“Faşizme laf anlatılmaz, açıklama yapılmaz, anlayış gösterilmez. Faşizmle sadece mücadele edilir. Kökünü kurutmak için.” Georgi Dimitrov
Bugün aynı zamanda Babalar Günü. Emekleriyle bizleri biz yapan kaybettiğimiz babaların ve baba adayları ile tüm babaların gününü kutlarım…
Bilindiği gibi 15-16 Haziran 1970’de DİSK’in öncülüğünde tarihin en önemli örgütlü işçi direnişi yaşanmıştır. Unutmayalım, unutturmayalım…
Bu yürüyüşe yalnız DİSK´e bağlı işçiler değil, TÜRK-İŞ´e bağlı emekçiler de katılmıştır…
Eylem sadece İstanbul´da sınırlı kalmayarak; Kocaeli, Bursa, Ankara ve İzmir´e de sıçramış, sonunda o zaman ki sağcı hükümet Sıkıyönetim ilan etmek zorunda kalmıştır...
Bu eylem nedeniyle birçok DİSK´li yönetici gözaltına alınıp yargılanmıştır…
Bu eylem smacına ulaşarak 274 ve 275 sayılı yasadaki emekçiler aleyhine yapılan birçok değişiklik ortadan kalkmıştır...
O zamanki 2 milletvekiline sahip TİP´in ve sonrasında ayrı olarak Bülent Ecevit’in Genel Sekreter Olduğu CHP´nin Anayasa Mahkemesine başvurusuyla, bu yasanın çoğu maddesi iptal edilmiştir…
CHP´nin başlangıçta “Sermaye Sınıfının ve Hükümetin” kerhende olsa yanında olma tavrını unutmamak gerekir…
Daha sonra CHP Anayasa Mahkemesine başvurarak bu olumsuz tavrını az da olsa gidermiştir...
Bu direniş bize hakkın ancak üretimden gelen güçle ve direnişle alınabileceğini açıkça göstermiştir…
Bilindiği gibi 1960´lı yıllarda dünyada SOL bir iklim ve rüzgâr vardı. Bu rüzgâr ve iklim dünyadaki hemen hemen tüm "Sosyal Demokrat" partileri de etkilemiştir…
Özgürlük, eşitlik ve demokrasi istemi elbette ülkemizde´de de karşılık bulmuştu. Bu iklimden etkilenen CHP, daha sonra Sosyal Demokrat bir parti olma yoluna girmiştir...
Şurasını çok açık bir şekilde belirtelim ki; SOL ne kadar gelişirse, Sosyal Demokrat siyaset de o oranda gelişecektir. Bunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekir…
Tıpkı Sayın Bülent Ecevit´in “Ortanın Solu Hareketinde” olduğu gibi…
Ana muhalefet Partimizin sol olmayıp, "Neoliberal" bir anlayışın temsilcisi, yani sağcı partilerle aynı düzleme gelip sermayeden yana olmaya devam etmesi, hem kendisine hem de halkımıza büyük bedeller ödettirmiştir…
Soldan bakan bizler için Ana Muhalefet Partimizin sol iklime evrilmesi bizleri ve emekçi halkımıza büyük mesafe kazandırır…
Önerdiğimiz sol program; Eşitlik, kardeşlik, insan haklarını önceleyen, özgürlüğü esas alarak, tercihini yoksullar ile işçi sınıfı, köylü ve orta sınıflardan yana olan bir yapılanmayı içermelidir...
Türkiye´nin çok acil gereksinimi bizce budur. Bu durum geciktirilmemelidir. Sayın Özgür Özel’in 19 Mart sonrası başlattığı hareket bu istemimizle örtüşmektedir. Umarız eylemlilik daha da aktifleşir…
Siyasette ittifaklar elbette olacaktır. Bu siyasetin doğasında vardır. Bunu hiçbir zaman inkâr edemeyiz...
Ana muhalefet´in doğal ittifakı da diğer sol partilerdir. Şimdiye kadar Avrupadaki diğer sol partilere özenip sağ partilerle Millet İttifakını kurmasından umarım ders alınmıştır. Bu konuda cesur ve açık davranmalıdır…
Ana muhalefet köklerine dönmeli diyen anlayışı saygı ile karşılasak da bizce statik ve katı bir anlayıştır. Değişime açık değildir…
Bu anlayıştakilerin bir bölümü ortanın solunda olduğunu iddia eden partiler gibi sağa savrulmuşlardır…
Sözde Ana muhalefet içinde solda kalmamak isteyenlerin özellikle sayın Kılıçdaroğlu ekibinin partiye yeni bir düzen ve yön vermek istedikleri hepimizin bilgisi dahilindedir…
Başarılı olabileceklerini sanmıyoruz. Var olan oligarşik yönetimin de Ana Muhalefetten istediği budur. Partiyi bölmek ve ufalamak için elinden geleni yapmaktadır…
Partide seçimi kaybeden ekip varolan iktidara ses çıkarmadan, sağa kayarak başarılı olabileceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bunu da 13 defa seçim kaybederek göstermişlerdir…
Avrupa sosyal demokrat partilerinde sağa kayma anlayışı uygulandı ve başarısız olundu. Maalesef çoğu sınıfta kaldı…
Siyaset hayatımızda bu görevi gören partiler zaten yeterince var. Önemli olan Evrensel ve Ulusal değerleri birleştirecek bir Sosyal demokrat parti daha doğrusu sosyalist parti konumu almaktır…
Bu da baştan belirttiğimiz gibi gerçek solun güçlenmesinden etkilenerek gelişebilecektir...
“Kurtuluş ve Kuruluş Zihniyeti” yüzyıl öncesinin dünyasına dönen ve evrensel solu reddeden bir anlayıştır…
Hâlbuki parti günümüz toplumuna uygun olarak kendisini yapılandırmalı, statik ulusalcılık kavramını aşıp, yurtseverlik ekseninde daha ileri çizgiye götürmelidir. Bugün kü tavrı giderek olumlu şekle dönüşmektedir…
Ana muhalefet partimiz 1960´lı yıllarda utanıp çekinerek mahcubiyet içinde girdiği ortanın solu çizgisini, günümüze uyarlayarak evrensel sol değerleri mutlaka benimsemelidir…
Sosyalist solu ve diğer sol partileri de doğal ittifak gören bir anlayışta olmalıdır. Bunlar olmayacaksa kuru kuruya bir “Kurtuluş ve Kuruluş Felsefesinin” oturacağı çizgi maalesef ulusalcı olmaya çalışan, fakat onu da başaramayan diğer partilerin çizgisi olacaktır. Herhalde bunu artık yapmazlar…
Ekonominin dibe vurduğu en ağır koşullarda yaşadığımız bu günlerde; yoksul giderek yoksullaşmış, işsizlik artmıştır. Orta sınıf yok olmuştur. Sosyalist sol ve diğer sol partiler maalesef bir türlü toparlanamamış ve çekim gücü olamamıştır…
Ana Muhalefet Partimizin iktidar olması için nesnel koşullar vardır. Halkla birlikte hareket etmesi ve eylemleri daha da büyüterek giderek arttırması iktidar olması İçin şarttır. Beklentimiz budur…
Yazık bu yoksul halka!…
SELAM OLSUN 15-16 HAZİRAN EYLEMİNİ YAPAN EMEKÇİ KARDEŞLERİMİZE…
SELAM OLSUN İNSAN HAKLARI VE BARIŞ MÜCADELESİ VEREN DOSTLARIMIZA…
SELAM OLSUN TÜM BASKILARA RAĞMEN PES ETMEYEN ONURLU İNSANLARIMIZA!…
Sözlerimizi Gündoğdu marşı ile bitirelim..
Gündoğdu hep uyandık Siperlere dayandık İstiklalin uğruna da Al kanlara boyandık
Sevgilerimle.
Dr. Mustafa Torun
FACEBOOK YORUMLAR