Aslında terazi kaç tartar? Gibi kafiyeli girişimlere dalsak da işin içinden çıkılabilecek gibi değil.
İnsan gerçekten de güzel bir şeyler arıyor.
Acaba camdan dahi başımızı çıkarmasak mı durumunda olduğumuz anlar var. Zorunluluklardan ki başta çalışmak, fatura vs. yaşamsal ihtiyaçlarımız için dışarı çıkmak zorundayız. Ama eninde sonunda verdiğimiz bir selamın bile hakkını doğru dürüst vermek değil de almak zorlamışken. İnsanların güruh halinde ceset torbaları gibi yürüdükleri bir yenidünya düzeni. Bilmediğini bilmek sanmanın dayanılmaz sarhoşluğundan ayamıyor insanoğlu.
Bir yandan kadim ağaçlardan Zeytin. Diyelim, ama diğerlerinde hakkını teslim etmek lazım. Bir Çınar’ı, Ceviz’i, bir Ihlamuru bir mağrur Selvi’yi. Nasıl yok sayalım.
Ağaçların hepsi değerlidir. Şu dünyaya göz açmış her bir canlı kadar değerli. Kedisi, köpeği, kumrusu ve turnası kadar değerli.
Adı üzerinde Yarbay Songül Yakut ve 13 arkadaşı gibi. Aylardır hatta çok uzun zamandır değerler üzerinde yok sayılıyoruz.
Bir yandan göz göre BOP’nin tamtam sesleri arasında kendimizi avutmaya ama bir yandan da mutlu olmaya çalışmanın eşiğindeyken, dünya sanatçısı olmuş Tarkan’ı bile suçlamak.
Her telden konu var. Türkiye Futbol Federasyonunun çizdiği yol. Çok değerli saydığımız eski futbolcularımızdan, durup düşünsek de kolay kolay içinden çıkamayacağımız, öylesine değil boş gibi görünen ancak yitik zamanların çanlarının son sürat yankılandığı zamanlar.
Doğru bildiğimiz ne varsa sümen altı değil toptan siliniyor. Hafızalarımızla, değerlerimizle, ruhlarımızla oynanıyor. Bir türkü tutturuyor. Bir çıkış arıyoruz. Aklıselim olanlar zaten bunun farkında, çıkış yolunu da biliyor. Ve buna sonuna kadar da inanıyor. Ancak çoğunluk. İşte esas mesele de bu çoğunluk ve geleceğimiz çocuklar, gençler.
Önümüz sınav dönemi. Yıllardır hayalleri var. Haklı endişeleri var. “Acaba benim sınav kağıdım harcanır mı?” korkuları var.
Gelecek şekilleniyor.
Evrensel düşünce sistemi, küreselleşmenin göçünden tutunda insanı insanlıktan çıkaracak her türlü aymazlığın çirkeflikleri ile savaşıyor.
Savaşı eninde sonunda insanlık kazanacak. Kolay olmayacak. Hiç kolay olmayacak.
Bize ancak yüksek bilinç ve şuur ile ancak ve ancak Mustafa Kemal reformları, nutku ve sözleri yol gösterebilir.
İnsanların gerçek vicdan saatleri işlemeye başladığında, süreç kaçınılmaz biçimde doğruya, adalete, sevgiye ve eşitliğe evrilecektir.
Ömrümüz yeterse görürüz.
Kurtuluş Savaşında bin şükran borçlu olduğumuz; ninelerimiz atalarımız kendileri görmek için yaşamadılar onca acıyı. Bize bırakmak içindi onca mücadele sonrası bir güzel vatan, güzel ideal insanlık ve sevgi dolu bir dünya.
Gazi Mustafa Kemal hiçbir lafı boşuna sarf etmedi.
“YURTTA SULH CİHANDA SULH” gibi…
Emel Seçen
FACEBOOK YORUMLAR