Türk Spor Kulübü, FENERBAHÇE 113 yaşında.
Her yıl, bu tarihte Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal’i Anıtkabir de ziyaret eden Fenerbahçe Spor Kulübü, bu gün kendi televizyon kanalları FENERBAHÇE TV’den sabah, öğle, akşam ve gece olmak üzere, özel bir yayın gerçekleştirdi.
Değerli tarihçiler, sanatçılar, kulüp müzesi ve yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı program özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında mücadele eden Fenerbahçe Spor Kulübünün, tarihi süreç içerisindeki yerini belgesel olarak sunması, tüm Türk vatandaşlarının izlemesi gereken bilgi içermekteydi.
3 Mayıs 1918 tarihinde, Çanakkale Savaşları sırasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, o zamanlar Cuma günü tatil olduğu için gelen ve yaklaşık üç saati bulan görüşme, tarihçiler tarafından da açıklandı. Bu ziyaretin 112. yılında, görüşme sırasında futbolcular arasında Münir Nurettin Selçuk’unda olması, hatta bununda ses kaydı ile tarihe not düşülmüş olması bir başka anekdottu.
GİRİŞ GELİŞME SONUÇ
Cumhuriyetimiz var oldukça, onun ilke ve devrimlerin takipçileri olarak şu not önemliydi:
Atatürk’ün hangi takımı tuttuğu değil, hangi takımın Atatürk’ün izinden gittiğidir.
Bir kayık ile gelir. Bahçede kahve içer ve içeri girer. Tarihçiler, bu hususta Kurtuluş Savaşında asker ve silah sevkiyatı içine bir fizibilite çalışması olarak da yaptığı ortadadır, açıklamasında bulundu.
Hiçbir futbol taraftarı, sempatizanı olduğu takımın tarihine bakmaz. Ancak tarihe de bakılırsa aydınlık, çağdaş ve Cumhuriyet kazanımlarının devamını, kimlerin geleceğe taşıyıcıdır.
3 Mayıs 1918 ziyaret ve sonra 1932 yılında çıkan yangın sonrası, bağış toplanır. Yeni yer (şu an ki arsa) için ve yine Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, İş bankasından kendi maaşından 500 TL gönderir. Bu aslında şu anda ki stattır. Gelişme olarak, FENERBAHÇE SPOR KULUBÜDÜR.
Sonuç olarak;
Tarihimiz ile gurur duyarız. Ama böylesi bir tarihe sahip sadece bir futbol takımı değil, bir spor kulübü üyesi olmanın ayrıcalığı da kaçınılmaz.
Değerli sanatçımız Bedri Baykam’ın yorumunda belirttiği gibi: Bu bir onurdur. Çünkü ilk önce vatan sevgisi gelir.
Neden? Çünkü Fenerbahçe Spor Kulübünün ki, Türkiye Cumhuriyetinde kurulmuş olan hiçbir kulübün kuruluş tüzüğünün hem de 2.maddesinde bu yer almaz.
İşte o yüzden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hep aklında olan ve ancak zaman bulup ziyaret edebildiği bu kulübün 2.maddesine inanarak gelmiştir.
1.Madde: Adı Fenerbahçe
2.Madde: Kuruluş amacı vatanın gençlerinin, vatanın korunması ve askeri seferberliklere hazırlamaktır.
Milli mücadelenin kalesidir, Fenerbahçe.
O yüzden birlik ve beraberlik, dayanışmanın temsilcisidir. Yönetim Kurul Üyesi Turhan Şahin ise şunları kaydetti:
Eski yöneticilerimizden olan rahmetli İsmet Uluğ’un(1901-1975) bizlere anlattığı önemli gerçek vardı. Sene 1958. Ben o zamanlar çok gençtim. Kulüp ziyaretinin üç önemli noktası vardır. Birincisi, ziyaret. İkincisi binaya geçerler, iki üç saat sürer. Bu toplantının muhtemelen bir sene sonra başlayacak Kurtuluş mücadelemizin, Fenerbahçe’mizin alacağı rol konuşuldu ve plan yapıldı. Tarihçilerin notudur. Nitekim daha sonra Dere ağzının bulunduğu yerden Anadolu’ya mühimmat ve silah taşınması noktasında, planlandığıdır. Üçüncüsü veda ediş şeklidir. Şöyle der, Gazi Mustafa Kemal: “Bahçemizde kahvemizi içtik. Antrenmanı izledik. Kulüp binamızı da gezdik. Ziyaret ettik, gerekli görüşmelerimizi de yaptık. Şimdi de biraz deniz havası alalım.” Diyerek, kürek şubemizin bir teknesi ile Moda’ya giderek, oradan karaya çıkalım, der. O sırada idman yapmakta olan bütün sporcularımız, Atamızı uğurlamak için, kürek şubemize ait olan ahşap iskelenin etrafında toplanırlar. Atamız, onları görünce ayağa kalkar ve “Fenerbahçe’ye ebedi muvaffakiyetler dilerim” der. Bu da yine tarihçiler tarafından çok ince şekilde incelenmiş ve Anadolu için ön tespit olduğu aşikârdır.
“ Turgut Özakman(1930-2013), Cumhuriyet kitabında 1923 yılında Fenerbahçe’nin işgal güçleri karmasıyla yaptığı futbol karşılaşmasını ayrıntılarıyla anlatır.
İstanbul İşgal Orduları Komutanı olan İngiliz General Harrington, İstanbul’daki İngiliz birliklerinden oluşacak bir karmanın Türk takımları ile maç yapmak istediğini açıklar. Generalin gazetelere verdiği ilan şöyledir:
“Gardler Muhteliti Türk kulüplerine meydan okuyor. Galibine, Başkumandanın (General Harrington) adını taşıyan büyük bir kupa verilecek bu maça Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye de alabilirler.”
O günlerde İsmet İnönü ve arkadaşları emperyalist güçlerin yoğun baskısı altında bağımsız bir ülkenin temelini atmak için Lozan’da ölüm kalım mücadelesi veriyorlardı. Görülen oydu ki İngiliz general de işgalci askerleriyle birlikte İstanbul’dan ayrılmadan önce, hem de meydan okuyarak futbol takımları üzerinden Türklere iyi bir ders vermek istiyordu.
O dönemde İstanbul’daki işgalcilerle en iyi mücadele edebilecek takım Fenerbahçe’ydi. Chelsea’den dört futbolcunun işgalciler karmasına ekleneceğini haber alan Galatasaray’lı yöneticiler Fenerbahçe’ye gittiler ve maç için “bizden istediğiniz futbolcumuzu alabilirsiniz” dediler.
Fenerbahçeliler duygulanmıştı:
“Çok teşekkür ederiz, bu dostluğunuzu asla unutmayacağız ama İngiliz takımını yenecek güçteyiz” dediler.
Fenerbahçe, İngilizlerin meydan okumasına karşı gazete ilanıyla daha üst perdeden bir meydan okumayla yanıt verdi:
“Fenerbahçe Kulübü şartsız olarak ve yalnız kendi kadrosuyla bu maçı oynamayı kabul eder.”
Tarih 29 Haziran 1923’tü. Maç, Taksim Stadı’nda saat 15.00’te oynanacaktı. Sabahın erken saatlerinden beri tüm İstanbul ayağa kalkmıştı, Fenerbahçeli taraftarlar vapurla Karaköy’e geçip, buradan Tepebaşı’na doğru çıktıktan sonra Galatasaraylı taraftarlarla buluşarak Taksim Meydanı’na yöneldiler. Aynı sırada Beşiktaşlı taraftarlar Gümüşsuyu üzerinden Taksim Meydanı’na yürüyorlardı. Her taraftar kendi takımının bayrağının yanında Türk bayrağı da taşıyordu. İstanbul, Taksim Meydanı’nda tek yürek oldu.
İşgalci güçleri destekleyen taraftarların alkışları arasında İngilizler sahaya çıktı. İstanbul’daki İngiliz takımlarını tanıyan Türkler şaşırmıştı, çünkü tanımadıkları dört futbolcu vardı sahada. Daha sonra kulaktan kulağa bu futbolcuların Chelsea’de oynadıkları bilgisi yayılınca bir kaygılanma başladı. İşte tam o anda yer gök gürler gibi bir uğultu koptu:
Çubuklu formasıyla Fenerbahçeli futbolcular çıkış kapısında görünmüştü. Fenerbahçe ilk on biri şu şekildeydi:
Kaptan Hasan Kâmil Sporel, kaleci Şekip Kulaksızoğlu, Cafer Çağatay, İsmet Fahir,
Sabih, Alaeddin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri ve Bedri Gürsoy.
Maç 2-1 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle bitti. General Harrington işgalci askerlerine vermek üzere hazırlattığı kupasını kendi elleriyle kaptan Hasan Kâmil Sporel’e teslim etmek zorunda kaldı.
Sporel kupayı kaldırırken Türk taraftarlar adeta çıldırdılar.
Fenerbahçe’nin işgalci kuvvetlerini yendiği haberi Lozan’daki Türk kuruluna ulaştığında ortalık bayram yerine döndü. Lozan’da emperyalistlere karşı savaşan heyet için büyük bir moral oldu bu galibiyet. İsmet Paşa hemen telgrafın başına geçerek Fenerbahçe’yi kutladı: “Kurulumuz adına hepinizi sevinçlerle kutlar, gözlerinizden öperim.”
İşgalciler karması sahada yenilmişti. Lozan’da müttefikler karmasını yenme sırasıysa kendilerindeydi.
Turgut Özakman’ın iki kitaplık Cumhuriyet romanı 28 Eylül 1922 – 29 Ekim 1923 (Birinci Kitap) ve 29 Ekim 1923 – 10 Kasım 1938 (İkinci Kitap) arasındaki on beş yıllık dönemi anlatır. “Tarihimizi doğru bilirsek, aramızdaki anlaşmazlıkların çoğu sona erer” diyen Özakman’ın belgeler ışığında hazırlanan iki ciltlik başyapıtını mutlaka ama mutlaka okumalısınız.” (BilgiYayınevi-2017
EMEL SEÇEN 3 MAYIS 2020 SAAT 19.07 İSTANBUL
FACEBOOK YORUMLAR