Dr. Mustafa Torun
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
[email protected]
Nasreddin Hoca'nın: "Damdan düşenin hâlini damdan düşen anlar" sözünü hepimiz biliriz. Kısaca bir insan hastalık ve üzüntü çekmemişse, Hastalığının ve üzüntünün ne olduğunu ona anlatmakta zorlanırsınız anlamındadır…
Geçenlerde yan komşumun düşme sonucu diz kapağını kırması bana hocamızın bu sözünü anımsattı. Çünkü benim de daha önce benzer sorunum olmuştu. Çektiğim sıkıntıları anlatamam…
Komşumun telofonla acil çağrısı üzerine; diz kapağını kırdığı yer olan mağazanın önüne geldiğimde, olayın ilgili kurum önündeki bölümün yanlış ve denetim dışı yapılanmasından olup, bu nedenle düşenlerin çok olduğunu, uyarılara rağmen düzeltilmediğini öğrendim. Maalesef ülkemiz her yönden bu faşizan yönetim yüzünden resmen dökülüyor. Kahrolmamak elde değil!..
Daha sonra 112 telofonu ile çağrılan resmî ambulans hizmetinde ilgili personelin çok iyi niyetli olmalarına rağmen deneyimsiz olduğunu, donanımının yeterli olmadığını bir hekim olarak aktarmada yarar görüyorum…
Komşumuzun götürüldüğü kamu hastanesindeki hekimlerin ve diğer sağlık emekçilerinin özverili çalışmalarına rağmen hasta yoğunluğundan ve yine yetersiz donanımdan dolayı, canla başla uğraşmalarına rağmen hastalara yetişemediğini özellikle belirteyim…
Komşumuz hastanedeki bu kadar yoğunluğa rağmen meslektaşlarımın ve sağlık emekçilerinin çabalarıyla başarılı bir operasyonla taburcu edildi. Kendilerine ve can kardeşim ortopedi uzman dr. Ünal Sülük ve ekip arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsek azdır…
Komşuma ameliyat sonrası evde bakım hizmetleri gönderildiğini, gelen değerli sağlık emekçilerinin yine aşırı yoğunluktan dolayı yetersiz kaldığını, hastalara yetişemediğini, kağıt üzerinde hizmet yapıldığını ifade edeyim…
Herzaman belirttiğimiz üzere sağlık doğuştan kazanılmış bir hak olup, kamusal bir hizmettir. Asla alınıp satılamaz. Burada “Koruyucu Hekimlik ilkeleri ve hocamız Nusret Fişek’i” saygıyla anmadan geçmek olmaz…
Gelelim bu yaşanan “Patella yani diz kapak kemiği” kırığı olayından sonra, sevgili komşum ve birçok arkadaşımın ricası ile daha önce ortopedi hocamız Prof.Dr. Hasan Havıtçıoğlu ile İLKSES-TV’de yaptığımız bu kapsamdaki programı özetleyerek, izleyemenlere aktarmanın görev olduğunu düşündüm. Umarız diz sorunları olanlar yazımızı dikkatlice okur ve aşağıdaki linkteki bu programı tekrar dinler ve paylaşır. En az bir kişinin sağlık ve siyasi bilincindeki olumlu değişim hedefimiz olmalıdır…
▪️Yağmurlu bir İzmir gününde, kıymetli dostum ve bilim insanı, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Havıtçıoğlu hocamı stüdyomuzda ağırladık…
Kendisiyle hem ülkemizin bilimsel gidişatını, hem de özellikle diz eklemi sağlığı üzerine güncel gelişmeleri ele aldık. Sohbetimiz, özellikle yaşlanan nüfusumuz ve giderek yaygınlaşan obezite yani şişmanlık sorunuyla birlikte artan diz problemlerine ışık olmuştur…
Konu daha iyi anlaşılsın diye herzaman yaptığımız gibi sorulu yanıtlı aktaralım…
▪️Diz Eklemi Sorunlarının Ana Kaynağı Mekanik Dengesizlik Mi?
Prof. Havıtçıoğlu hocam, diz eklemi sorunlarının temelinde mekanik bozulmaların yattığını vurguladı. Obeziteyle birlikte artan yüklenme, özellikle kadınlarda daha belirgin olmakla birlikte, dizde kıkırdak hasarına, menisküs ve bağ yaralanmalarına neden olabiliyor. Bu yaralanmalar sadece profesyonel sporcularda değil, ev hanımlarında bile görülüyor…
“Vücudun dengesini bozan her etken, diz sağlığını tehdit ediyor…”
▪️Koruyucu Hekimlik Olmazsa Olmaz Mı?
Hocamla hemfikir olduğumuz bir konu da, koruyucu hekimliğin önemi oldu. Obezitenin önlenmesi, çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme ve bilinçli fiziksel aktivite eğitiminin verilmesi, diz sorunlarının azaltılmasında büyük rol oynamaktadır…
"Yürüyün, ama bilinçli yürüyün!" diyor hocamız. Beton zemin yerine toprak ya da çim zemin tercih edilmeli…
▪️Egzersiz Evet Ama Doğru Yapılmalı Değil Mi?
Diz sağlığı için en kritik egzersizlerin başında uyluğumuzun ön tarafında bulunan bir grup bacak kası olan kuadriseps kasını güçlendiren egzersizler gelmektedir. Oturduğumuz yerden bile, dizimizi kaldırarak kasları çalıştırabiliriz. Dengeli, düzenli egzersiz; yaşa ve yapıya uygun olmalı. 60 yaşındaki bir bireyin yoğun direnç antrenmanı yapması, faydadan çok zarar getirebilir...
▪️Protein Tozları ve Steroidler Almak Sakıncalı Mı?
Özellikle gençler arasında yaygınlaşan protein tozu ve steroid içerikli ürünlerin diz sağlığı üzerinde kalıcı hasarlar bırakabileceğini hocamız net biçimde aktardı. Steroid kullanımı sonrası diz ve kalça eklemlerinde avasküler nekroz (kemik ölümü) olgularının ciddi ölçüde artmış olduğunu hocamız gözlemiş…
▪️Tanıda Aşırı MR Kullanımı Yanlış Yönelim Mi?
Özellikle ortopedi pratiğinde yapılan en büyük hatalardan biri, hastaya muayene yapılmadan doğrudan MR’a yönlendirme. Oysa ki iyi bir fizik muayene, basit bir röntgen (direkt grafi) çoğu zaman yeterlidir. MR, sadece özel durumlarda kullanılmalı. Türkiye'de Avrupa ülkelerinin birkaç katı kadar MR çekiliyor…
▪️Steroid Enjeksiyonlarına Hayır, Hiyalüronik Asite Kontrollü Evet Diyelim Mi?
Hocamız çok net bir duruş sergiledi: Steroid enjeksiyonlarını önermiyoruz. Eklem kıkırdağı üzerine yıkıcı etkileri mevcut diyerek noktayı koydu…
Buna karşın, hiyalüronik asit enjeksiyonları, kıkırdak hasarı erken dönemlerinde, dikkatli şartlarda ve steril teknikle uygulandığında faydalı olabilir. Ancak burada da denetimsiz uygulamalardan kaçınılmalı. Aksi halde, hem enfeksiyon riski doğmakta hem de hasta maddi yük altına girmektedir dedi...
▪️Kolajen, PRP ve Kök Hücre Uygulamaları, Umut Veren Gelişmeler Mi?
Kolajen takviyeleri, PRP ve kök hücre uygulamaları hakkında bilgi veren hocamız, özellikle kemik iliğinden alınan hücrelerin daha etkili olduğunu, yağdan elde edilen uygulamaların ise halen tartışmalı olduğunu belirtti. 9 Eylül Üniversitesi’nde bu konuda yürütülen kıkırdak üretimi ve doku mühendisliği çalışmalarıyla büyük umut vadeden sonuçlara ulaşılmış. Ancak bu bilimsel projelerin de desteklenmediğini, bazı laboratuvarların kapatıldığını üzülerek dile getirdi. Yazık ki ne yazık!..
▪️Protez Ameliyatları Gereksiz Müdahaleler Mi?
En çarpıcı uyarılardan biri ise, diz protezleri konusundaki gereksiz uygulamalar üzerineydi. Hocamız, Türkiye’de yapılan protezlerin %50’sinin gereksiz olduğunu düşündüğünü ifade etti. Protez kararı, sadece klinik ve radyolojik bulgularla verilmelidir diyerek konuya açıklık getirdi…
Ayrıca, ameliyat sonrası gelişen enfeksiyon oranlarının ciddiyetle denetlenmesi gerektiğini de savundu…
▪️Araştırma ve Geliştirme: Geleceğimiz İçin Çok Önemli Mi?
Program boyunca Prof. Havıtçıoğlu'nun üzerinde durduğu bir diğer önemli başlık ise araştırma ortamlarının desteklenmesi gerektiğiydi…
Bilimsel üretimin siyasetten bağımsız olarak, kamunun gereksinimine yönelik yapılmalıdır...
Türkiye’de birçok değerli bilim insanı kendi laboratuvarlarını kaybetmiş durumdadır…
Bu kayıp sadece onlar için değil, halk sağlığı için de büyük bir zarar verdiğini hocamız üzerine basarak dile getirdi. Üzülmedim desem yalan olur. Konuyu kaçıranlar aşağıdaki linkten izleyebilirler…
https://www.youtube.com/live/_-k3nRgQJls?si=SUiVtxxZIhFxsSHO
▪️Teşekkür ve Çağrı
Bu kıymetli bilimsel sohbet için Prof. Dr. Hasan Havıtçıoğlu’na en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bilimin ışığında, halk sağlığına daha doğrusu toplum hekimliğine ve Koruyucu Hekimlik alanına hizmet eden böyle kıymetli hocalarımızın görüşlerine daha çok yer vermemiz gerektiğini yüksek sesle vurguluyorum…
Her zaman söylediğim gibi;
Sağlık haktır ve kamusal bir görevdir…
Bilim susmamalı. Hekimler susmamalı. Hep birlikte el ele verip, sağlık hakkını savunmalıyız…
Sevgilerimle…
FACEBOOK YORUMLAR