Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

Bu utanç geçer mi?

28 Şubat 2020 - 20:21

27 Şubat’ı, 28 Şubat 2020 tarihine bağlayan gece. Üstelik de kandil. Yani Müslüman ülkeler için oldukça önemli sayılan bir gün. Ve hem Türkiye hem Dünya için kapkara, ışığı gün görmemiş bir gün olarak, yazıldı.

Teknolojinin en ileri günlerinde; dün geceden beri bilgi almaya çalışıyoruz. Gidip gelen internet hattı üzerinden bağlanan yayınlardan ise Aydın, İzmir, İstanbul,Ayvacık,Edirne ve farklı bölgelerden Türkiye’ye göç eden mültecilerin şişme botlarla, denize bırakılıp bir bilinmezliğe sürüklenişlerini izliyoruz.

Neler olmuştu?

Merkel, kabul etmemişti. Hatta botlara binip dalga geçercesine bu garip insanlarla durumlarına ışık tutacakları yerde, alay ettiler.

İtalya ve Yunanistan, hiç geri kalmadı. Botlar durdu. Botlardan inen kaçan…

Dünya, dünya olalı böyle bir trajediyi görmedi.

DÜNYA BU KADAR ACIYI KALDIRAMAZ

Artık yeter!

Dünya bu kadar acıyı daha kaldıramaz.

Hiç mi ders almaz, insanoğlu?

Bunca yokluk, açlık, savaş ve hastalık.

Şimdi sınır boylarında çoluk çocuk, geceden beri yollarda. Üstelik en yakın ülkeler, ne Bulgaristan ne de Yunanistan, “buyurun, gelin” demiyor.

Türkiye, Avrupa’ya gitmek isteyenlere kapılarını açtı. Eğer alınmazsa ne olacak?

Muhalefet partisi olağan üstü toplantı istiyor, hem de hemen.  İktidar, Salı günü diyor.

Şehit sayımız birkaç değil, verilen bilgi doğru ise OTUZÜÇ…

Mülteciler, Türkiye’yi terk etmek için yola koyulurken bizim kınalı kuzularımız tek tek can verdiler… Yaban ellerde.

Yaşadıkları şehirler…

Evler…

Analar..Analarımız.

Alev Alev, yanıyor…

Peki, bu yangın biter mi?

Nedir, peki bu?

Aylan bebekler… Denize dökülmesin diye,

Hangi medeni ülke, gerekeni yaptı?

Şehitlerimiz, bu ülkenin geleceği… Gençlerimiz, diye kim ne yaptı?

28 Şubat 1997’de, neler olmuştu?

1996 tarihinde Necmettin Erbakan, sırası ile Mısır, Libya ve Nijerya’yı ziyaret etmiş. Kaddafi’nin çadırından ses vermiş ve peşi sıra Ankara Kocatepe Cami önünde “şeriat isteriz” diye bağıranlar ve yine dönemin Başbakanı Erbakan, 1997 yılının başlarında Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere, iftar yemeği vermişti. Olay, TSK tarafından eleştirilmiş. Dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller ve Erbakan, eleştirilmişti. İrticanın, iktidarda olduğu söylendi. Bir sürü aksiyon ve peşi sıra Rahmetli Deniz Kuvvetleri Komutanı, Oramiral Güven Erkaya, bunun tüm diğer tehlikelerden daha da tehlikeli olduğunu söyledi ve uyardı. Peşi sıra 23 Şubat 1997 tarihinde, Fatih Camisinde öğle namazı sonrası, “Şeriat isteriz” yürüyüşü yapıldı. Ve 9 saati bulan 28 Şubat kararları alındı. En önemlisi Atatürk, aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı deniyordu.

MGK, Laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu vurguladı. Bir sürü karar alındı fakat Erbakan, kararlar yumuşatılmaz ise imzalamayacağını söyledi ve imzalamadı.

Sonra neler oldu herkes biliyor.

Ülke kaynar kazanın içinde; içeriden ve dışarıdan odun taşınıyor.

Bir yanda bir başka ülkenin mazlumları daha hiçbir şey görmemiş çocukları…

Bir yandan yokluklarla, kanı ile canı ile kurulmuş. Biz ve herkesin hazır bulduğu, kolayca üzerine konulmuş bir Türkiye Cumhuriyeti.

Eğer bu topraktan ve bu insanımızdan başka yerimiz ve de sarılacağımız, yok ise ne yapmamız gerekiyor? Aklıselim kalıp, birlik olmak ve doğruyu görmekten başka…

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum