Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Türkiye'nin kaynaklarını kim yedi?

08 Eylül 2020 - 07:35

“Türkiye’nin kaynaklarını krizden ve kaostan beslenen çevrelere yedirmemekte kararlıyız.” Bu sözler Türkiye Sigorta tanıtım töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylendi. Açıkçası bunun altına imza atmamak mümkün değil.
 
İfadelerin öncesi ve sonrasındaki IMF atfından anlıyoruz ki, uluslararası şirketler, finans kuruluşları ve fonlar kast ediliyor. Hatta gerçekle bağdaşmayan ‘IMF’ye borç verdik’ ifadesi de tekrar vurgunun içinde tekrarlanıyor. Bu meselenin doğrusunu daha önce kaleme aldığım için yeniden açmayacağım.
 
Şimdi kaynaklarımızı yedirmemek 6 şirketin güçlerini birleştirerek kurduğu yerli sigorta sistemiyle mümkün olacaksa buradan başlayalım. Sigorta sektörünü bilenler bilir ki, dünyanın her yerinde bu kuruluşlar birbirine de sigortalıdır.
 
Reasürans sistemiyle birlikte grift bir yapı kurulmuş, böylece de sigorta sisteminin güvence altına alınması temin edilmiştir. Şimdi bu yeni yapıyla, yurtiçinde güçlü bir alternatif yaratacaksak, buna varım. Ama dünyayla mücadele diye sunuluyorsa ortaya iki soru çıkıyor.
 
Birincisi bu yapı da klasik sistemdeki gibi dünyayla entegre çalışacaksa, dünyayla nasıl bir mücadeleden söz ediliyor? İkincisi içte bir alternatif olarak mı kuruldu; yoksa Türkiye’nin risklerin sigortalanması ile ilgili problem mi var?
 
Altına imza attığım kaynakların yedirilmemesi meselesine gelince... IMF’ye olan 23,5 milyar dolarlık cari hesabımızı kapattıktan sonra, borçlu alacaklı ilişkimiz, kefil borçlu ilişkisine döndü mü; dönmedi mi?
 
23,5 milyar dolarlık borcu kapatınca sorunlarımız çözüldü mü? Devletin resmi rakamlarının açıkladığı 431 milyar dolarlık dış borç ne olacak? İç borçlanmanın miktarını bile bilemez haldeyiz. Ama hem borsada, hem piyasada hakimiyeti ellerimizle teslim ettiğimiz yabancı ortaklı bankalara tüketicinin 720 milyar TL’yi aşan, yani 100 milyar dolara ulaşan borcunu ne yapacağız?
 
Haraç mezat yapılan özelleştirmeler ile, Türkiye’nin tüm kaynaklarının heba edilmesini, hatta bunun yurtdışı borç taksiti ödemesinden, yabancı konsorsiyumların dahil olduğu ihalelerde müşteri garantili işler yapılmasına kadar nereden göreceğiz?
 
Dönemin Maliye Bakanı’nın ifadesiyle, ‘Babalar gibi satılan’ kamu kuruluşlarımızın bonus haline dönüşen arazilerini kaynak aktarımından hesap etmeyecek miyiz? Firmalarımızın haraç mezat yabancı kuruluşlara satılmasını nasıl açıklayacağız?
 
Yüzde 1-2 komisyonla petrol rezervlerimizi devretmeye kalkan Petrol Yasası’nı bunun neresine koyacağız? Sırf Katarlılar arazi alıyor diye, iş bilmez emlakçılar gibi davranmamızı hangi başlık altında açıklayacağız?
 
Yabancı marketlere ve yabancı ortaklı alışveriş merkezlerine olanak sağlamak için, 1,5 milyona yakın esnafın yok olmasını hangi pencereden okuyacağız? Yıllarca düşük kur politikasıyla üretimsizleştirilen, reel sektörünü kurban eden bir yaklaşımın, pazarı yabancı firmalara bırakmasını nasıl okuyacağız?
 
Sistemi hatırlayın. Bize ağırlıkları kendilerinde olan bankalar üzerinden kredi verdiler; sonra da o kredilerle raflara yerleştirdikleri ithal ürünleri yine Türk tüketicisine satarak, iki kez vurgun vurdular. Sistem halen de değişmedi.
 
Madenlerden limanlara, akarsulardan dolar bazlı yüzde 7,5 faizle para kullanmaya kadar bir çok başlığı kaynak aktarımı olarak görmeyecek miyiz? Türkiye’nin iç ve dış toplam borcunun, özelleştirme gelirlerini de üzerine koyduktan sonra, neredeyse bir Türkiye’nin kaybedilmesini, gelecek gelirlerinin adeta ipotek altına alınmasını nasıl değerlendireceğiz?
 
Osmanlı’da var diye, kamu gelirlerinin bile önden satışının üzerinde çalışıldığı bir ortamda, kaynaklarımızı birilerinin kullanmasını engellemekten bahsetmek ne kadar gerçekçi? IMF ile cari hesabı kapatınca hepsi bitiyor mu?
 
Yoksa uzun bir listeyi sıralayabileceğim, sadece bazı örnekler verdiğim bu soruların yanıtına baktığımızda kaynaklar, devrolduktan, imtiyazlar dağıtıldıktan, özelleştirmeler yapılıp, firmalarımız pazarıyla birlikte yabancıların eline geçtikten sonra mı kıymetlendi?
 
Ülkemizin bundan sonra kaynaklarını yedirmeyelim. Ama soru şu: Bugüne kadar gözümüzün içine baka baka yedirilen kaynakların faturasını kim ödeyecek?
 
[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum