Emel SEÇEN

Emel SEÇEN

360 Derece İstanbul
[email protected]

AYDIN

10 Şubat 2018 - 18:51

TDK’na göre : “ Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver, entelektüel.” Kişi.

Toplumumuzun en önemli meselelerinden birisi bu konu. TDK  haklı olarak; güzel bir tanım gerçekleştiriyor ancak yeterli mi? Hayır, biraz açmak gerekiyor. Okumuş olmak yeterli mi? Olmadığına şahitlik ediyoruz özellikle yakın zamanlarda bir de bu kıvamın içerisine “vicdan” giriyor ki “okumuş” olmak meselesini bir levıl yukarı atıp, ya da indirgeyebiliyor. İleri düşünceli olmak: Tıpkı Mustafa Kemal gibi, tıpkı Uğur Mumcu gibi olabilmek ile mümkün kılınabiliyor ancak. Yeterli mi? Elbette hayır, çünkü her birey kendi alt yapısı ile önce kendi kendisine ivme katarak iniyor yada yükseliyor. Haliyle bugün birkez daha utanarak baktığım Anıtkabir içerisinde Mustafa Kemal’in okumuş olduğu kitaplar ve bulunduğu şartlar durumunu birkez daha usumda canlandırmaya çalıştım. Yetmedi tabii. Çünkü bunu da anlayabilmek için onun vizyonuna yani biraz önce değindiğimiz “ileri görüş” kıstasını dikkate almamız gerekiyor. Bir insanın önce kendine gibi gözüken yatırImların aslında en başından beri planlamış olup; herşeyin üstünde tutan “vatan sevgisi”, “ o vatan içerisinde yaşayan ve din, dil, ırk millet” ayrımı yapmaksızın. “YURTTA SULH SİHANDA SULH” şiarı ile “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” ile şerbetlenmiş bir temennidir. Yerine ulaşmışmıdır, bence ulaşmıştır.

Bugün katledilerek aramızdan koparılan Araştırmacı, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun Ankara’da katledildiği evinin önünde bizler başta saygı ve adalet için bulunuyoruz. Ancak Uğur Mumcu demek, ister burada olsun olmasın,  yüreği bizimle ülkemizin hatta ülke dışına taşmış,  her yıl 24 Ocak’ta ki etkinliklerde gösterilen Demokrasi Arayışı, her ne pahasına olursa olsun DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK’ ten  yana ve ONUR’lu insanların sesidir…

Her acı da ve mutlulukta içinizden fışkıran ses, sizin vicdanınızdır. Bugün örgütlenmek şarttır peki neden insanlar biraraya gelemezler. Çünkü bana kalırsa geçmişten kaynaklı “ötekileştirme” ve kendini farklı boyuta taşıma duygusu ağır basmakta. Bugün onurlu gazeteciler yana yana doğru haberleri, adeta ışık hızı ile halka, topluma ulaştırmaya çalışırken sadece iktidar kanatlı değil neden bizden gibi gözüken eller yüzünden sansürlenmekte?

Haddimize olmasa da aile terbiyemiz, görgü- kültür –birikim ekseninde söyleyecek sözü olanlar neden engellenir? Başarıdan kaynaklı mı? Yoksa daha derinde yatan biz-miş, bizden-miş gibi yapmalarından mıdır?

Eğer gerçek aydın doğru bilgiye ulaşıyor ve bunu paylaşıyor ve bunu kendi özgürlüğünden,  bunun içine de:  zamanda girer, hastalık-sağlık, maddi-manevi durumu da girer…Hayat, sadece yetkili kişilerin yaşadığı bir durum değildir. Başta söylediğimiz kendi kıyısına çekilen aydınlar,  sayısı az da kalsa bana göre gerçek aydınlardır… Susmaları, bugüne kadar ve başta anne-babalarından gördükleri terbiye, had bilme, kendi zamanlarında ki usul-adap ve usta-çırak ilişkisine saygıdandır.Bizim gibi çırakların elini tuttuğu, suyunu içtiği, bilgisine sığındığı, öğrendiği  ve dedikleri şaşmamış nadir insanlardır. Bizler de soluğumuz yetene kadar o yolun yolcusuyuz.

Zaman öyle güzel ilaçtır ki… Asla unutmaz ve hatırlatır. Bugün omurgasız, ortama göre şerbetlenen ve parselini aldıktan sonra istediği yöne kayabilen güruhlara bulaşmayan azınlık işte gerçek aydın.

Etliye- tuzluya dokunmama değil onların ki, bunu yani geleceği görebilmeleri.

Sözüm şu ki; üç kişi de kalsak, yazacak- söyleyecek sözümüz var… Bu güzel toplum, bu güzel ülkemiz için, aydınlık için. Sevgi ve adelet için. Doğru, tarafsız, ve eşit paylaşımcı. Aydın insanın içerisinde kin-nefret büyümez. Bu benim kurumumdan, şu senin kurumumdan demez. Aydın insan,  gösterişin değil doğru bilginin gösterilebilmesi gayretinde olandır. Çok okuyan ve az konuşandır. Yazandır. Yazmak, küçümsenecek bir eylem değildir asla, bugünün sosyal platformalarında her paylaşımın altına yorum yapmaya benzemez. Bilgi sahibi olmadan yazamazsın. Bilgi sahibi olmakta yeterli değildir sadece. Bunun için de kıvamında vicdan, adalet, ileri görüş, nezaket, incelik ve derinlik yatar. O yatağın içinde ki saf su gibi kadar o zaman yazı. Düşün… Düşün gerçeğe dönüşür, okunur hale ve zihinlere akmaya, gönülleri fethetmeye hazırdır.

Kırktan fazla bilimsel makalesi bulunan Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun çok güzel bir sözü vardır.

Malumat sahibi olmak, bilgi sahibi olmak anlamına gelmiyor. O zaman şu soru karşımıza çıkar. “Bilgili İnsan Kimdir?” Felsefenin dört alanı var. BİLGİ-VAR OLUŞ-EYLEM-ESTETİK.  Malumat,  insanın özünde işlenip, o insanın kendi anlam verme sistemi içerisinde anlamlandırıldıktan sonra BİLGİ oluyor.”

Yine çok sevdiğim, sayıları az kalmış Aydın insanlarımızdan Sevgili Afşar Timuçin’in muhteşem şiirleri de vardır. Ve özlü sözlerinden birinde : “ Bizler unutmayı da unutturmayı da pek severiz ve pek güzel beceririz…”

Her şartta ve koşulda; doğru olan hiçbirşeyi unutmayan Aydın kişiler de vicdanlarına sahip her dem duruşları ile ses verir, varlık olur, can olur, canan olurlar…

Usta, düşün insanı, araştırmacı, gazeteci-yazar Uğur Mumcu “Sesleniş” de ne diyordu:

“KORKMADAN ÖLDÜK EY HALKIM, UNUTMA BİZİ…

BİRGÜN,  MEZARLARIMIZDA GÜLLER AÇACAK.

EY HALKIM UNUTMA BİZİ…

BİRGÜN SESİMİZ, HEPİMİZİN KULAKLARINDA YANKILANACAK…EY HALKIM!

ÖZGÜRLÜĞE ADANMIŞ BİR TOP ÇİÇEK GİBİYİZ ŞİMDİ…

HEP BİRLİKTEYİZ EY HALKIM

UNUTMA BİZİ

UNUTMA BİZİ

UNUTMA BİZİ”

EMEL SEÇEN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum