Türkiye ekonomisinin taşıyıcı kolonu kimdir? Esnaf… Elbette reel sektörün her aktörünün, ekonominin gelişimine de sürdürülebilirliğine katkısı vardır. Fakat sosyolojik özelliğinden toplumun hücrelerine kadar sirayet eden hali, orta gelir grubunu temsil etmesi bakımından esnaf kesimi farklı bir yerdedir.
Peki entübe sayısıyla esnafın ne alâkası var? Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken bir açıklama yaptı. 415 mesleğin tamamında büyük bir sıkıntı yaşandığını dile getirdikten sonra Türkiye’ye seslendi:
“Entübe odasındayız, ölüyoruz.” Palandöken esnaf ve sanatkâra ait şu an 2 milyon 500 bin işyeri olduğuna dikkat çekti. Hadi biz yüksek rakamdan değil, azından hesaplayalım. 2019 senesinin sonu itibariyle, yine TESK açıklamasını esas aldığımızda, Türkiye’de 1 milyon 791 bin 201 esnaf ve sanatkar var.
Bunu yuvarlak hesap 1,8 milyon mükellef olarak nitelendirebiliriz. Her biri yanında ortalama bir kişi çalıştırsa ve yine ortalama 3 kişilik bir ailenin geçim kaynağı olsa, 10 milyon 800 bin kişi eder. Yani nüfusun sekizde birinden fazla…
Şunun altını çizmek gerekir ki, aldığım ortalamalar asgaridir. Yani esnafın yanında daha çok kişi de çalışıyor olabilir tek başına da esnaflık yapıyor olması muhtemeldir. Bu nedenle ortalama ve mütevazı bir sayıyı esas aldım. Hatta nüfus 11 milyona bu hesapla bile yaklaşmışken 10 milyon olduklarını kabul ettim.
Kim bu esnaf? Kazansın ya da kazanmasın vergi ödemesi istenen, Maliye’nin en sık gözetim uyguladığı, şirketler gibi çoğu kalemi vergilerinden düşemeyen, sosyolojik olarak baktığınızda çocuklarını okutan, mahalleye geri dönen veresiye defteriyle faizsiz kredi açan, seçim dönemlerinde akla gelip, sonra unutulan kesim.
Şimdi ekonominin bu aktörleri ‘ölüyoruz’ diye haykırıyor. Fakat herhangi bir vergi ya da prim desteği görmediler. Sadece borçları ötelendi ve şu an her birinden çifte tahsilât bekleniyor.
Oysa dünyanın tüm gelişmiş ekonomilerinde küçük müteşebbis korunur. Mesela büyük Fransa’da büyük marketlerle esnaf arasında vergi oranı farkı vardır. Marketlerden tahsil edilen fonda biriktirilir ve küçük esnafa ucuz faizli ve uzun vadeli kredilendirme olarak kullandırılır.
Birçok ülkede farklı metotlar uygulansa da, desteklendikleri açıktır. Bizde ise vezne olarak görülen, kayıt dışı çalışanların peşinde koşmak yerine mükellef haliyle ‘kümesteki kaz’ muamelesi yapılan kesimdir esnaf.
Sonra da vergi veriyor, vermiyor tartışması yapılır. Oysa ülkede sabit gelirlilerden sonra kaçak noktası olmayan tek kesimdir. Şimdi diyorlar ki ‘ölüyoruz’. Sizce bunun hiçbir anlamı yok mu?
Hepsi bir kenara şu soruyu sormak isterim: Bir ülkedeki esnaf bu noktadaysa, o ülkede ekonomi yönetiminin bahsettiği gibi sağlıklı bir ekonomiden bahsetmek mümkün mü?
Düşünsenize, KOBİ’leriniz hayat mücadelesi veriyor. Şirketleriniz kârlılıklarını sürekli kaybediyor. Esnaf entübe odasında ve tüketici de batmış vaziyette. Ama ekonomi yönetimine sorarsanız ‘sorun yok.’ Haklılar, hep dış güçlerin oyunu bunlar.
FACEBOOK YORUMLAR