Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

Bahriye Çiftetellisi

28 Aralık 2020 - 20:20 - Güncelleme: 28 Aralık 2020 - 20:57


Covid-19, Aralık 2019 tarihinde, Çin’in Wuhan kentinde çıktı. Dünya oralı olmadı! Herkes yeni yıla girme telaşındaydı. Uyandı, ta ki her yere Mart 2020 itibari ile yayılana kadar.

Bu süreç zarfında bugün artık Aralık 2020  ayının son günleri ve her ülke kendi tarzını resmen ortaya koydu.  Türkiye’de Covid-19 kaynaklı can kaybı 20 bini aştı, bu 20 dakika önce verilen bir haber(Birgün) Bana göre en başından itibaren en başarılı ülke İzlanda’ydı.

Ülke olarak salgın dışında, depremler ve birçok şeyle mücadele ettik. En çok da hala maskeleri kabullenemeyişimiz, akılda kalacak. Bunu ya takmayarak, ya yarı takmış yaparak ya da yerlere, ağaç dallarına asarak gösterdik.

Bu sürede Huysuz Virjin, Timur Selçuk, Haldun Boysan ve Bekir Coşkun’u kaybettik. Daha birçok doktor, sanatçı, asker, sivil vatandaş. Daha bu sabah Hakkari’de ki korkunç olay ile gözümüzü açtık.Kendi ailemizi, dostlarımızı, arkadaşlarımızı tesbih gibi dizemeyeceğim, zira videolarımda da bahsettim. İçimi acıtıyor ve güç yetmiyor.

El de avuçta bir umut dünyası ile yine de biraz tebessüm edebilelim diye avunacak hatta tabiri caizse tutunacak dallar, meşgaleler buluyoruz.
Hayat, büyüklerimizin bizlere miras diye bıraktıklarından daha ağır koşullarda ilerliyor. Çünkü bu kadarını onlarda beklemiyordu.

Gencin yaşlıya hürmetinin kalmadığını, neredeyse 1 saate yakın halk ekmek kuyruğunda beklerken önümüzde ki yaşlı teyze ayakta kalmasın diye onun bankta oturması için genç bir kızla ikna ettik. Ama gelin görün ki yaşı henüz 30 olmamış bir genç kızın herkesin sırasını çalıp, elini kolunu sallaya sallaya yaptığı davranışı açıklamak mümkün değil! Kendisine söylenenleri duymak istemediği gibi teyzeyi oturttuğumuz için kendini sanırım mağdur hissediyordu. Bana da çarparak gitti. Üstelik hiçbir hakkı yokken. Ama diyoruz hep, hırsızlık illa cepten, evden para çalmak değildir!

 Zaman çalmak, hak çalmak, söz çalmak hepsi içinde. Bu kızcağız da ailesinden aldığı terbiye kadar var olacak maalesef dünyada.

Aile demişken, bizler için kutsal kavramlardır. Salgın yüzünden ne acılarımızda ki gözyaşlarımıza ortak olabildik, ne sevinçlerimizde sarılabildik.

Ne milli ne de dini bayramı hakkıyla kutlayamadık haliyle. Ve geldik senenin sonuna ve hayat sanki- onu da alayım da tam olsun-dercesine, Usta Mustafa Kandıralı’yı aldı götürdü aramızdan.
Kandıra’dan yürüyerek İstanbul’a gelen Louis Armstrong ile müzik yapmış büyük bir ustadan bahsediyoruz. Tabi ondan bahsetmek en çok bayram sabahları ve yılbaşı akşamlarıdır. Hani şöyle Nesrin Topkapı’lısından bastonlu falan, üstüne Zeki Müren ziyafeti gibi yılbaşsı akşamları…

Tüketilecek her şeyin az ama sevginin, paylaşmanın bol olduğu o güzel günler!
Bayram sabahlarında, Ananem ile Dedemin plağı koydukları gibi “Bir bayram daha geldi hep birlikteyiz, şükürler olsun!” dercesine ve her düğünlerimizde büyüklerimin özellikle, Annemin en sevdiği Bahriye Çiftetellisidir.

Ne şen, ne üzgün ortada bir garip halde yuvarlanıp gidiyoruz. Bu da içimizde ki umut duygusu, sevdiklerimizin varlığı.

2020, herkese yeterince anlattı. Ama hala anlayamadık, çok anlayacak gibi de gözükmüyor olsa da biz yine de güzellikler, sevgi, barış dileyelim önce dünyaya sonra herkese…
İyi ki hayatlarımızdan, çocukluğumuzun en güzel günlerinin tam orta ekseninden geçtin Mustafa Kandıralı.
Ben ki sosyal medyadan her bayram seni anan insan. 90 yaşında, muzip ve müzik tutkunu yanınla keşke vefatını daha geç yazsaydım.
Rahmet olsun!

EMEL SEÇEN, 28 ARALIK 2020, İSTANBUL

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum