum, gerek açıklama göre araya serpiştirilen bir iktidara, bir muhalefete, çakma solculara, bir kötü iş sahiplerine atıfları ile dolu. Tabii okumayı doğru yapabilirseniz. Ya da işinize gelir, anlarsanız!
Elbette bu kolay değil, hele hele günümüz teknolojisi ile belli bir birikimi olmadan, internet ortamından kolayca temin edilen ve doğruluğu teyit edilmemiş bilgileri, sözde bilgi diye paylaşanların varlığı karşısında.
Ama anlatıcının farkı dibin dibini görmüş olması.
Peki, nedir bu dibin dibi?
Etrafınızda küçük yaşlardan itibaren yalnız kaldığınızda, kuzu sandıklarının sırtlan olduğunu ve tam da sırtınızı ilk döndüğünüzde hedef alanlarında olduğunuzu fark ettiğinizde, nefesiniz kesilip denizin dibine çöke kaldığınızda, artık bundan sonra yaşamın var olabileceğini düşünmediğinizde, ölmeden öldüğünüz, aslında dolaylı olarak öldürüldüğünüzde, tutunacak hiçbir gerçek dalınız kalmadığında, etrafınızda dostunuz sandıklarınızın aslında birbirlerine kuyruklarını değdirmek istemeyen tilkiler olduğunu fark ettiğinizde, sizin temel değerleriniz üzerinden size dost eli uzatıp sonra o eli, omzundan çıkardıklarında, açken yattığınızda, uykusuz gecelerinizde, gözpınarlarınız taş kesildiğinizde dibin dibini görmüşsünüzdür.
Kendi suçlarını kırk yamalı bohça gibi ters yüz edip ihaleyi size çıkardıklarında ve ağzınız açık kaldığınızda, üstüne üstlük her türlü değersizleştirme, itibarsızlaştırma kelimeleri ile çiçekler misali donatıldığında hele hele şarkıda ki gibi –aldatmanın tadına varıp- o hiçlik kolyesini birincilikle boynunuza şanla astıklarında, dibin dibindesinizdir.
Hiçbir vaat edilmiş sözün gerçekleşmediğine her geçen yıl; bir kez, bir kez daha şahit olduğunuzda artık dibin dibindesinizdir.
Atmaca, sırtlan ne ararsan çullanmışlar silkeliyorsunuz, silkeliyorsunuz düşmüyor!
Sonra bir şey olur yani kendi var oluşunuzda gizli ve birikimleriniz ile çerçeveli o tablodan muhteşem bir eser çıkarırsınız, manzara muhteşemdir, yani yeniden doğuş. Merak etmeyin sırtlanlar da vazgeçmez, beklerler masum pürü pak tıpkı bir yavru kuzu gibi. Dibin dibini görmüş insanlar, kolay kolay yıkılmazlar!
Şeklini tasvip etmediğim bir baskında, küçücük hem de kız çocuğuna silah dayamak, anneyi aramak için kadın polis vermemek, bunlar doğru uygulamalar değil burada Sedat Peker ailesinin namusunu koruyor aslında her şeyden önce. Her şey tamam ama aileme dokunamazsın orası namahrem diyor. Ama her delinin yani kıytırık değil gerçek delinin bir damarı vardır, o şalteri kaldırmayacaksın!
Ne diyor Hacı Bektaş Veli:
Eline, diline, beline sahip olacaksın!
Kutsal kitaplar ne diyor peki:
Çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, zina etmeyeceksin!
Şimdi erkek olan bir kişinin değil fiziken düşünsel olarak bile yanında bir kadın var iken bir başka kadını düşünmesi, aklından geçirmesi aldatmamıdır? Elbette, aldatmadır.
Sedat Peker, ifadelerinden öğreniyoruz ki Avukat olduğunu ifade ettiği karısına son derece bağlı, çocuklarına düşkün onları asla yarı yolda bırakmamış.
Yani araba ile hayat yoluna koyulduklarında, eğer başka bir arkadaşı “Ya Sedat, gel sana bir tepsi baklava vereceğim” dediğinde, karısına dönüp “sen arkada ki araca bin, öyle gel” dememiştir.
Yani en basitinden bu örnekle değil erkek, adamlık bunu gerektirir. Adam olanlar iyi bilir, her türlü yoldaşlığın baş kuralı budur, zaten. Uyarsın, uymazsın, o da senin adamlık kalibrene bağlı demek ki anlamamışsın!
Nitelik gibi ADAMLIK, esas mesele zaten. O kadar hain bir o kadar yüzsüz ve Venedik karnavallarında haftalarca uğraşılan maskelerden daha ala maskeleri var, bunların. Bir de bukelamun gibi dönüveriyorlar anlamak zor gerçekten ama zamanla ezber ediyorsun, sonra da türküyü söylüyorsun, adam geçinene…
Daha önce ki yazımda ifade etmiştim, Sedat Peker doğru söylüyor diye:
Solcu, solcu değil! Sağcı sağcı değil, Atatürkçü, o değil!
Arayıp da bulduğumuzu sandığımız ADAMLAR, maalesef onlar değil!
Rozetçileri bir kenara koyalım o taraklarda bezleri yok, hiçbir zaman olmadı. Eğer Atatürk sevdanız yeni bir ev-yazlık, ya da araba hatta cep telefonu (öyle ya herkesin bütçesi değişik) aldığınızda, eşinize dostunuza, hava attığınız mm, ölçeğinde ise susun, Allah aşkına susun ya!
Sizin, eşinize verdiğiniz değer hayata, topluma, genele verdiğiniz değerin göstergesi. Bu kadın için de erkek için de geçerli genel bir kural. Ahlak, etik ve sevgi, saygı kuralı.
Sedat Peker, okuyan biri diye belirtmiştim, Sultan Galiyev ve Türklük üzerine konuştu son videosunda, bunu kaçınız biliyor? Kaçınız Mustafa Kemal’in bu düşünü biliyor? Türklüğü biliyorum ya da araştırdım, diyorsanız o zaman gerçek Türklükte kadına yani hatuna verilen değeri biliyor olmalısınız? Ama nafile esas siz olmamışsınız!
“Kadını, çocuğu kimse aşağılayamayacak bundan sonra bu videoların en çok faydası bu olacak”, diyor Sedat Peker. Hiçbir zaman zarfında bu yaşadığımız süreç kadar kadınlar aşağılanmadı, çocuklar taciz edilmedi!
Adam, nereden baksanız doğru söylüyor.
Düşünün kadın ev de ya da işte, dört kolla evini kuş cenneti yapıyor ama adamın ruhu kirli, kalbi pas tutmuş, o ev ne kadar temiz olsa, hatun adamı ne kadar sevse, o adam eşikten akşam girdikten sonra o evin, bereketi ve nuru kalır mı?
Aynı şey kadınlar için de geçerli elbette.
Dolayısı ile adamlığın cinsiyeti olmaz!
Bu satırları yazan bir kadın ama adamdır! Çünkü rahmetli babasından öğrenmiştir. Babası ile çok küçük yaşlarda görevi gereği karakol, birahane, kıraathane, futbol sahası, mahalle aralarında yaşayanların bile bilmediği mekanlar.. Mekânlarda çeşit çeşit insanlar, insansılar ve insancıklar, görmüştür.
Kadın olmanın naifliği doğası gereği çoğu kez susmuştur. Ama hak aranması gereken yerde hakkı için mücadele etmekten çekinmemiştir. Doğru bildiğini söylemekten de. O yüzden adamları anlamak zordur, bir kere zekâ ve akıl eşit olacak ya da yaklaşık olacak.
Her ne olursa olsun, adamlara yalan söylenmeyecek! Arkadan iş çevirmeyeceksin! Susar, susar sonra çağlar! Her adamın oyun kuralı başkadır.
Sedat Peker, dibin dibini görmüş, ya tercihleri ya yaşam koşulları kendisinin değerleri, inancı üzerinden bir yerlere getirmiş, adam kötü işlere karışmış ama hepsinden daha namuslu! Ailesi üzüldü diye gemileri yaktı! En azından mertçe ve cesaretle söylüyor. Tüm suçlarını da kabullenerek.
Ülke de en küçük birim, topluluk ailedir. Aile kavramını en iyi anlatabilen ülkeydik, bir zamanlar dünyada.
Bizim ülkenin namusunu kim kurtaracak?
Sırtlanlar, tilkiler evinizin çitinden içeri girip önce tavukları horozları, civcivleri boğazlamaya kalkarsa ne yaparsınız, korumaya geçersiniz.
Gerçek hayatın içinde de doğru sandığımız sırtlanlara sarılmadık mı? Kendinizden pay biçin. O sırtlanlar ki çok namuslu görünürler birde. Size ahlak dersi vermeye kalkar, mazlum yaklaşımından insan yerine koyarsınız. Çok çağdaş görünürler, kazanın dibini görmeye dur. Kaynat kaynat, çözülmez. Ömrünüzü yerler narsislikleriyle ve ancak da bir narsistin yolunu gözlerler.
Amerika’da Harlem de yaşayanlar ve son yıllarda George Floyd ve sevenleri, adamın ve hatta dibin dibini görmüş olanların alasıdırlar.
Kuytu mahallelerde yaşam savaşı veren ve tertemiz aşk dolu duygular beslerken, hayatları bir şekilde çalınan insanlar, adamlar!
Bu kadar sıfatsız arasında gerçek adamlar görünmüyor olabilir. Ama onlarında zamanı var.
Şimdi diplerden, kuytu köşelerden, mahalle ezberlerinden on üzerinden on alarak büyüyen Sedat Peker, onun deyimi ile diyelim “Vallahi de Billahi de”, daha adam!
Çünkü gördü, dibin dibini, tüm acıları ve soluğu içine çekip yüzeye yukarı doğru çıkmaya koyuldu.
Hep diyoruz ki halk, halka yakın olmak anlamak.
Seçim zamanlarında otobüslerle halka inilemeyeceği gibi bayram günü sevaba gireceğiz diye Gaziantep Belediyesinin yaptığı gibi otobüsten oyuncak atıp, el sallayıp, sözde çocukları sevindirmek için çocukların Covid-19 da izdiham olmasına, bulaşı arttırmasına sebep olarak da dokunulmuyor.
Sahtelikler, gerçek hayatı görmüş olanlar tarafından eninde sonunda görünür.
Atatürk’ün, altı ok da anlatmak istediği Halkçılık, bu değil!
Muhalefet dâhil olmak üzere toplum, ADAM arıyor!
Şimdi gelelim basın mensubu arkadaşların esas gündem oluşturacak konuya değil de hangi otel ve ücreti değerlendirmesi kısmına.
Son video da bahsedilen tüm önemli bilgilerin yanında UĞUR MUMCU ile ilgili olandı. Bunu araştıracak bir babayiğit çıkacak mı, göreceğiz.
Herhalde bu, en azından aydınlatılma ışığı görülebilirse merak ettiğim kısım Hrant Dink’e sıra gelecek yüksek ihtimal.
Toplum 90’ların başından beri kara yüzü ile yüzleşecek eğer taşlar doğru adamların eli ile yerine konursa. Bir önce ki yazımda ki gibi tekrarlayayım kimsenin sözcüsü değilim, elbette suçları ortada Sedat Peker bir kurtarıcı değil ama kokuşmuşluğun boyutu, elle tutulur gözle görünür halinin canlı, kanlı tanığı bizzat içinden geliyor olması!
Diyeceğim o ki masumları ezdiniz, insanların hakkını yediniz, günahına girdiniz, gözyaşlarının tapusunu aldığınız, yüreklerini ruhlarını mahkûm etmeye kalktınız.
Ama o kadınlar var ya gerçek adamların yetiştirdiği, gerçek adamların sevdiği kadınlar…
O kadınlar tıpkı Kara Fatma ve niceleri gibi doğuracaklar yeniden aydınlığı.
EMEL SEÇEN, 24 Mayıs 2021, İstanbul
FACEBOOK YORUMLAR