Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Küresel iflaslar artarken…

05 Ağustos 2020 - 16:45

Euler Hermes’in son güncellenen Küresel İflas Endeksi’nin öngörüleri, dünya ekonomisinin büyük bir arz daralmasına gideceğini bir kez daha kanıtlıyor. Bulgulara göre 2021 sonuna kadar yaşanacak iflaslarda dünya çapında yüzde 35 artış yaşanacağı belirtiliyor.

 

Dikkat çeken iki baş ekonomi ise ABD ve Çin... Endekse göre ABD’deki artış 2019 yılına göre yüzde 57, Çin’de de yüzde 40 artacak. İyimser tahmin bu oranları yüzde 5-10 diliminde aşağı, kötümser senaryo da yüzde 50-60 düzeyinde yukarı yönlü değiştirebileceğine işaret ediyor.

 

Neresinden bakarsanız bakın, dünya ekonomisinde arz daralması olacağı çok açık. Fakat bu zannedildiği gibi bir talep karşılanamama sorununu gündeme getirmeyecek. Talebin de düşeceğini dikkate almak durumundayız.

 

Her ne kadar pandeminin bu oranların erken önümüze gelmesinde etkisi olsa da, yaşananları doğru okuyamazsak büyük bir yanılgı içine düşeriz. Daha önce de yazdığım ve dile getirdiğim gibi, bu sorun 2 binli yılların aşırı parasal genişlemeci politikalarının ve kredi ile talep yaratma yanlışının neticesidir.

 

O süreçte ne üretilirse üretilsin, borçlandırarak talep yaratılabileceğine dair oluşturulan anlayışın zaten sürdürülebilirliği yoktu. Fakat iştah artıp, bu devam edecekmiş gibi yapılan aşırı yatırımlar, bugün şirketlerin en büyük sorunu haline geldi.

 

Hesapsız kredi mekanizması ortadan kalkınca aşırı yatırım yapanların hepsi açığa düştü. Yine altını çiziyorum ki, önümüzdeki dönem firmaların iflas ettiği ya da birleşmelerinin yaşandığı bir süreci karşımıza çıkaracak.

 

Böylesi bir tablonun ihracat hesaplamalarından üretime kadar birçok sapmayı da beraberinde getireceğini biliyoruz. Tüm bunlara ekonomideki dönüşümü de eklediğinizde hasarın çok büyük olacağını tahmin etmek güç olmuyor.

 

İşte tam bu aşamada, bilhassa Türk firmalarının hayal dünyasından kurtarılarak, gerçekçi olmayan söylemlerle uçuruma sürüklenmesinden vazgeçilerek verimlilik odaklı bir yaklaşıma ve güçbirliklerine, yani evliliklere gitmesini özendirmek lazım.

 

Dünya ekonomisinde de, reel sektör pazarlarında da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, üretimden satışa tüm anlayışların değişeceği, yeni sektörlerin ortaya çıkıp, kârlılıkların yeni alanda kovalanacağı bir konjonktürde işi ciddiye almamız şart. Almazsak bu tablo, işsizlikten finans problemine, katma değerli ihracattan akıllı üretimi kaçırmaya kadar bir dizi problemi ülke ekonomisinin önüne koyacaktır.

 

Bu nedenle, ekonomi yönetiminin içi boş enflasyon övünmelerini bir kenara bırakarak, en kısa sürede tarım, işgücü ve sanayi envanterlerini yapması, sektörleri teknolojinin avantajlarıyla bezemesi, teknolojiyi kullanan değil, üreten bir yapı içerisinde planlı ekonomiye geçmesi lazım.

 

Aksi takdirde, 2 binli yılları zaten yanlış değerlendiren Türkiye ekonomisinin, yeni süreçte de ağırlaşan faturasının artması ve süreci, telafisiz kaçırması işten bile değil.

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum